"Eun Mi, gel hadi. Yemeğini ye." Tabağını masaya koyduğumda, salondan çıkıp koşarak babasının kucağına çıkmıştı. Christopher'ın yanaklarını öpüp kendi sandalyesine oturdu. Baba-kız çok iyi anlaşıyorlardı. Benimle de iyi anlaşıyordu ama ben çoğu konuda Eun Mi'ye karşı şımarmaması için sert tavır sergilediğimden Christopher'a daha çok yanaşıyordu. İzin isterken önce ona gidiyordu.
"Baba, sana bir şey sorabilir miyim? Ama annem duymasın olur mu?" Hala bana anne deme alışkanlığını bırakmamıştı ve bundan rahatsız değildim. Hoşuma gidiyordu. Üstelik alıştığı bir şeyi ondan esirgemek istemiyordum. "Jungwon'lara gitmek istiyorum. Baba lütfen, bir gece onlarda kalabilir miyim? Bir haftadır görüşmüyoruz ve evde ço~k sıkılıyorum."
Tatlı bir şekilde konuşup isyan etmesine gülümsemiştim. Cidden bir haftadan fazladır Felix'ler ile görüşmüyorduk. Jungwon'u özlemiş olmalıydı ve tek başına fazla oyun oynayamadığı için, kardeşi de yanımızda olmadığı için Jungwon'u arıyordu. "İzin vermeden önce Felix ve Changbin ile de konuşmam gerek. Yemekten sonra ararım, anlaştık mı?"
Ellerini çırptığını duymuştum. Elimde tabakla içeri girerken yüzümü sabit tutmaya çalıştım. Kollarını sevinçle Christopher'a sarılmıştı. "Ne oluyor burada?"
"Hiç, babamla konuşuyorduk." Şirince gülümsemeye çalışıyordu. Christopher ile bakıştık ve bir şey demeden önüne döndü. Şu aralar biraz limoni gibiydik. Sebebini bilmiyordum ama birbirimize uzaktık. Yine de bana bol bol et yemeği yapıyor ve evde iş yaptırmıyordu.
Sunghoon'un doğumdan sonrasında bir sorunu gözükmese de nefes almakta zorlandığını ve uyuyamadığını fark ettiğimiz için bugün hastaneye götürmüştük. Yongsun bir süre gözetimi altında kalmasını istediği için de hastanede bırakmıştık.
Yemekten sonra Christopher bilgisayarı ile salona geçmişti. Eun Mi yukarı çıkınca salona gitmiştim. Yanına oturdum ve televizyon sarmayınca ona döndüm. Başımı omzuna koyup elimi göğsüne yerleştirdim. Yazısını yazmaya devam ederken boynuna minik öpücükler kondurmaya başladım ve bir elim göğsünde oyalanırken diğer elimi saçlarına daldırdım.
"Seungmin, şu an önemli bir işim var." Hmlama bırakıp boynunu öpmeye ve ara ara dişimle çekiştirmeye devam etmiştim. Onu özlemiştim ama iki haftadır benden uzak duruyordu. "Yarına yetiştirmem gerek. Lütfen beni zorlama. Hem Sunghoon ve Eun Mi ile ilgilenirken yoruluyorsun. Odaya git ve biraz uzanıp dinlen."
Yüzüme bile bakmadan konuştuğunda sinirlenmiş ve tek bir kelime etmeden ayağa kalkıp mutfağa girmiştim. Mutfağı toparladım ve o sinirle tamamen dolapları dip köşe temizlemeye başladım.
Son zamanlarda birbirimizle tatlı bir şekilde atışmayı geçtim, konuşmuyorduk bile. Ufak tefek diyaloglar geçiriyorduk. Gece benden daha geç yatıyor ve sabah erken kalkıyordu. Nedenini anlamıyordum. Benden mi soğumuştu?
Mutfağa girdiğini fark etsem de konuşmadan son dolabın kapağını silmeye başladım. Yanıma geldi ve beni kaldırmaya çalıştı. "Ne yapıyorsun? Bırak şu bezi ve odaya git."
Neden böyle davranıyordu? Soğuktu, beni düşünürcesine konuşuyor ama emir veriyordu. "Bırak kolumu. Yukarı çıkmak istemiyorum."
"Seungmin, saçma sapan konuşma. Geç ve dinlen dedim." Kendi kendime güldüm ve kolumu sertçe ondan çektim. Kaşlarını çatıp bana baktı. "Umrunda mı sanki? Zaten evden dışarı da çıkmıyorum. Evin içinde rahat bırak da istediğimi yapayım."
Tekrar eğilip dolabın kapağını silmiştim. Derin bir nefes verdiğini duydum. Bezi ıslatıp sıkacakken bileğimden tutup beni çekmeye çalıştı. "Bırak diyorum! Neden hala beni dinlememeye devam ediyorsun?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
just friends?
Fanfictionchanmin "Hyung, ben senin bebeğin değilim." "Sen benim bebeğimsin, Min-ah." • friends, but actually lovers. yayinlanmaya basladigi tarih: 11.05.2021 bitis: 29.09.2021 yazmayi unutmusum mpreg icerir hanimlar