"Seungmin'i cidden tanımadın mı?" Lisa şaşkınlıkla sordu Chan'a. Chan, omuz silkti. "Önemli yüzleri hatırlıyorum genelde." Lisa gözlerini devirdi. "Bir zamanlar kardeşin gibi gördüğün çocuk önemli bir yüz değil mi yani?" Chan duraksadı.
Aslında Lisa, hayatı biraz daha kendini keşfediş bölümüydü. Lisenin ilk yıllarında çok sevecen biriydi. Herkes ile arkadaş olmaya çalışır ve etkinliklere katılırdı. Her geçen gün bu olayların sıkmaya başladığını fark etti. Okuldayken gülümsüyor, eve adımladığı saniye yüzündeki gülümseme siliniyordu. Artık bir maske ağırlığındaydı bu kişiliği. Yavaş yavaş indirip gerçekliğini ortaya koyma kararı almıştı son yıllarına doğru.
Artık her yerde gülen çocuğun yerini boş bakışlar ile etrafı inceleyen çocuk almıştı. Her aktiviteye katılan çocuk, bir tanesine zoraki katılmaya başlamıştı. Arkadaşları ile iletişimde olan çocuk, hepsi ile mesafe oluşturmuş ve çevresinde olmasında hoşnut olduğu insanlarla yürümüştü. İlk başlarda hasta olduğu düşünülmüştü veya depresyonda ama Chan fazlasıyla iyiydi. Chan sahte gülümsemelerini takınmadığı, olmak istemediği insanlarla beraber zaman geçirmediği ve evde kalabildiği zamanları daha da sevmeye başlamıştı. Arkadaş grubuna ileride başarılı bir şirket sahibi olacağını söylediğinde Lisa dışında hepsi dalga geçmişti ve Chan, o günden sonra da artık kesin bir şekilde hayatının temellerini atmıştı.
Seungmin olayları ise bunların arasında kaynamıştı. Evet, o çocuğu zorbaların elinden kurtarıp yanına almıştı ama onun hakkında fazlasıyla şey hatırlamıyordu. Arkadaş grubuna tanıttığını ve onlarla yakınlaştırma çabalarına giriştiğini söylemişti Lisa. Hâlâ aklı bu kadar yakınına çekmesine rağmen hatırlayamamasına şaşmıştı.
"Gün geçtikçe hatırlarsın aman boşver." Sabahın erken saatleriydi, şirkette kimse yoktu. Uzun zaman sonra ilk kez çalışanlardan önce şirkete gelmişti. Eh, Lisa da bu durumu değerlendirip arkadaşıyla konuşmaya başlamıştı. "Hatırlama gereği duymak istemiyorum." Gardını çekmesi belki yanlıştı ama son günlerde neyin yanlış neyin doğru olduğunu pek çıkaramıyordu. Lisa konuyu değiştirme kararı aldı. "Çok tatlı değiller mi?" Chan'ın kafası direkt Lisa'ya döndüğünde kaşlarını kaldırdı. "Kimler?" Lisa bilgisayarını açarken "Felix ve Seungmin." dedi. Chan donakalmıştı. Cidden çıkıyorlar mıydı?
"Felix ile beraberken ikisi de çok fazla gülüyor. Elbette bu onları sevgili yapmak için yeterli bir neden değil ama bilmiyorum sanki çok yakışırlar." Chan'ın yüz hatları istemsizce gerilmişti. "Hayır, yakışmıyorlar." Lisa kafasını kaldırdı. Arkadaşının aldığı hâl ile keyifle sırıttı. "Neden yakışmıyorlarmış?" Bir olasılık görmüştü o kızgın gözlerde. Chan'ı köşeye sıkıştırmalıydı bu konuda. "Felix herkese gülüyor." Arkadaşının habersizce kullandığı isimle kıkırdadı. Chan normalde Lisa ile konuşurken bile yakınları dışında herkese saygı eklerini kullanırdı. Aklına gelen fikir ile bir adım atma kararı aldı Lisa. Chan'ı kızdırmaya bayılıyordu.
"Nereden biliyorsun ki? Senin yanında gülümsediği anlar bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar az."
Chan'ın çatılan kaşları ile keyfi biraz daha yerine geldi Lisa'nın. İş sınırları dışında Chan'ın aklına girmeyi çok rahat başarıyordu. "Gülüyor." dedi sert bir sesle. Lisa omuz silkti ve açılan bilgisayarına döndü. "Bilmem benimle konuştuklarından bunu çıkaramamıştım." Chan'ın hızlanan kalbi ile kendine tonlarca laf etti. Konuşmaları doğaldı, neden bu kadar abartıyordu ki? "Ne konuşuyorsunuz?" Lisa omuz silkti ve yerine oturdu. "Normal çalışanlar patron hakkında ne konuşuyorsa onu." Chan daha fazlası olduğuna emindi. En ince ayrıntısına kadar kendi hakkında neler konuştuklarını istiyordu. "Lisa, anlatır mısın?" Lisa dudaklarını araladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
boss | chanlix
FanfictionFelix, stajyerlik için Bang Chan'ın şirketini seçmişti. +minsung|hyunin|seungbin| |5221|-|11421|