2. Kitap 2. Bölüm: Abel

134 15 1
                                    

Dört kişi Soğuk Çiçek İmparatorluğunun başkentinde hiç yoktan var olmuştu. Üstlerini giydikleri cübbe yüzünden vücutları dahi belli olmuyordu. Başkentin en büyük meydanında ayin yapıyorlardı. Art arda kelimeler söylerken bir yandan da el mühürlerini çiziyorlardı. Zeminde oluşan büyük mührün ortasında uzay zamanda bir delik açılmıştı.

"Yüce efendimiz, bu kurbanlar sizin için. Yalvarırım gücünüzü yeniden kazanıp bu yolda bizi aydınlatın!" diye bağırdı içlerinden bir kadın. Bu sırada dörtlüye benzeyen yüzlerce insan Soğuk Çiçek İmparatorluğunun her yerinde ortaya çıkmıştı.

Yüzlerce insan imparatorluğa saldırırken Shu saraydan çıkmış gökyüzünde sabit duruyordu. Algısını bütün imparatorluğun bütün topraklarına yaymış buna sebep olanları arıyordu.

"Bütün imparatorluğa yayılmışlar... Şimdi biraz sıkıntılı olabilir." diye kendi kendine mırıldandıktan sonra hızla Menna'nın yanına döndü.

"Bütün elit birlikleri imparatorluğun her tarafına gönder. Başkentte bulunan halkı en hızlı şekilde şehir çıkışında topla hepsini tahliye etmeliyiz. Büyük bir tehlike hissediyorum!"

Menna hızlıca Shu'nun dediklerini bütün orduya yaydı ve halkı toplamak için yanında birkaç bin askerle şehrin içine indi.

"Her yeri aramalısınız. Eğer tehlikeli bir durum ile karşılaşırsanız hızlıca uzaklaşın ve bana haber edin. Bütün halkı şehrin güneyinde toplayacağız!" Menna'nın emirlerinden sonra askerler hızlıca görev dağılımı yapıp görev bölgelerine doğru harekete geçtiler.

Başkentte yaklaşık 120 milyon insan vardı. Hepsini bir araya getirmek zor olsa da Shu'nun geliştirdiği ışınlanma dizisi ile işleri daha da kolay bir hâle gelmişti. Bu boyuta gelmeden önce bu konu üzerine düşmüş ve ışınlanma dizisini daha da iyi bir seviyeye getirmişti. Bu gezegende de sadece Altın Yol ve Soğuk Çiçek İmparatorluğunda kullanılıyordu.

Diğer imparatorluklar birçok defa bunu almak için uğraşsa hiçbiri nasıl bir dizilişe sahip olduğunu anlayamamıştı. Onun haricinde Shu zaten hepsini yok etmişti.

"Woo Tan, meydanda neler olduğunu rapor et." Shu'nun emri ile hemen önünde dizleri üstünde bir adam ortaya çıktı.

"Efendim rapor veriyorum... Başkentte kimliği ve cinsiyeti belirlenemeyen dört kişi ayin olduğunu düşündüğüm bir büyü yapıyorlar. Şeytani Deva İmparatorluğundan geldiğini düşünüyorum üzerlerinde ki koku onlarınki ile aynı fakat bir şeylerin garip olduğunu sezdim. İzlemeye devam ederken aslında çağırma ayini yaptıklarını fark ettim. Zeminde oluşan bir mührün ortası uzay zamanı yok sayarken her yönden akın kanlar da dikkatimi çekti." dedi Woo Tan. Shu'nun bu gezegendeki eli, kolu, gözü, ayağı kısaca her şeyiydi.

Woo Tan'ı çok küçükken keşfetmiş ve yanına almıştı. Ailesini kaybetmiş, ormanda güçlenme umudu ile rastgele kılıç savururken görmüştü onu. Ona intikam fırsatı vermiş ve güçlenmesi için elinden geleni yapmıştı. Bu sayede de iyi bir ast edinmişti.

"İzle ve her şeyi rapor et. Neler yapabileceklerini görmek istiyorum o yüzden onlara dokunma."

Woo Tan başıyla onayladıktan sonra gözler önünden yok oldu. Shu da hemen ardından şehrin güneyine gitti. Menna, başkent halkını topladığını söylemişti.

Shu ucu bucağı görünmeyen insanlara baktı. "Sizleri Altın Yol İmparatorluğunun başkentine gönderiyorum." elini salladı ve bir madalyon önlerinde belirdi. "Bu madalyonu sizi karşılayacak kişiye göstermeniz yetecektir." dedi. Kimse itiraz edecek durumda olmadığı için kabul etmişlerdi ayrıca İmparatoriçeleri de yanlarında olduğu için Shu'ya güvenebileceklerini hissetmişlerdi.

Kanlı Yolun İziHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin