Shu serinlemek ve rahatlamak için şelalenin altında, gözleri kapalı lotus pozisyonunda duruyordu.
Gözlerini açtığı gibi yukarı doğru sıçradı, az önce başının olduğu konumdan hızlı bir ateş mermisi geçti.
Shu gözlerini merminin geldiği yere çevirdi, gülümseyerek ona bakan bir çocuk gördü. Shu aşağı süzülüp pantolonunu giydi, önündeki çocuğu gözleriyle süzdü. Çocuk Shu'dan biraz daha kısa saçları ve gözleri gün batımı kızılıydı.
İki genç birbirini süzdü, Shu asasını depolama yüzüğüne attı. İkisi de anlaşmış gibi birbirlerine doğru atıldılar.
Yumruklar havada çarpıştığında, küçük bir şok dalgası ortaya çıktı. İkisi de aynı mesafede geriye doğru sıçradı.
Tekrar atıldılar ve bu sefer enerjilerini de kullandılar. İlk hamleyi yapan Shu'ydu, kusursuz duruşu ile hiç açık vermiyordu. Shu rakibinin sol tarafına doğru saldırdı. Rakibi yumruğu boşa çıkarıp Shu'nun kolunu tutup kendine çekti sağ kolunu Shu'ya doğru götürdü.
Shu son anda kafasını eğdi. Rakibinin kolu hala üzerindeyken, sol eli ile rakibin kolunu tuttu ve arkasından öne doğru fırlattı. Rakibi yere düşmek yerine ayaklarının üzerinde geriye doğru sürüklendi. Çocuğun gözleri parlıyordu sanki bulunmaz bir nimeti bulmuş gibiydi. Çocuk Shu'nun gözüne baktı.
"Ahahah, Son hamlen çok iyiydi. Ben Yuno Jerims. 5 yaşındayım"
Shu'nun da gözleri parlıyordu, hayatı boyunca hep yalnızdı Yuno'ya da içi ısınmıştı kendine denk bir rakip bulduğu için heyecanlıydı.
"Ben de Shu Riken, 5 yaşındayım ve hakkını yememeliyim sen de çok iyisin"
Birbirlerine yaklaşıp ellerini omuzlarına attılar, kahkaha ve sohbet ile akademiye doğru ilerlediler.
Shu evine geldi. Yuno da iki yanındaki evde oturuyordu. Yuno da Shu gibi özel çocuklardandı. Aynı sınıftalardı Shu dikkat etmediği için Yuno'yu farketmemişti. Yuno da Shu'yu görmemişti, şans eseri akademi arazisinde dolaşırken shuyu görmüştü.
İçindeki dürtüye engel koyamayıp Shu'ya saldırmıştı. Şimdi ikisi de iyi ki tanıştık diye düşünüyorlardı. Tarih iki canavarın doğuşuna şahitlik ediyordu.
Shu üstündeki kıyafetleri çıkardı rastgele bir yere attı ve yatağa sıçradı. Yatağın yumuşaklığı ona çok iyi hissettiriyordu, hayatı boyunca mağaralarda ağaç üstlerinde veya toprakta uyumuştu.
Hiç düzgün bir evi veya yatağı olmamıştı, onca şeyin üstüne bir ev, bir arkadaş ve güzel bir yatak ona hazine gibi geliyordu. Shu yatağında uzanıp mutlu bir şekilde gözlerini kapattı.
××××
Sabahın ilk ışıklarıyla beraber Shu gözlerini açtı bugün normalden biraz erken uyanmıştı, Yuno ile şelalenin çevresinde çalışma yapıcaklardı.
Shu ve Yuno kahvaltı yapmadan talim şelaleye doğru yöneldiler. Yine sohbet ve kahkahalarla yürüyorlardı.
Şelalenin yanında ki alana geldiklerinde ikisi de karşılıklı pozisyon aldılar. Duruşlarında hiçbir açık yoktu, birbirlerine gülümseyen bir yüzle baktılar ve hızla ileriye atıldılar.
Yuno daha çok, hızlı ve sert bir şekilde yumruklarını kullanırken, Shu saldırıyı ve enerjiyi yönlendiriyordu. İki tarafta herhangi bir şekilde üstün gelmiyordu.
Shu ve Yuno geri çekilip birbirlerine baktılar. Shu asasını, Yuno da kılıcını çıkardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kanlı Yolun İzi
خيال (فانتازيا)"İntikam!" Yüksek bir platformda duran genç adamın ağzından çıkan tek bir kelime milyarlarca insanın kalbini hızlandırmaya yetmişti. Soğuk ve duygusuz bakan gözleri ile onun için gelen milyarlarca insana baktı. Büyük savaş yaklaşıyordu. Kan ile çiz...