B17

7.1K 756 318
                                    

Çalan alarm ile Felix mırıldanarak gözleri kapalı bir şekilde telefonunu bulmaya çalışmış ve elleri titreyen bir şey ile buluşunca ses kısma tuşuna basarak sesini kapatmıştı. Gözlerini kırpıştırarak açmış ve hafifçe esneyip doğrulmuştu. Odasının bu kadar dağınık olmasına şaşırmıştı ilk başta. Aşırı düzen manyağı bir insan olmamasına rağmen kıyafetleri rastgele yerde olmazdı.

Zihni de yavaş yavaş yerine geldiğinde bakışlarını balkona çevirmiş ve kendi manzarasıyla aynı olmadığını fark etmişti. "Aptal," diyebilmişti alnına vurmadan önce. Yine Chan'ın yanında uyuyakalmış ve yine Chan onu taşıyıp kendi yattığı yere koymak zorunda kalmıştı. Ona teşekkür etmesi gerektiğini düşündü.

Tamamen alarmını kapattıktan sonra yataktan kalktı ve gerindi. Üzerindekileri düzelttikten sonra dünkü küçük gezi ile yüzünde istemsiz bir gülümsemenin oluşmasını engelleyemedi.

Salona doğru ilerlediğinde Chan'ın uyuyan bedeni ile karşılaşmıştı. Koltuğun önünde yere oturmuş ve tahminen önündeki bilgisayarı ile uğraşırken uyuyakalmıştı. Masum görüntü ile hafifçe kıkırdadı. Yanına ilerleyip "Bay Bang." dedi. Chan irkilerek uyandı ve hızlıca gözlerini araladı. Bakışları bir süre odaksız kaldıktan sonra yanında dikilen bedeni fark etti. Gözleri ne olduğunu anlamak istercesine bir süre üzerinde gezindi. "Günaydın Felix." Uykusuzluğun getirisiyle kullanmadığı saygı eki ile Felix'in dudakları aralanmıştı ama sonra demek istediğinden vazgeçip "Günaydın Bay Bang." demişti.

Yerinde gerindi ve toparlanıp ayağa kalktı. Hâlâ üzerindeki kıyafetler ile durmasından dolayı sabaha kadar çalıştığını anlayabiliyordu. Çalışkan olması güzel bir şeydi ama bu kadarı çok fazlaydı.

"En yakın zamanda ne var?" Chan mutfağa ilerlerken sormuştu. Felix, telefonunu açıp planlamalara bakarken Chan kahve yapmak ile uğraşıyordu. "Kahvaltıda buluşmanız var ve bu saat 10'da." diye mırıldanmış ve kahve hazırlamaya çalışan Chan ile karşılaşmıştı. En sonunda ağzından bir küfür savurup saçlarını karıştırdı. "Yardım etmemi ister misiniz?" diye sordu Felix telefonunu indirirken. Chan olumsuzca kafasını salladı. "Zaten pek bir işe yaradığı söylenemez." Felix şaşkınlıkla ona baktı. Kahve bağımlısı olduğunu sandığı adam daha demin pek bir işe yaramadığını mı söylemişti?

Şaşkın bakışlar karşısında omuz silkmişti Chan. "Kahve sevmem hatta tadı iğrenç gelir ve bu da uyanmamı sağlayan şey." Chan gereksiz bir itiraftan sonra önüne dönmüş ve bir bardak su içmişti. Felix aklının bir köşesinde tartarken "Peki." diye mırıldanmıştı. "Aşağıda görüşürüz." demişti. Bu kibar bir şekilde kovma yöntemiydi ve Felix bunu anlayıp "Görüşürüz." demiş ve odadan ayrılmıştı.

Chan saate bakıp kendini duşa atarken Felix kartını arka cebinden çıkarıp okutmuş ve odasına girmişti. Saçma dans hareketleri ile yatak odasına ilerlerken cidden İngiltere'nin hayallerindeki kadar güzel olduğunu fark etmişti. Saatin erken olmasından kaynaklı kendini gevşetebilecek uzun süreli bir duş alma kararı ile banyoya ilerlemişti.

Chan, Felix'in aksine kısa bir duş almış ve kendini yatağa atmıştı. Uyumayı çok sevmesine rağmen yıllardır yaptığı en az şey olması onu rahatsız ediyordu. Artık uykuları keyif amaçlı değil sadece bedeninin bir veya iki saat dinlemesi amaçlı gerçekleşiyordu.

Felix duştan çıktığında dolabının karşısına geçip dudak büzmüş ve ne giyebileceğini seçmeye çalışmıştı. Üzerinde değişik motifler kaplı kazaklarını o kadar giymek istiyordu ki, eli gömleklere zoraki gidiyordu. Tamam, gömlek giymek de hoş bir şeydi ama dümdüz olması canını sıkıyordu. O yüzden anlık gelen cesaret ile dolabındaki siyah, kolları tül olan gömleğini ellerine aldı. Ceketini giyip kapatabilirdi ve tüm gün boyunca ceket ile kapatmasının bile onu iyi hissettireceğine emindi.

boss | chanlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin