"Ahahah sınav mı? Benim için ısınma hareketi gibiydi. Yoksa Antik Orman bir çocuk parkı mı?" dedi Shu.
Yaşadığı şeylerin sınav olması ona komik geliyordu. Savaşlar sırasında zorlanmış bile sayılmazdı. Ama yankılanan ses onların bir sınav olduğunu söylüyordu.
"Haklısın genç adam. Bir sınav değildi... Sadece küçük bir sınama diyelim. Hakkında bilgi edinmek için fazlasıyla yeterli bir sınama oldu..." dedi yankılanan mistik ses.
Shu şaşırmıştı, böyle bir şeyden hakkında nasıl bilgi edindiğini anlamaya çalışıyordu. Karanlık ortamda bir ışıklar içinde bir kadın silueti belirdi.
Shu mistik sesin sahibinin bu kişinin olduğunu anlamıştı. Kadın ışıklardan tamamen arındığında ortaya çıkan görüntü her erkeğin kalbini titreten türdendi.
Beline kadar uzanan beyaz saçları sanki her şeyi aydınlatabilirmiş gibiydi. Buz mavisine dönük gözleri hayat doluydu. Muhteşem fiziği fazlası ile göz dolduruyordu.
Shu karşısında ki görüntü karşısında yutkunmadan edemedi.
"Biraz yalnız konuşalım genç adam." dedi kadın ve bir el hareketi yaptı.
Shu aniden ruhundan bir şeyler kopmuş gibi hissetti. Bir şeylerin ters gittiğini anlamıştı ama ne olduğunu bulamıyordu.
"Nish!" Shu, Nish'e seslendi fakat cevap gelmedi. "Nish?!" tekrar tekrar seslendi ama bir türlü cevap gelmemişti.
"Şimdi anlıyorum..." dedi Shu sesli bir şekilde. Kadın yüzünde bir gülümseme ile Shu'ya baktı.
İkili bir süre sessizce bekledikten sonra sessizliği bozan kişi Shu oldu.
"Sen kimsin?" dedi Shu. Kadının yüzünde küçümseyen bir ifade oluştu ve bir aptala bakar gibi Shu'ya baktı.
"Ben her şeyim aynı zamanda hiçbir şeyim. Ben düzenin kendisiyim!" kadının mistik sesi ortamda yankılandı.
Shu kadının sözlerini anlamaya çalıştı aklında bir fikir vardı fakat emin değildi. "Bu kainatta ki düzenin koruyucusu musun? Yoksa bütün kainatların mı?" dedi Shu. Kadının yüzünde ki gülümseme bir anda donmuştu.
"Bu çocuğun zekası... Korkutucu!" dedi kadın kendi kendine.
"İnsan kainatının düzen koruyucusu... Seni buraya neden çağırdığımı merak ediyorsundur..." kadının sesi Shu'nun kulaklarına doluştu ve gözleri manasız bir şekilde açıldı.
"Buraya kendim geldim." dedi Shu. Kadın muzip bir şekilde gülümsedi. Kadının gülümseyen yüzü Shu'ya döndüğünde ruhu yerinden çıkıcak gibi olmuştu.
"Buraya çağırıldın genç adam. Basit bir hayalet kasabası buranın haritasını nasıl elinde tutabilir sanıyorsun?" dedi kadın. Shu'nun zihninde şimşekler çakmıştı. Kendisi de bu durumdan şüphelenmişti ama bilmediği bir durum olabileceğini düşündüğü için bir şey dememişti.
"Şimdi anladın... Senden bir isteğim var seni o yüzden buraya çağırdım." kadın bir nefes arası verdikten sonra konuşmaya devam etti. "Düzen yıkılacak, senin bu düzeni korumamda yardımcı olmanı istiyorum. Eğer düzen bozulursa yüce kainat tamamen çökücek. Bu da felaket demek..." dedi kadın. Shu tekrar manasız gözlerle karşısında ki kadına baktı.
Shu düşünmeye başladı. Yüce kainat, düzen korucusu gibi ifadeler onun için anlaşılması zor şeylerdi.
"Ben bu düzeni koruyabilecek kadar güçlü birisi değilim..." dedi Shu. Sesinde ki bariz şüphe ortadaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kanlı Yolun İzi
Fantasía"İntikam!" Yüksek bir platformda duran genç adamın ağzından çıkan tek bir kelime milyarlarca insanın kalbini hızlandırmaya yetmişti. Soğuk ve duygusuz bakan gözleri ile onun için gelen milyarlarca insana baktı. Büyük savaş yaklaşıyordu. Kan ile çiz...