"Klan liderinin testi ailesi üzerinden olmuş..." Bonset, Shu'nun gözlerinde ki yaşı sildiğini gördüğünde bir tahmin yürütmüştü ve haksız da sayılmazdı.
Ersa meraklı gözlerle Bonset'e baktı. "Bonset amca, Shu ağabeyin ailesine ne oldu?" Bonset, Ersa'ya döndü. Testlerin bitmesini beklerken anlatmaya başladı...
"... Klan lideri Shu ise intikamını almak için bir klan ve ordu kurdu. Kanlı yolun da onu takip edicek dostlar kazanmak için dünyayı dolaşıyor." Bonset bütün hikayeyi anlattıktan sonra Ersa'ya baktı.
Oldukça etiketlenmiş görünüyordu. "Shu ağabey çok güçlü birisi..." Ersa hayranlıkla konuştuktan sonra arenanın üstünde davul sesleri duyuldu.
"Evet sayın seyirciler. Birinci ve ikinci aşama anlık olarak bitmiştir!" Saron Ay konuştuktan sonra eliyle sis tabakasını dağıttı. Sis dağılırken arenada ıslıklar, alkışlar ve tezahürat sesleri yükseliyordu.
Tezahüratların arasından çığlıklar yükselmeye başladı. Ölen katılımcıların aileleri çığlıklar atmaya başladı fakat fazla sürmemişti.
İki alan da yavaş yavaş görünür hale geldikten sonra alkışlar arenayı sarmıştı. Sis merkeze doğru biraz dağılmıştı. Birkaç kişinin cesedi varken çoğunluk ayakta duruyordu.
Yaşayanlardan kimisi kan ter içinde kimisi ayakta kasılmış bir vaziyetteydi. Sis biraz daha dağıldıktan sonra bir grup göründü.
"Chinsoo imparatorluğundan herkes geçmiş!" Bir kişi parmağıyla gösterip bağırdıktan sonra Chinsoo imparatorluğu insanları tezahüratlara başladı.
Sis biraz daha dağıldığında Chinsoo imparatorluğundan gelen grubun biraz ilerisinde Bakra imparatorluğundan gelen gruplar göründü. Imparator Maymun akademisinde bir kayıp yoktu ama Hwa klanından ölen bir kişi vardı.
"Bakra imparatorluğu bir kişi kayıp vermiş o da klandan gelen birisi. Totale bakınca İmparator Maymun akademisinden gelen herkes ayakta duruyor..." Bonset düşünceli şekilde sise baktı. Shu'yu görebilmişti ama diğerlerini görememişti.
Sisin biraz daha dağılmasının ardından bireysel olarak gelenler gözükmeye başladı. Diğer akademiler ve klanlardan gelenler de de ortaya çıkmaya başlamıştı.
Sis merkeze daha çok yaklaştığında ayakta rahat tavırlarıyla yan yana duran üç kişi gözlere ilişti. Üçünün de üstünde bulunan siyah cübbe sonsuz kainatın cübbe hali gibiydi. Bakanların çoğu yaydıkları havadan dolayı etkilenmişti.
Yuno, Nyna ve Luo büyük bir gülümseme ile etrafa bakındılar sanki bütün arenaya meydan okuyormuş gibi görünüyorlardı. Üçlü arenadan gözlerini ayırıp Shu'yu aradılar ama aradıklarını bulamadılar.
Sis nerdeyse tamamen dağılmıştı. Seyirciler alkış tutmaya başlamıştı ki ikinci alanın merkezinden bir ses duyuldu.
Karanlıktan aydınlığa geçtim
Uyuştu her yanım acılı bi süreçti
Piştim, olgunlaştım, doldum, taştım
Bıraksan beni bana, aştım
Her şeyin üzerinde bi noktada bıraktım oluruna
Olur mu ha ne dersin?
Ses izleyenlerin kulağına ilahi bir melodi gibi geliyordu. Luo ise bu sesin kime ait olduğunu ilk saniyeden tanımıştı.
Sis tamamen dağıldığında merkezde oturmuş şarkı söyleyen bir kişi gözlere ilişti. Katılımcıların çoğu inançsız gözlerle merkeze baktıklar. Çoğunun zihninde bir hile yaptığı düşüncesi vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kanlı Yolun İzi
Fantasy"İntikam!" Yüksek bir platformda duran genç adamın ağzından çıkan tek bir kelime milyarlarca insanın kalbini hızlandırmaya yetmişti. Soğuk ve duygusuz bakan gözleri ile onun için gelen milyarlarca insana baktı. Büyük savaş yaklaşıyordu. Kan ile çiz...