"Genç Üstat'ın gücü muazzam bir atılım yapmış!" Peleus hayranlık söyledi. Shu'ya hayran gözlerle bakıyordu. Kısa sürede bu kadar çok güçlenmesi Peleus'u oldukça etkilemişti.
Shu yüksekte gücünün sınırlarını ölçtükten sonra durduğu ağacın dalından aşağıya doğru inişe geçti.
Aşağıya indikten sonra olduğu yerde küçük çaplı bir çukur oluşturdu. Kendi gezegeninde bu denli bir iniş yapmış olsa devasa bir çukur oluştururdu. Bu durum Antik Ormanın muazzam gücünü gösteriyordu.
Shu uzun zamandır cübbesinde bulunan ağırlıkları kullanmıyordu. "20 bin tona çeksem iyi olur." dedi. Cübbenin ağırlığını 20 bin tona çektiğinde üstüne muazzam bir yük binmişti.
Shu biraz gerilip tekrar havaya sıçradı. Bu sefer çıktığı yükseklik 300 metreyi zar zor bulmuştu.
"Peleus yukarı çık ve garip şeyler var mı ona bak." dedi Shu. Peleus başını salladıktan sonra yukarıya doğru sıçradı. Maksimum yüksekliğe ulaştığında canavar formuna dönüştü ve hızla yükseldi.
Bu sırada Shu da rast gele yöne doğru ilerlemeye başladı. "Nish fiziksel gücüm 28.000 tona ulaştı. Bu gidişle yenilmez olucam..." dedi Shu. Çok hızlı güçlendiğinin o da farkındaydı.
"Ahahah! 28.000 tona ulaştın diye yenilmez olacağını mı sanıyorsun? Ahahahah!" Nish, Shu'nun söylediklerine oldukça gülmüştü. Shu şu an küçük pencereden dünyaya bakıp, gördüğü yeri dünya sanan bir çocuk gibiydi.
"28bin ton fazla geliyor olabilir ama şunu unutma. Sen buna ulaştıysan başkaları da ulaşmıştır. Kaldı ki henüz Hükümdar seviyedesin. Kainatta öyle bir uzmanlar var ki seni öldürmek isterler düşünmeleri yeter. Hatta aklının bir ucundan geçmesi bile yeter. Buna rağmen sen yenilmez olmaktan bahsediyorsun... Şu an hızlı güçleniyor olabilirsin ama bu her zaman böyle olmayacak..." Nish sert bir ses tonu ile konuştu.
Shu, Nish'i dinlediğinde gereksiz kibirlendiğini anlamıştı. Kısa sürede fazla güç elde etmişti fakat bu her zaman böyle gitmeyecekti. Kainatta ki uzmanlar bazı zamanlar meditasyona girdiğinde milyonlarca yıl kalıyordu.
"Shu henüz kendinden güçlü birileri ile karşılaşmadın. O yüzden bu dediklerim sana etki etmeyebilir ama kainat sandığından daha büyük... Ufkunu geniş tut yoksa güçlenemezsin. Belki diğer kıtalarda sıradan bir çocuk senden daha güçlü olabilir. Ya da farklı bir gezegende bir karınca seni kolaylıkla öldürebilir... Unutma her zaman senden daha güçlüsü olucaktır..." Nish konuşmasını bitirdiğinde Shu düşünceli bir moda girdi.
Nish'in dediklerini oldukça ciddiye almıştı. Bu yüzden az önce duyduğu şeyleri zihninin içinde kibrini törpülemek için kullanıyordu.
Shu düşünceli bir şekilde yürürken Peleus arkasına doğru iniş yaptı. "Genç Üstat, tam olarak 1250 metre önümüzde bir yerleşim var..." dedi Peleus.
"Yerleşim mi? Misafir olsak sorun olmaz sanırım." dedi Shu. Peleus, Shu'nun böyle bir şey diyeceğini tahmin ettiği için yerleşim alanını araştırmıştı.
"Genç Üstat bu yerleşimde bir gariplik var. İnsan gibi görünüyorlar ama sanki ruhani bir varlık gibiler. Daha önce böyle bir canlı türü görmemiştim..." Peleus'un sesinden gerçekten böyle bir şey görmediği çok rahat anlaşılıyordu.
"Hmmm... İlginç, şimdi daha çok merak ettim." dedi Shu. "Nish sen bununla ilgili bir şey biliyor musun?" Shu sorusunu sorduktan sonra nefes alma sesi duydu.
"Peleus büyük ihtimalle hayaletlerden söz ediyor..." Nish'in konuşması ile Shu gözlerini şaşkınlık ile açıp olduğu yerde durdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kanlı Yolun İzi
Fantasy"İntikam!" Yüksek bir platformda duran genç adamın ağzından çıkan tek bir kelime milyarlarca insanın kalbini hızlandırmaya yetmişti. Soğuk ve duygusuz bakan gözleri ile onun için gelen milyarlarca insana baktı. Büyük savaş yaklaşıyordu. Kan ile çiz...