chapter 12

2K 170 194
                                    

ben cok malim

medya: skz/i'll be your man(kingdom)

Sabah ondan önce uyanmış ve onu izlemeye başlamıştım. Bazen kaşları çatılıyordu ve dudakları aralanıyordu. Ama sonra düzeliyordu. Bir elimle saçlarını okşamaya başladım. Hala rüya gibiydi. Cidden beni seviyordu. Buna kolaylıkla alışamayacaktım.

Yaklaşıp yanaklarını öptüm. Burnunu kırıştırırken kıkırdadım. Burnunu öptükten sonra biraz daha üzerine eğilip dudaklarına öpücük kondurdum. Geri çekilecekken belime elini koydu ve beni kendine çekip öpmeye başladı. Üzerine uzanırken ellerimi iki yanında sabitlemiş ve ağırlığımı üzerinden çekmiştim. Sabah sabah yaşadığımız uzun soluklu bir öpüşmenin ardından nefeslenmek için ayrılmıştık.

Gözlerini aralayıp bana baktı. Göz göze gelince gülümsedi. "Günaydın bebeğim. Bu ne güzel uyandırma şekli öyle."

Kıkırdayarak destek aldığım kollarımla kendimi biraz daha geriye ittim. "Eğer şimdi yataktan çıkmazsak geç kalacağız. Seni izlemeye dalınca uyandırmayı unutmuş olabilirim."

Gülerek belimde olan elini çekti. Bende doğruldum ve üzerimdeki örtüyü kaldırıp ayaklarımı aşağı sarkıttım. "Odalarımızı mı birleştirsek? Artık senden ayrı uyumayacağıma göre, eşyalarımızın ayrı olmasına da gerek yok."

Gülümseyerek konuştuğunda bende gülümsemiştim. "Sorun değil, sonra da halledebiliriz."

Başıyla onayladı. Bende yataktan kalkıp odama geçtim. Üzerimi değiştirdim ve mutfağa girdim. Kahvaltılık için bir şeyler hazırlamaya başladım. Çok geçmeden yanıma gelip beni oturtmuş ve kalanını kendisi devralmıştı. Kahvaltımızı yaptıktan sonra evden çıkmıştık ve yan yana giderken beni kolunun altına çekmişti. Gülümsemiş ve yolu izlemeye devam etmiştim.

Okula geldiğimizde Changbin hyung bahçede Hyunjin'i kovalıyordu. Bu görüntü kahkaha atmama sebebiyet verirken Felix ve Jeongin'e baktım. Felix kollarını çaprazlamıştı ve bakmıyordu. Jeongin ise Hyunjin'i yüzünde bir gülümsemeyle izliyordu. Bizi görünce elini havaya kaldırıp çocuksu bir edayla sallamaya başladı.

Onların yanına gittik ve banka oturduk. Felix dönüp bana bakmaya başlamıştı. "Günaydın Seungie. İyisin değil mi?"

"Evet iyiyim de, bunlara ne oldu? Sabah sabah spor mu yapmaya karar verdiler?" Felix göz devirdi. Jeongin ise kıkırdamıştı. "Hyunjin, Changbin hyungu sinirlendirdi. Felix hyung ile ikisine birkaç şey söyledi ve bir anda koşmaya başladılar."

Kıkırdayarak nefes nefese yanımıza gelen Changbin hyunga baktım. "Azıcık kalk da, oturup nefesleneyim."

Lafının arkasından Christopher beni hemen kucağına doğru çekmiş ve kollarını belime sarmıştı. Minho hyung kısık gözlerle bizi izliyordu. Felix de dik dik bana bakıyordu. Hyunjin de nefes nefese bir halde yanımıza geldi. "Ah, Seungmin ve Chan hyung. Günaydın. Seungmin, daha iyi misin?"

"Seni gördükçe midemin ağrıdığını varsaymazsak, iyiyim." Kıkırdadığımda göz devirip gülmüştü. Gömleğimin altında girmiş ellerini belimde hissettiğimde arkamı dönmüştüm. "Şunu her yapışımda bana odaklanmanı çok seviyorum."

"Ama hoş değil bu. Dün de aynısını yaptın." Dudaklarımı büzdüğümde gülmüş ve beni kendine çekip sarılmıştı. "Hemen şu dudaklarını büzme. Yoksa bahçede olmamızı umursamayacağım."

just friends?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin