54.Bölüm: Kadim Rüya (2)

204 25 5
                                    

"Sonunda, klanımızın varisi sonunda doğdu!" diye bağırdı bir hizmetli. Yüzündeki ifadeden fazlasıyla mutlu ve heycanlı olduğu belli oluyordu. Koşar adımlarla odadan çıktı ve koridora doğru ilerledi hizmetli. Yüzündeki neşe ile koridorda onu bekleyen insanlara baktı.

"Genç efendi doğdu, oldukça sağlıklı!" heyecanla müjderi haberi klan büyüklerine verdikten sonra heybetli bir adam görüntüsünün aksine gözleri dolmuş ve duygu boşalması yaşıyordu. Yaşlı gözlerle beklemeden içeriye girdi ve gözlerini yeni doğum yapan eşine çevirdi. Kadının yüzündeki yorgun ama mutlu ifadeyi fark etmişti adam.

"Kendini nasıl hissediyorsun hayatım?" diye sordu adam. Gözleri heyecan ve endişe doluydu, eşine bakarken bir anda başını eşinin kucağında duran yeni doğan bebeğe çevirdi.

"Bu..." dedi titrek sesiyle. "Bu bizim çocuğumuz!" neşeli bir şekilde bağırdığında çocuk yüksek sesten rahatsız olarak ağlamaya başlamıştı.

Doğuştan açık olan gözleri sıradan olmadığını gösteriyordu. Üstelik çevredeki enerjiyi bedenine bir girdap misali çekiyor oluşu da fazlasıyla olağan üstüydü. Kan kırmızısı gözleri ay ışığı altında parıldıyordu.

Karı ve koca ne kadar çok çocuklarına baktılarsa o kadar çok etkilendiler. Özellikle doğar doğmaz enerji çekmeye başlıyor olması oldukça olağan üstüydü, daha önce duyulmamıştı. İkili bu çocuk ile kutsanmış olduğunu hissediyordu. Klanları güçlüydü fakat güçlü olmasının tek sebebi klan lideri ve karısının hala yaşıyor olmasından dolayıydı. Şimdi ikilinin bir çocuğu olmuştu artık klanlarının varisi belliydi ve kutsanmış bir vücutla doğmuştu.

"Yüce gökler! Cennete meydan okuyacak kadar potansiyeli var!" diye şaşkınlıkla bir adam söylendi. Tamamen beyaz iristen oluşan gözleri, kaderin gözleriydi. Yıllar önce klan lideri uzak bir yola çıktığı zaman beyaz irisli adamla tanışmıştı. Adam o zamanda klan liderinin kaderini görmüş ve onun emri altına girmişti.

Fazla bir gücü olmasa da Kaderin Gözlerine sahip olması büyük bir etkendi fakat yine de tek başına pek kullanışlı değildi. Bu yüzden işine yarayacağını ve gerçek potansiyelini ortaya çıkarabileceğini klan lideri ile beraber yola çıkmıştı.

"Çocuğumuzun adı Li Zhen olacak." dedi kadın. Kocası ise başını onaylayarak şekilde sallayarak cevabını belli etmişti. Ünlü Li klanının yeni varisi efsanelere konu olacak bir şekilde doğmuştu bu da ondan beklenen ümitleri artırmıştı.

Doğum gecesinden itibaren klanda şenlikler olmuştu, büyük bir efsanenin doğuşu ilk defa o gün kutlanmıştı.

Doğum gecesinden 5 yıl kadar zaman geçtiğinde Li Zhen büyümüş ve dahiliğini kovuşturmaya başlamıştı bile. Bütün silahlar üzerinde ki uzmanlığı dillere destandı. Büyücü olarak bütün elementler hükmediyor olması ise duyanları sarsan başka bir erkendi. Tıp ve simya üzerinde ki yeteneğide diğerlerinin yanında cabasıydı.

"Baba neden Li klanımıza zorbalık yapmak istiyorlar?" diye sordu Li Zhen. Yaşı küçüktü fakat kendi içinde bir yetişkin kadar olgundu. "Çünkü biz güçlüyüz oğlum. Güçlü olan her zaman baskı altında kalır. Bunun sebebi ise zayıfların kendilerine tehlike oluşturan etkenleri yok etmek istiyor olması. Zayıflar sadece zayıftır. Bu kadar umursamamız gereken bir durum yok." dedi babası. Li Zhen babasının dediğini anlamıştı fakat teorik ile uygulama arasında fark vardı. Bilmek ve görmek arasındaki fark yer ve gök arasındaki fark kadar nettir.

"Hiçbir zaman şunu unutma oğlum, eğer güçlüysen her zaman birileri seni aşağı çekmek isteyecektir. Güçlünün güveneceği kimsesi yoktur, arkasına alacağı kimse yoktur. Birisi güçlü ise sadece kendisine güvenmelidir." diye öğütte bulundu babası. Li Zhen babasının demek istediği şeyleri net bir şekilde anlamış ve hak vermişti. Kendisi de aynı şekilde düşünüyordu. Şimdiye kadar zorbalığa uğramamış olsa da sürekli onu sevmeyen, aşağı çekmeye çalışan birileri olmuştu. Bunun sebebi ise basitti, Li Zhen güçlü ve yetenekliydi.

Klanda Li Zhen'i sevmeyen ve kıskanan çok fazla insan vardı, zorbalık yapamıyorlardı çünkü güçlüydü ve klan lideri babasıydı. Fakat güçleri yetse şüphesiz zorbalık yapacaklardı ve Li Zhen ise bu durumun tamamen farkında olduğu için kimseye merhamet gibi duygular ile yaklaşmıyordu.

Aradan 2 yıl kadar zaman geçtiğinde Li Zhen'in resmi olarak sıradaki klan varisi olacağı tören yapılacaktı. Üst kısımları siyah olan uzun saçlarını arkaya doğru taramıştı. Yan kısımlarda kalan beyaz kısımları ise serbest bırakmıştı. Küçük yaşına rağmen oldukça yakışıklı görünüyordu. Boyu neredeyse 1 metre 30 santim kadar uzamıştı. Onu görenler 14 - 15 yaşında zannedebilirdi.

"Bugün için önemli bir gün oğlum. Bugünden sonra evde ayrılacak ve dünyayı dolaşmaya başlayacaksın. Dediklerimi hiçbir zaman unutma, sen güçlüsün ve kendinden başka kimseye güvenemezsin. Üstelik sen Li klanının gelecekti klan liderisin. Boyun eğmek, merhamet dilemek, korkmak kesinlikle sana yakışmaz. Ölüm durumunda bilr hiçbir zaman boynunu eğme her zaman dik dur. "

Li Zhen başını onaylar biçimde salladı. Kendisinin karakteri de zaten hiçbir zaman pes eden veya boyun eğen biri değildi. Şimdiye kadar her şeye dik gitmişti. Kendi bildiğinden sapmamış üstüne daha çok üstüne gitmişti. 2 yaşında kuzeni onu uyurken boğmaya çalışırken son anda yaptığı alev büyüsü ile karnında bir boşluk oluşturmuş ve ölmesini sağlamıştı. Kuzeninin ailesi intikam isterken Li Zhen hiçbir zaman geri adım atmamış üstüne daha çok gitmişti. 2 yaşında olmasına rağmen dili bir yılan gibiydi bu sayede burnu bile kanamadan müzakerede haklı çıkmıştı.

Yine 2 yaşında öldürdüğü kuzeninin intikamını almak için gelen 2 kişiyi yaptığı büyü komboları ile öldürmüştü. Klan liderine bunun için baskı yaptıkları sırada klan lideri geri adım atmak yerine oğlunun ateş ve su elementini bir araya getirerek yaptığı büyüden gurur duymuş ve herkesin gözü önünde tebrik etmişti. O günden sonra Li Zhen'in lakabı Şeytanın Oğlu olmuştu. Klan liderine ise Şeytan lakabı savaş alanından geliyordu. Klan lideri Li Guan gençliğinde Li Klanı ordusunda bir generaldi. Savaş alanında her zaman aktif olarak bulunur ve askerlerini hiçbir zaman yalnız bırakmazdı. Ayrıca savaş alanında ki acımasızlığı da bütün kıtaya yayılmıştı.

"Tören başlamak üzere oğlum şimdi oraya çık ve herkese kim olduğunu göster!" Li Guan oğlunun bu konuşmaya ihtiyacı olmadığını bilse de bir baba olarak kendini bunu yapmak zorunda hissetmişti.

Li Zhen babasının gözünün içine son kez baktıktan sonra üstündeki siyahlar içinde altın işlemeli ejderhanın bulunduğu cübbesini düzeltti ve sahneye çıktı. Ejderha işlemesi Li klanının sembolüydü, rengi ise kan hattını belli ediyordu. Altın renk saf Li kanını temsil ediyordu.

Her ne kadar Li Zhen'in çıktığı yere sahne dense de bir arenadan farkı yoktu. 360 derece boyunca merdiven şeklinde yükselirken tam ortaya bir platform kurulmuştu. Herkesin gözü platformun ortasındaydı, dış klanlardan ve Li klanının içinde olduğu krallıktan birçok insan gelmişti.

Li Zhen yavaş yavaş sahnede belirdiğinde herkes alkış tutarken arada memnun olmayan yüzler de vardı. Bunların çoğu ise Li klanı dışından gelenlerdi.

"Ben Li Zhen!" diye bağırdı Li Zhen. Selam vermemiş olması birçok kişinin sinirini bozmuş ve yüksek sesle konuşuyor olması da oldukça rahatsız etmişti. Memnun olmayan suratlar arasından birisi çıkıp sinirli bir şekilde bağırmaya başladı.

"Terbiyesiz velet! Büyüklerini selamlaman gerektiğini ailen öğretmedi mi?" diye bağırdı. Bazı insanlar katıldığını belli eden cümleler kurduğunda köşesinde oturan Li Guan küçümseyen gözlerle konuşan kişiye baktı.

"Ne zamandan beri Li klanımın terbiyesi sorgulanır oldu?!" dedi boğuk bir sesle. Ardından öldürme niyetini konuşanlara doğru saldı. Birkaç kişi yoğun baskı içinde diz çökmüş nefes almaya çalışırken orada bulunan herkes bir şeyi anlamıştı. Li Guan'ın bu yaptığı açık bir şekilde her durumda oğlunun arkasında olacağıydı. Tam tersini düşünenler ise tam bir hezimete uğramıştı.

Kanlı Yolun İziHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin