chapter 49

680 66 20
                                    

Dizlerim titrerken kendimi koltuğun üzerine atmaya çalıştım. Bir adım atmamla beraber vuran sancı ile dizlerimin üzerine düştüm. Gözlerimden yaşlar akarken dişlerimi sıkmıştım. Şimdi zamanı değildi.

"Anne!" Eun Mi'nin sesini duyduğum zaman zorlukla kafamı kaldırdım. Koşarak yanıma geldi ve eğildi. "Eun Mi, t-telefonumu al ve b-bana getir."

Akıllı bir kızdı ve hemen koltuğun üzerinde olan telefonumu getirmişti. Kendimi yere bıraktım ve telefonumu aldım. Christopher'ı ararken vuran sancılarla hıçkırarak ağlamaya başlamıştım. Eun Mi endişeyle yanaklarımı siliyordu. "Efendim bebeğim?"

"C-Chris.. Ben.." Hemen beni durdurmuştu. "Tamam, sakin ol. Derin nefes al güzelim. Sancın mı geldi?"

Onaylar bir mırıltı çıkardım ve ağlamaya devam ettim. Eun Mi korkmuş bir şekilde bana seslenmeye ve yanaklarımı silmeye devam ediyordu. "Tamam, geliyorum ben şimdi. Sakin ol ve derin nefesler al. Koltuğa uzan ve bekle, tamam mı?"

"Ç-çabuk ol, lütfen." Beni onayladı ve telefonu kapattı. Eun Mi daha önce düştüğü zaman ona yaptığım gibi saçlarımı okşamaya başlamıştı. "Anne, ağlama."

Onu korkuttuğumu fark ettiğim için elini tutup öptüm. "İ-iyiyim prensesim, üzülme."

Çok fazla sancım vardı. Ama bu kadar çok yaşamamam gerekiyordu. Eun mi saçlarımı okşamaya devam ederken elimi karnıma koydum. Delirecek gibiydim. Bacaklarımı kendime çektim. Ağlamamak için zor duruyordum çünkü ağladıkça Eun Mi daha çok korkuyordu.

Kapı açıldığında salonda, sırtım dönük olduğu için görmüyordum. "Bebeğim, biraz daha dayan. Hastaneye gidiyoruz şimdi."

Beni kucağına alırken Eun Mi peşimize takılmıştı. Ağladığını duyabiliyordum. Gözlerimi sıkıca kapattım ve ellerimi karnıma sardım. Eun Mi doğarken araba çarptığı için vücut ağrım çoğunluktaydı ama şu an karnımda kat kat fazla bir sancı ile baş etmeye çalışıyordum. Bu, o zamana göre çok çok fazlaydı.

Beni arabanın koltuğuna bıraktı ve alnımı öptü. Benim kadar o da endişeliydi. Eun Mi'yi arkaya bindirdi ve kendisi de şoför koltuğuna oturdu. Hızla hastaneye gitmeye başlarken telefonu çalmaya başladı. Ağlayarak kendimi sıkmaya çalıştığım için dönüp bakamamıştım. Telaşla telefona cevap verdi. "Hastaneye gidiyoruz. Seungmin'in sancısı çoğalmış. Bilmiyorum Minho, neden olduğunu bilmiyorum. Kapatıyorum."

Telefonu kapattı ve çok uzağımızda olmayan hastaneye geldiğimizde hemen inip bir sedye çağırdı. Sedyeye uzanırken hemşire ile konuşuyor ve doktoru arıyordu. Gözlerimi sıkıca kapattım. Doktoru beklerken eğilip alnımı öptü ve elimi tuttu. "Sakin ol güzelim, derin nefesler al. Geçecek, çok az kaldı hepsi geçecek."

Beni sakinleştirmek için saçlarımı okşarken gözlerimi aralayıp ona baktım. Elini hafifçe sıktım ve dudaklarımı birbirine bastırdım. Aldığım nefeslerin bile boğazıma takıldığını hissediyordum. Doktor geldiği zaman Christopher ile ayrıldık ve beni hızla ameliyathane gibi bir odaya soktular. "Hemen bebeği kontrol ediyoruz. Anestezi uygulayın ve doğum için hazırlıklara başlayın."

Konuşarak yanıma gelmiş ve karnımı açmıştı. Yaptıklarına ve söylediklerine odaklanamayacak kadar kötüydüm. Gözlerim yarı aralıktı ve bu kadar çektiğim sancının oğluma bir şey olmuş olmasından dolayı olabileceği düşüncesi beni korktuyordu. Çok geçmeden vücudum uyuşmuştu ve gözlerim kapanmıştı.

"Seni çağırmamın sebebini tahmin ediyorsundur. Şu an kan desteği sağlamaya çalışıyoruz. Bir erkek vücudu ile kadın vücudu hamilelik için aynı eş değerde olmuyor. Kadın vücudu doğal olarak buna el verişli fakat erkekler şu an ilerleyen tıp sayesinde hamile kalabiliyor. Seungmin daha önce bunun için tedavi almaya başladığında, daha bitmeden yani ilaçlarını kullanma esnasındayken hamile kalmış. Bu aslında normal bir şey değil."

just friends?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin