20.Bölüm: Romantik Anlar

378 40 1
                                    

*Kainatta bilinmeyen bir yerde*

"Görünüşe göre Nish ile Genç Efendimiz buluşmuş. Ölümün Nefesini de oluşturmuş gibi görünüyor." Yaşlı bir adam konuştu. Yüzündeki gülümsemeden çok mutlu olduğu anlaşılıyordu.

"Bu arada Song-ah, Genç Efendinin çırağı ne yapıyor. En son büyük bir resim yaptığını duymuştum."

"Genç Efendinin çırağı çok ilginç bir resim yapıyor. Daha önce görülmüş bir şey değil. Önceki eserlerinde neyin ortaya çıkacağını tahmin edebiliyorum. Ama bu sefer tahmin bir kenara fikir bile üretemiyorum..." Song-ah saygılı bir biçimde konuştu. Yüzünde hayal kırıklığı vardı. Belli ki resim hakkında bir fikir bile üretememiş olması canını sıkıyordu.

"Ya demek öyle... Güzel, çok güzel. Beklentilerim oldukça yükseliyor. Bakalım bir neler yapmış." Yaşlı adam ve Song-ah oldukları konumdan kaybolup başka bir yerde ortaya çıktılar.

Sonu görünmeyen bir dağın en üstünde bir genç adam vardı. Yüzü daha 20'li yaşlarının ortasında gibi görünse de yaşı milyonları buluyordu. Genç adam önünde duran kainatta eşi olmayan büyük bir tuvala bir şeyler çiziyordu. Tuvalden yayılan enerji o kadar yoğundu ki küçük çocuklar etrafında lotus pozisyonunda meditasyon yapıyordu.

"Oh... Demek Fenrir'in çizdiği resim bu. İlk defa böyle bir şey görüyorum. Henüz resmin küçük bir kısmını tamamlamış olsa da, yayılan enerji öncekilerle kıyaslanamayacak şekilde yüksek." Yaşlı adam konuştuktan sonra genç adamı izlemeye başladı. Gözlerini dikkatle tuvale dikmişti ki aniden yerinden sıçradı.

"Bu olamaz! Genç Efendinin nihai tekniği mi?!" Yaşlı adam ve Song-ah şaşkınlıktan dillerini yutmuştu. Fenrir'in ise dış dünya ile bağlantısı kesilmiş gibiydi. Çevresinde olan biten hiçbir şeye dikkat etmiyordu. Bütün dikkatini önündeki büyük tuvala vermişti.

**********************

"Uzun zamandır bu kadar güzel yemek yemiyordum!" Shu ağzı tıkabasa doluyken konuşması komik bir görüntü oluşturmuştu. Ama Luo, Shu'ya bakarken içini bir hüzün kapladı. Luo eğitim sırasında güzel yemekler yemişti. Eğitimi çok zordu ama yemek sıkıntısı falan yaşamamıştı.

Aynı bakışlar Yuno ve Nyna'da da vardı. Hepsi Shu'ya bakarken hüzünlüydü. Fakat Shu yemeğe o kadar odaklanmıştı ki ona atılan bakışların farkında değildi.

"Shu, sevgilim... Eğitimin sanırım tahmin ettiğimizden de zor geçmiş..." Luo kendi kendine düşündü.

Shu bir süre sonra doyduktan sonra başını yemekten kaldırdı. "Yemek yemeyi özlemişim gerçekten." Shu konuşuyor olsa da hala ağzı yemek doluydu.

"Yavaş ol Shu. Erkenden boğularak ölmek istiyorsun sanırım." Yuno'nun konuşmasından sonra Nyna büyük bir kahkaha patlattı. Nyna'nın gülmesi ile ortamdaki garip hüzünlü hava dağılmıştı.

Dörtlü büyük kahkahlar eşliğinde yemek yedikten sonra akademiye doğru yola çıktılar.

"Shu, turnuvaya 1 ay kaldı. Ne yapmayı planlıyorsun?" Yuno alaycı tavrının dışına çıkarak sordu.

"Olacaklar belli turnuvayı bir şekilde kazanmam lazım ki bir şeyler elde edebileyim. Gerçi büyük bir mucize olmadığı sürece ben kazanıcam gibi duruyor..." Shu düşünceli bir sesle konuştuktan sonra üçlü Shu'ya baktı. Kendinden nasıl bu kadar emin olduğunu anlamayadılar.

"Eğer sen böyle diyorsan vardır bir bildiğin sevgilim." Luo'nun şehvetli sesini duyan Shu'nun gözleri parladı. "Ehehe içimde ki canavarı uyandırdın..." Shu ürkütücü bir sesle konuştuktan sonra Luo'yu kucağına aldı ve ortadan kayboldular.

Kanlı Yolun İziHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin