chapter 39

881 74 19
                                    

medya: arctic monkeys/do i wanna know (slowed n reverb)

Eve şimdilik iki kişi dönmüştük. Çünkü bir sorunu olmasa da kızımızın birkaç gün daha hastanede kalması gerekiyormuş. Onu orada bırakmak istemesem de Christopher için dönmek zorunda kalmıştım.

Ben yoğun bakımda yatarken, anlattıklarına göre hep hastanede kalmış ve çocukların zoruyla iki lokma anca yemişti.

Beraber yatağa uzandık. Christopher huzurlu uykusuna dalarken ben onu uyutup kalkmıştım. Mutfağa girip yiyecek bir şeyler hazırlamaya başladım. Eğer benim yokluğumu hissederde çok geçmeden uyanırdı. Elimi çabuk tutmam gerekiyordu.

Ocağın başında yemeklerin kaynamasını beklerken bir çift kol belime sarıldı. Korkuyla yerimde sıçrarken Christopher boynuma bir öpücük kondurdu. Dudaklarının sıcaklığını alan vücudum titremiş ve mayışmıştı. "Beni uyutup kaçtın mı sen?"

"Sevgilime güzel yemekler hazırlamak için kaçtım. Ama tahminimden çok daha çabuk yokluğumu fark ettin." Bir eli tişörtümün içine girip karnımı okşamıştı. Kafamı geriye yasladım ve omzuna düştü. "Kollarımın arasında bir melek bulamayınca, uyanmam çok zor olmadı."

Kıkırdadım ve ona döndüm. Elini yanaklarıma koydu. "Sana bir şey olacak korkusuyla kafayı yiyecektim Seungmin. Şu ufak kıkırdamalarını duymak bile beni o kadar mutlu ediyor ki. Bundan mahrum kalsaydım..."

Alnıma bir öpücük kondurdu ve bende alınlarımızı birleştirdim. "Senden ayrı kalmam imkansız. Her zaman burada olacağım ve seni hiç rahat bırakmayacağım."

Gülümsediğinde dudaklarına bir öpücük kondurdum. "Lütfen beni hiç rahat bırakma." Gülerek ona sıkıca sarıldım. Aynı şekilde karşılık aldığımda başımı omzuna yasladım. En güzeli buydu.

"Hadi, bir şeyler yiyelim ve güzelce dinlenelim. Yarın erken kalkacağız." Benden ayrıldı ve masayı hazırlamaya başladı. "Neden erken kalkacağız?"

"Hmm, sana bir sürprizim var. Bu yüzden erken kalkmamız gerek." Uğraşsamda söyletemeyeceğimi biliyordum. Başımı salladım ve ocağı kapatıp yemekleri koymaya başladım. Yemeğimizi yedikten sonra ben duş almak için banyoya yöneldim. Kısa bir duşun ardından çıkıp odaya ilerledim. Kurulanıp üzerimi giyindim ve karnımda hissettiğim hafiflik ile gülümsedim. Artık alışmaya başladığım ağırlığı yoktu. Umarım yakın zamanda yanımızda olurdu ve tüm zamanımı ona ayırıp onunla ilgilenebilirdim.

Christopher odaya girdi ve ben aynadan kendime bakarken gelip bana sarıldı. "Artık minik engelimiz kalktı, hm?"

İkimizde güldük ve yatağa uzandık. Yarın erken kalkacağımız için erkenden uyuduk.

Sabah ondan biraz önce uyandım ve çalan kapıya yöneldim. Kapıyı açtığımda yerde bir kutu gördüm. Binanın içine bakındım fakat kimseyi göremedim. Kutuyu alıp içeri girdim ve üzerindeki nota baktım.

'Bugün bunları yanına almayı unutma ve gittiğinizde aç. İçinde senin için çok güzel şeyler var ve eminim Chan hyung da çok sevecek.'

-Çok yakışıklı Han, Kedi olan Minho ve Melek Felix~

Gülerek kurdeleyi çözdüm ve kutuya baktım. Cidden.. Bunu yapmışlar mıydı?

İçinde kedi kulağı, kuyruğu ve deri birkaç parça daha vardı. Üstelik file çorap siyah bir şort ve crop bir tişört de koymuşlardı. Aksesuarları falan da eklemesem olmazdı çünkü bunlardan biri tasma tarzında bir şeydi. Göz devirip güldüm. Kapağını kapattım ve nota tekrar baktım. Bugün bir yere gideceğimizi nereden biliyorlardı ki?

just friends?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin