50.Bölüm: Nihai Tekniğin Ortaya Çıkışı!

260 31 1
                                    

Karmaşanın esir aldığı gezegen de şu an bütün güçler tek bir kişiye karşı toplanmıştı. Ya bugün burada öleceklerdi ya da buradan sağ kurtulacaklardı.

"Ne düşünüyorsun Shu?" dedi Kurza. Kendisi oldukça şüpheliydi çünkü Shu düşmanlara bir gün zaman verdikten sonra karargaha döndüklerinde tek bir şey demişti. "Yarın onlar ile tek karşılaşacağım!" demişti ve konu da kapanmıştı. Üstüne kimse bir şey demeye cesaret edememişti.

"Düşündüğüm tek şey var o da ailemin intikamı. Birazdan mutlak yok oluş ne demek yaşayacaklar. Siz de şahit olacaksınız!" dediğinde gözlerini kapatıp meditasyon durumuna girdi. Kurza ise sadece iç çekmek ile yetindi.

Shu'nun düşmanlarına zarar vermesinin üzerinden neredeyse tam bir gün geçmişti ve artık yavaş yavaş geri dönüş için hazırlıklar yapılıyordu. Diğer yandan katliamın yaşanacağı gezegen şu an kaos ile doluydu. Kimse bir anda kapılarına böyle birinin gelip de onların canını alacağını söylememişti. Fakat şimdi onlar için fazlasıyla küçük bir çocuk gelmiş ve böyle söylüyordu üstelik içlerinden en güçlü olanlardan bir yaşlıyı saniyeler içinde öldürmüştü.

O ana kadar herkes mutlaka kazanacaklarına inanıyordu fakat Shu'nun saldırısı akıllarına geldiğinde tüyleri diken diken oluyordu. Sanki ölümün kapılarında olduğunu fark etmiş gibilerdi.

"Klan liderim ne yapacağız?" diye sorusu bir yaşlı. Karşılarında Shu'nun amcası duruyordu, yüzünde düşünceli bir ifade vardı. Bir şeyleri fark etmişti ama bunu dışarıya yansıtırsa işler daha da karmaşık bir hal alacaktı.

"Bugün onları yerle bir edeceğiz!" Shu'nun amcası cesaret veren bir ses ile konuşmuş olsa da içten içe kendisi de kazanacaklarından tam olarak emin değildi.

Bu sırada Shu'nun bulunduğu karargahta ise sakinlik vardı. Askerlerin oldukça sakin olması çok dikkat çekmişti fakat sonradan düşününce sebebi anlaşılıyordu. Sonsuzluk ordusunun gireceği bu savaşta sakin olmalarının sebebi, Genç Üstat'larının kendisini gösterecek olduğunu bilmeleriydi.

Daha önce de aynısını yapmıştı ve şimdi de yapıyordu. Shu her zaman kendini kanıtlayan birisi olmuştu. Eğer bir şeye yeterliyse, yeterli olduğunu kanıtlamak için kendini ortaya çıkarırdı.

"Shu... Neden bu kadar öfkeli?" diye sordu Yuno. Sorusu direkt olarak hemen karşısında duran Bonset'e idi.

"Siz ne kadar bilmiyor olsanız da, genç efendinin çocukluğu tam bir travma." dedikten sonra gözlerini Luo'ya çevirdi. "Sen gerçekleri biliyorsun diye düşünüyorum. Derede konuşurken bizi duymuş olmalısın" dediğinde Luo onaylayan şekilde başını salladı.

"Bugün saldırdığımız kişiler, genç efendinin doğduğu klanının ta kendisi..." Bonset bildiği her şeyi anlatmaya başladığında ortamda bir şaşkınlık vardı. O gün Yuno ve Nyna da oradaydı fakat, ikisi de böyle bir şey duymamıştı.

"... İşte genç efendi bu yüzden bu kadar öfkeli. Onlara mutlak bir yıkım getirmek istiyor çünkü onlar ailesini yok etti. Ayrıca benim de ablamı..."

Bonset konuşmasını bitirdiğinde biraz arkasında portal açılmıştı. Portaldan Shu'nun güven verici görüntüsü görüldüğünde bu sefer herkesin kanı çalkalsnmıştı. Shu, şu an herkes tarafından saygı ile anılan bir imparator gibiydi.

"Bugün ben savaşacağım, siz izleyeceksiniz, zaten fazla sürmeyecek!" dedikten sonra başka bir portal açıp ilerledi hemen arkasından da milyonlarca insan onu takip etmişti. Herkesin üstünde siyah cübbe bulunmasından dolayı sanki her biri cellat gibi gözüküyordu. Devasa ordudan yayılan güç ise uzayda bile yayılıyordu hatta biraz daha abartmak gerekirse diğer gezegenlerden hissediliyordu.

Kanlı Yolun İziHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin