chapter 36

1K 91 85
                                    

moralimi duzelttim cunku ilk guzel haber nakilim kabul olmus ama karantina oldugum icin simdi kayit yaptirmaya gidemiyorum ve diger guzel haber ise karantinam bu hafta sonlaniyormuss

medya: skz/cheese

"Benim iki bebeğim ne istiyor bakalım? Gelirken onlar için alayım." Gülümsedim ve elimi iyice şişmiş karnımın üzerine koydum. "Çok kilo aldım Chris. Yiyecek deme bana."

"Ama benim sevgilim böyle daha güzel. Hamile olmasan ısırarak sevebilirdim seni. Şimdi, söyle bakalım." Biraz düşündüm ve karnımı okşadım. "Biraz süt ve sen."

"Hmm bu konuda anlaşmıştık. Yaramazlık yoktu." Telefonun diğer ucundan gelen derin sesini duyduğum zaman gülümsemiştim. Onu çok özlemiştim çünkü son 2 aydır birbirimizden uzaktık ve 1 ay daha uzak kalacaktık. Başta bir sorun yoktu fakat önceden çektiğim sancıların sebebi son aylarda belli olmuştu. Doktor, biraz sorunlu bir doğum yaşayabileceğimi söylemişti. Aynı zamanda birlikteliği de yasaklamıştı. Normalde son aylarda sorun olmuyormuş ama benimki pek sağlıklı geçmediğinden risk almak istemiyorduk.

"Ne yapayım, seni çok özledim. Dilim kayıyor bazen." Hala istemeden zorlanabileceği cümleler kuruyordum. "Tanrım, Seung. O dilin-, her neyse geliyorum ben az sonra."

"Bekliyorum sevgilim." Telefonu kapatmış ve yavaşça ayaklanmıştım. Haftaiçi 3 gün yardımcı bir noona geliyordu ve hem temizlik ile ilgileniyor, hemde yemek yapıp gidiyordu. Ben hamile olduğum için Christopher bulmuştu ve gelen kadın da bazen bana sıcak süt yapıp veriyordu.

Çok sıcakkanlı ve sevecen biriydi. Ama şimdi çoktan çıkmış olmalıydı. Mutfağa girdim ve bir bardağa su doldurdum. Bakışlarım karnıma düştü. İstemsizce gülümsedim. "Son bir ay prensesim. Bir ay sonra seni kucağıma alacağım ve sıkıca saracağım."

Suyumu içtim ve minik prensesimle konuşarak salona geri döndüm. Bir elim karnımdayken tekmesini hissettim. Kıkırdayıp tişörtümü yukarı kaldırdım. "Bir daha yap kızım."

Anlamış gibi kısa bir süre sonra başka bir yer tekmeledi. Minik ayağını hemen fark ettim ve alt dudağımı ısırdım. Tanrım, çok şirin ve çok minikti. Kapının yanından ses duyduğumda bakışlarım beni izleyen Christopher'a döndü. Birbirimize gülümsedik ve yanıma geldi. "Yine mi tekmeliyor?"

Hafifçe başımı salladım. Yanıma gelip oturdu ve karnımı okşadı. "Kızım, minik bebeğim. Bir an önce doğman lazım. Bir an önce doğ ki, artık ara verdiğim annenin tadına bakabileyim."

Kıkırdadım ve başımı iki yana salladım. Karnıma bir öpücük kondurdu. Geri aldığı cevap yine tekmeydi. İkimizde buna gülerken Christopher tekmelediği yeri öptü. Sonra başka bir yeri tekmeledi ve orayı öptü. Bu onların oyunu gibi olmuştu. Daha doğmadan babasıyla oyun oynamaya başlamıştı.

Gülümseyerek Christopher'ı izlerken başını kaldırıp bana baktı. "Bugün hiç sancın oldu mu?"

"Hayır, bugün kızımız bana hiç zorluk çıkarmadı." Başıyla onayladı ve dudaklarıma minik bir öpücük kondurdu. "Nae-jo noona yemek hazırlamıştı. Yorgunsundur ve acıkmışsındır. Bir şeyler ye ve sonra sana masaj yapayım."

Gülümseyerek beni onayladı ve mutfağa gitti. Son haftalarda çok uyuşuk olduğum için kalkıp onunla gitmeye bile üşenmiştim. Kızımız büyüdükçe ağırlaşıyordu ve bu kiloya alışamadığım için bazen yürürken zorlanıyordum.

Christopher her haftasonu diğer odayla ilgileniyordu. Doğduktan sonra beşiği bir süre bizim odamızda kalacak olsa da, odasını hazırlıyor ve alışması için erkenden yanımızdan ayırmamız gerektiğini söylüyordu. Aslında haklıydı. Büyüdükçe ayrı odada uyuması daha da zorlaşırdı. Yine de şimdiden içimde yeşeren endişe, ya uyanır da korkup ağlarsa duyamam diyeydi.

just friends?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin