1 yıl sonra...
Maceradan maceraya atılan Shu artık öldürmeye alışmıştı hatta hobisi bile olmuş diyebiliriz. Üstünde öldürdüğü haydutlardan aldığı siyah cübbe vardı, uzakta görünen köye doğru ilerliyordu.
Köyün girişine baktığında beklediğinden daha iyi olduğunu kendi kendine itiraf etmişti. Önceden gördüğü köylerin aksine daha modern duruyordu.
Köyde ilerlerken bir konuşmaya kulak misafiri oldu. Konuşan iki orta yaşlı adamı gizlice dinlemeye başladı.
"Duydun mu Jinno Akademisinin giriş sınavları yakında başlıyormuş"
"Evet, en küçük oğlumu da sınava yollamayı düşünüyorum"
"Ahahah... Güldürme beni o canavarların içinde senin oğlan değerlendirmeye bile alınmaz"
Karşındakinin dediklerine bozulan adam homurdanıp içeceğini yudumladı.
Duydukları ile kafasında plan yapan Shu uzaktan gelen ses ile kafasını o tarafa çevirdi. Küçük bir kız çocuğunu döven bir adam görmüştü.
Uzaktan izlemeye başladı birilerinin olaya müdahale etmesini bekledi. Ama beklediğini alamadı, derin bir nefes alıp o tarafa ilerledi. İlerlerken yerden bir taş alıp adama doğru fırlattı.
"Hey, ihtiyar gücünü yanlış yerlere kullanıyorsun ehehe"
Shu'ya dönen adamın gözleri kızgınlık belirtisi gösterdi.
"Canından olmak istemiyorsan uzaklaş çocuk!"
Adamın laftan anlamayacağını anlayan Shu bir yılda atıldığı maceralardan edindiği güç ve tecrübe ile adam doğru koşmaya başladı. Adamın baldırlarına kılıcı ile ikişer kesik açan Shu birkaç adım uzaklaşıp izlemeye başladı.
"Bu ufak kesikler ile bana zarar verebileceğini mi sandın çocuk!"
Cübbesinin şapkasını hafif kaldıran Shu yüzündeki gülümsemeyi karşısındaki adama gösterdi.
Duruma iyice sinirlenen adam kızı bırakıp Shu'ya yönelmeye çalıştı ama hareket edemiyordu.
Neden hareket edemediğini anlamaya çalışan adam yeniden konuşmaya başladı.
"Ben bu köyün lideriyim! Lanet olası ne yaptığını sanıyorsun? Muhafızlar alın şu çocuğu!"
11 askeri gören Shu kafasında yapacağı şeyleri canlandırdı. 5 yaşındaki çocuğun bunları düşündüğüne inanmak neredeyse imkansızdı.
Muhafızlar küçük bir çocuğa saldırmaya çekinmiş olsa da emir emirdir. Shu üstüne doğru gelen 11 askere baktı en sağdan en sola doğru gözlerini gezdirdi.
Gözlerini kapatıp derin bir nefes alan Shu kafasındakileri uygulamaya başladı. Önce en soldaki adama atıldı bacaklarının arasından arkaya geçip sırtına kılıcı ile derin bir kesik attı. Ne olduğunu anlamaya çalışan 10 asker birbirlerine baktı bu sefer tereddütsüzlerdi. Shu diğerlerine göz gezdirdi bir yandan da kıza baktı. Uzun sarı saçlı bi kız 9 yaşlarında gözüküyordu elbisesi iyice kirlenmiş ve saçları dağılmış bir halde ağlıyordu.
Bu duruma iyice sinirlenen Shu muhafızlara yeniden atıldı. Önüne gelen ilk muhafızın saldırısını savuşturup kılıcıyla muhafızın koluna bir kesik açtı ama bu zehir için yeterli değildi. Tekrar geri çekilip daha hızlı hareket etmeye başladı kesik açtığı muhafızın kör noktasından kılıcı sapladıktan sonra diğer muhafızlara baktı.
Bu sefer daha da sersemlemişlerdi çünkü Shu'nun öldürdüğü muhafız en güçlüleriydi durumdan istifade eden Shu hemen diğer muhafızlara saldırıya geçti. Bu sırada savaşı izleyen köy liderinin vücudundaki zehir iyice ilerlemeye başlamıştı olanları izleyen köy liderinin içini korku kaplamıştı. Sanki savaşan küçük bir çocuk değil de kılıç ustasıymış gibiydi. Haksız da sayılmazdı, Shu günler boyunca kılıç sallamaktan kendi kendine ustalaştı demek pek yanlış olmaz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kanlı Yolun İzi
Fantasía"İntikam!" Yüksek bir platformda duran genç adamın ağzından çıkan tek bir kelime milyarlarca insanın kalbini hızlandırmaya yetmişti. Soğuk ve duygusuz bakan gözleri ile onun için gelen milyarlarca insana baktı. Büyük savaş yaklaşıyordu. Kan ile çiz...