chapter 21

1.3K 122 57
                                    

medya: skz(bang chan, lee know)/drive (skz-player)

Gözüme çarpan güneş ışığı rahatsız etmeye başladığında gözlerimi yavaşça araladım. Bizim odamız batı tarafında olduğu için sabah güneş vurmazdı. Etrafa bakındım ve yanımda hala uyuyan Christopher ile karşılaştım. Kollarını bana sarmıştı ve saçları yastığa dağılmıştı. Gülümsedim ve bir elimi saçlarına çıkartıp okşadım. Her sabah böyle güzel bir manzarayla uyanmak modumu yükseltiyordu.

Christopher cidden çok güzeldi, eşsizdi. Bana olan bakışıyla, gülümsemesiyle, sevgisiyle tamamen bambaşkaydı. Beni her zaman öpmesi, sarılması ve yanımda olması mutlu ediyordu.

Hafifçe kıpırdandı ve gerindi. Gözlerini aralamış ve bana bakmıştı. Hemen gülümsemiş ve gözlerini ovmuştu. "Günaydın, seni seviyorum."

Dudaklarına minik bir öpücük bıraktım. Beni de alıştırdığı için ondan önce uyandığımda bende söylüyordum. Bu ufak rutinimiz her sabah kalbimin hızla çarpmasına sebep oluyordu. Sanki ilk defa söylüyormuş gibi heyecanlanıyordum.

"Günaydın güzelim, bende seni seviyorum." Bu sefer o beni öpmüştü ama kısa sürmemişti. Bir eli kalçamı okşayıp sıktığında ufak bir inleme bıraktım ve açılan dudaklarımdan faydalanıp dilini içeri yolladı. Aynı şekilde karşılık vermiştim ve yavaş başlayan öpüşmemiz gittikçe hızlanmıştı.

Zorlukla dudaklarımızı ayırdım. Annemin öğlene kadar evde olacağını ve biz gittikten sonra işe gideceğini biliyordum. Bu yüzden her an uyandırmak için yanımıza gelmesi olasıydı. Gözlerimi aralayıp onunla göz göze geldim. "Bu sefer gerçekten doğru yerde değiliz. Eve gittiğimiz zaman devamını getirelim."

Dudaklarına minik bir öpücük kondurup kalkacakken elimden tutup beni durdurmuştu. "Bunu açık bir sevişme teklifi olarak alıyorum."

İkimizde güldüğümüzde başımı sallayıp ayağa kalkmıştım. İçeri gittim ve duyduğum seslerle koridorda duraksadım. Sonra adımlarım hızlandı ve salona geçtim. Gelenleri gördüğümde şaşkınlıkla bakmıştım.

"Ne o? Bizi ekip kaçabileceğinizi mi sandınız? Haber verseydiniz de beraber gelip özlem giderseydik." Minho hyung konuşup gülerken Changbin hyung da eşlik etmişti. Felix ve Hyunjin de buradaydı. Ama Jisung ve Jeongin yoktu.

"Hayır, amacımız o değildi. Annemle konuşmak için gelmiştik. Hyunjin biliyordu." Kendimi açıklamaya çalışırken annem gülmüştü. Felix bana döndü.

"Evet, Hyunjin biliyordu. Ona söylemişsin ama bana haber dahi vermedin Kim Seungmin." Yine kalın sesi ve öldürücü bakışlarıyla konuştuğunda bir adım geriye atmıştım. Bir adım daha geriye atacakken Christopher'a çarpmıştım ve düşmemem için bir kolunu belime sarmıştı. "Şu ismimi tam kullanma gün ışığım. Minie ya da Seungie derken daha tatlı oluyorsun."

"Sonra görüşeceğiz. Dua et, annemin yanındayız." Başımı salladığımda hepsi gülmüştü. Ardından Christopher başını omzuma koydu. "Hoşgeldiniz. Geleceğinizden haberimiz olsaydı bari, baskına gelir gibi."

"Valla bizimde sizin gideceğinizden haberimiz yoktu. Adil bir durum." Changbin hyung konuştuktan sonra Felix'e sarılmıştı. Anneme baktığımda çoktan haberi olduğunu fark ettim.

"Jisung ve Jeongin ile de tanışmak istiyorum. Onları da merak ediyorum." Annem merakla Minho hyunga ve Hyunjin'e bakıyordu. İkisi de başıyla onayladı. "Bizim geleceğimizden ailelerimizin haberi var. Gerçi Jisung benimle beraber gelebilirdi ama annesi bilmediği bir yere göndermek istemediğini söyleyince ısrar etmedi. Jeongin de en ufağımız, annesi daha bizi tanımadığı için izin alamadı."

just friends?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin