"Lütfen bütün katılımcılar ilk alana gelsin!" Görevlinin bağırmasından sonra alanda bulunan herkes ilk alana açılan kapıya doğru ilerledi.
"Adın ne?" Görevlinin sorusuyla sıranın en önünde bulunan kişi adını söyleyip içeriye geçti. Sıranın sonu arena dışına kadar taşıyordu fakat hızla içeri alımlar yapılıyordu.
Yaklaşık bir saat kadar zaman geçtikten sonra sıra nerdeyse bitmişti.
"Adınız ne?" Görevli sorusunu sorduktan sonra kendisine korkusuzca bakan ekibi gördü. Diğer aldıklarının aksine dik bir ifadeyle ona bakıyorlardı.
"Shu Riken." Shu kendini tanıttıktan sonra görevliye arkadaşlarını da tanıttı.
"Shu Riken... Başarılar." Görevlinin konuşmasında sonra Shu güler yüzle baktıktan sonra içeriye girdi.
"Hepiniz geldiğinize göre sizi bilgilendirmeme izin verin. Öncelikle bu turnuvada ölüm serbest. Şimdi yapılacak olan testte de ölebilirsiniz düelloda da. Eğer ölmekten korkan varsa şimdiden çıksın!" İçerde alanın içinde bekleyen görevli uyarısını yaptıktan sonra katılımcılara baktı.
"Güzel, en azından aranızda bir korkak yok... İkinci olarak bu test sizin potansiyelinizi ölçecek eğer elenirseniz veya ölürseniz bunun tek sorumlusu sizsiniz. Potansiyelinizin yeterli olmamasının test ile alakası yoktur.
Buna itirazı olan varsa şimdi söylesin aksi takdirde benim elimde son nefesini verir! İlk testi bitiren kişiler direkt olarak ikinci teste geçicek, eğer ayrılmak isteyen olursa yerde bulunan sarı ışıkları takip etsin. Devam etmek isteyenler ise kırmızı ışığı!" Görevlinin sert bilgilendirmesinden sonra çoğu kişi kendini sorgulamaya başlamıştı. Aralarından ayrılanlar da vardı, ölüm uğruna şansını denemek isteyenler de.
"Şimdi sisin içine girin ve test başlasın!" Görevli sesini bütün arenaya duyurmuştu. Büyük bir alkış tufanından sonra katılımcılar sisin içine doğru ilerlemeye başladı.
Shu sise adımını attığı anda dünyası çalkalanmaya başladı. Ortam tamamen karanlık olmuştu.
"Ne oluyor?" Shu gözlerini açtığında uzakta büyümekte olan bir ışık gördü. Işığa doğru ilerlemeye çalıştı fakat olduğu yerden biraz daha ileriye gidememişti. Işığın ise büyüme hızı çok yavaştı.
Shu olduğu yerde durup beklemeye başladı fakat bir anda tüyleri diken diken olmuştu. Hızlıca Ölümün Nefesi'ni çıkardı ve sol tarafına doğru savurdu.
Shu'nun kılıcını savurduğunda ışık biraz daha büyümüştü.
"Her kılıcımı savurduğumda büyüyor mu?" Tekrar sol ve sağ tarafına doğru savurdu ama ışıkta herhangi bir büyüme yoktu.
Shu ayağa kalkıp ilerlemeye çalıştı, olduğu yerden biraz bile ileriye gidemiyordu ama adım atmaya devam etti. Adım atarken her hissettiği tehlikede kılıcını savurdu.
"Her tehlike hissettiğimde savuruyorum böylece ışık büyüyor. Büyük ihtimalle tehlike anında kılıcımı savurmazsam öleceğim..." Derin bir nefes alıp adım atıp ve kılıcını savurmaya devam etti.
"Sanırım bir günden fazladır bu testtey-" Shu konuşmasını duyduğu çığlık ile yarıda kesti. "Sanırım birisi öldü..."
Test alanı dışında ölen kişinin ailesi bağırırken arenada bulunanlar onlara öfkeyle baktı. Herkesin zihninde aynı düşünce vardı. 'Bu kadar korkuyorsanız katılmayacaktı.' Görevliler aileyi sakinleştirip ölen çocuğun cesedini teslim ettiler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kanlı Yolun İzi
Fantasía"İntikam!" Yüksek bir platformda duran genç adamın ağzından çıkan tek bir kelime milyarlarca insanın kalbini hızlandırmaya yetmişti. Soğuk ve duygusuz bakan gözleri ile onun için gelen milyarlarca insana baktı. Büyük savaş yaklaşıyordu. Kan ile çiz...