Felix, Chan'ın evine gelmişti.
Günlerdir aralarındaki garip gerginlik yetmezmiş gibi Chan bugün evde önemli dosyalarını unutmuştu. Felix'ten yarına kadar yetiştirmesini istediği iş ile alakalı olduğu için şirketten çıktıkları gibi direkt Chan'ın evine gelmişlerdi.
Bu daha da garipti Felix için.
Çok büyük olmayan ve Chan'ın eseri olduğunu belli eden modern evin kapısına geldiler. Chan cebinden çıkardığı anahtar ile kapıyı açtı ve kapının bitişiğinde olan güvenlik sistemine kodu girdi. Evin ışıkları yanınca Felix bir süre alışmak için gözlerini kırpıştırdı. İçeriye adımladığında gözlerini devirdi. Evin iç mekanı, dış cephesi gibi siyahtı.
"Renk skaleniz çok geniş efendim." Chan'ın dudağının bir kenarı kıvrılırken kapıyı kapattı. İçeriye ilerleyip ceketini çıkarırken Felix sıkı bir şekilde çantasını tutuyordu. "İstediğin gibi gezin, ne kadar süreceğini bilmiyorum." Ardından yukarı çıkan merdivenlerden kaybolmuştu.
Felix ilerlediğinde direkt sol tarafında geniş bir salon ile karşılaşmıştı. Duvara montelenmiş televizyon, altında şömine, karşısında masa, masanın üstünde PlayStation ve koltuk takımı ile salonu tamamlamıştı. Sade ve az eşyalı olması Felix'i şaşırtmıyordu. Zaten Chan'ın tarzını rastgele yapıp yayımladığı çizimlerden ve birkaç aylık yanında çalıştığı süreden dolayı kolayca anlayabiliyordu.
Amerikan tarzı mutfağı es geçip arka balkona açılan ve tamamen camdan oluşma bölüme ilerledi. Arka bahçeyi rahatlıkla görürken Felix bu adamın cam takıntısı olup olmadığını sorguladı.
Çantasını yere bırakıp camı aralarken soğuk rüzgar tenine dokundu. Titremesine rağmen kendini dışarıya attı. Arka bahçesinin sadece birkaç puf, masa ve havuzdan oluşması pek şaşırtıcı değildi.
Bahçenin sınırına doğru ilerlediğinde şehrin ışıkları yavaş yavaş ortaya çıkmaya başlamıştı. Chan çalışırken ortamda ses olmasından nefret ettiği için şehirden uzak bir yeri tercih etmişti doğal olarak. Ormanlık araziye yakın oluşu da ona ayrı huzur veriyordu. Oyunları yetmediği zaman kafasını toparlamak veya eğlenmek için evden çıkıyor ve ormana gidiyordu. Çok fazla kaybolduğu zaman olmuştu ama eninde sonunda ortaya çıkıyordu.
Bakışlarını manzaradan çekip evin ikinci katına döndürdü merakla. Chan'ın saçlarını karıştırarak bir şeyler arayan bedeni camın arkasından belli olmuştu. Her şeyi cam yapmasa belki Felix orada onu izlemezdi. Evet, kesinlikle izlemesinin nedeni her şeyin cam olmasından kaynaklıydı.
Derin bir iç çekti. Aralarındaki mesafeden bile sinirlenmeye başladığının farkındaydı. Tahminen onu bulamazsa sinirini ondan çıkaracaktı. O yüzden mağlubiyet ile omuzlarını düşürdü ve eve yeniden girdi.
Gözlerine ilk başta takılmayıp şimdi gördüğü şey ile kaşlarını çattı. Mutfak masası bir sürü bükülmüş enerji içeceği ve tahminen boş kahve kutularından oluşuyordu. Chan'ın uykusuz bir şekilde gezindiğini neredeyse bilmeyen kimse yoktu ama böyle yollara başvurup ayakta kalması bedeni açısından çok zararlıydı.
"Bulamadım." Kulağına sesi gelince arkasını döndü. Chan ilk önce meraklı ifade ile karşılaşınca ne olduğunu sorguladı. Ardından mutfağının berbat halini gördü. Elini ensesini atıp bakışlarını kaçırdı. "Temizlikçiyi kovmuştum da ondan dolayı orası öyle." Daha çok fısıldama gibi çıkan sesini her şeye rağmen Felix anlamıştı. "Ne zaman kovdunuz?" Chan derin bir nefes aldı. Suskunluğunu korumayı tercih etti. Felix yavaşça sinirlendiğini hissetti. "Bay Bang, ne zaman kovdunuz?" Chan yutkundu. Neden köşeye sıkıştığını hissetmişti ki? Basit bir soru sormuştu ve cevaplanabilirdi ama içinden bir ses cevapladığı zaman büyük bir olay kopacağını söylüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
boss | chanlix
FanfictionFelix, stajyerlik için Bang Chan'ın şirketini seçmişti. +minsung|hyunin|seungbin| |5221|-|11421|