B43

4.7K 457 241
                                    

Bir aylık bir sürecin ardından Jisung ile anlaşmış ve Felix'in Chan'ın yanına taşınmasını sağlamıştılar. Jisung direkt parayı kabul etmese de Chan'ın yardımıyla onu daha az yoran ve daha fazla para kazandığı bir işe girmişti. Küçük bir sözleşme olarak da Felix'i her hafta sonu almak şartını öne sürmüştü. Chan her ne kadar kabul etmek istemese de Felix'in nazik ifadesi ile çok direnç gösterememişti.

Şimdi ise ilk sabahlarında Chan mutfaktaydı. Problem şu, sadece mutfaktaydı.

Sinirli bir şekilde fırına baktıktan sonra önünde açık olan tarif kitaplarına bakmıştı ama hiçbiri aptal bir donmuş böreği nasıl ısıtacağını göstermiyordu. Tamam, cevabı öğrenmek için telefonunu açıp aratabilirdi ama nedensizce kendine yakıştıramamıştı. Evet, koskoca şirkete sahip adamın geçmişinde 'Donmuş bir börek nasıl ısıtılır?' olması utanç verici geliyordu.

Kendi kendine küfürler savurup kitapları karıştırmaya devam etti.

O sırada Felix çalan alarmı ile uyanmıştı. Yüzünde bir gülümseme oluştu ama Chan'ın yokluğunu fark ettiği anda kayboldu. Bu aptal hemen işe mi gitmişti?

Gerinip ayağa kalktıktan sonra esnedi. Dün akşam Chan'a uyup film izlememesi gerekiyordu. Tahminen Chan da alamadığı uykusuyla bu yüzden işe gitmişti.

İşlerini tuvalette hallettikten sonra telefonu eline aldı ve odalarından çıktı. Hissettiği açlık hissiyatı ile kendini mutfağa yöneltmişti. Fırına nefret eden bakışlar atan Chan en son karşılaşmayı beklediği şeydi.

Kendi kendine bir şeyler konuşurken sürekli hareket ediyor ve Felix'in önüne tatlı bir görüntü sunuyordu. Ağzından dökülen kıkırtı Chan'ın kulağına ulaşmış ve hızlıca kafasını çevirmesini sağlamıştı.

"Günaydın hayatım." Felix ona doğru ilerlediğinde Chan kollarını açtı. Felix arasına girip kafasını göğsüne yasladı. "Günaydın Channie." Hayır, Chan sadece bir kelimeyle yumuşayamazdı, daha intikam alması gereken bir fırın vardı.

"Ne yapıyorsun?" dedi ve kafasını çekti Felix. Etrafa bakınırken yemek kitaplarını fark etti. Kaşları şaşkınlıkla havaya kalkarken yeniden Chan'a baktı. "Hiç." dedi Chan daha demin yaşadığı dakikaları hatırlamak istemezcesine ama tabii ki Felix ısrarcıydı.

Kollarından ayrılıp kitaba baktığında kahvaltıyla alakasız bir sayfada olduğunu fark etti. Parmağı ile kitabı gösterirken ona döndü. "Kahvaltıda bence acılı tavuk yenmiyor ama elbette sen bilirsin." Chan gözlerini devirdi. "Zaten amacım farklı bir şeydi." Felix son defa kitabı inceledikten sonra kapattı ve kalçasını tezgaha yaslayıp ona baktı. "O zaman amacın neydi?"

Şu an Chan'ın elinde iki seçenek vardı: Ya Felix'e itiraf edip rezil olacaktı ya da Felix zorla itiraf ettirip yine rezil olacaktı.

Bu geniş seçenek skalesinden dolayı mutlu (!) olurken elini saçlarından geçirdi. "Donmuş böreği ısıtmaya çalışıyordum." Sesi fısıltı gibi çıkmıştı ve şanstır ki Felix duymamıştı. Anlamamış bakışlarını üzerinde tutarken "Efendim?" diye sordu. Chan onun ile oynadığını düşündü, ona göre çok yüksek sesli konuşmuştu.

"Donmuş böreği ısıtmaya çalışıyordum."

Yüksek sesli kurduğu bu cümleye karşılık ilk başta Felix onun yüzünü inceledi şaka yapıyor olma olasılığına karşılık. Chan'ın şaka yapmayacağı aklına geldi. Ardından ciddi yüzü de gerçekliğini destekledi.

Felix kendini tutamayıp kahkaha atarken Chan gözlerini kıstı. Beklediği sahne gerçekleşiyordu hatta daha fazlası. Felix hayatında duyduğu en komik şeymişçesine karnını tutup gülerken Chan sadece öylesine dikiliyordu. Tamam, bu sahne tahmin ettiği bir sahneydi ama insan sevgilisi diye insafa gelir daha az gülerdi.

boss | chanlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin