"Efendim..." Peleus üzüntülü sesiyle konuştu. Shu'nun gitmesini istemediği bariz bir şekilde ortadaydı.
"Merak etme Peleus. Kesinlikle geri döneceğim, burda bekle beni." dedi Shu. Peleus'un bu hali Shu'nun içini ısıtıyordu. Kendisine böyle sadık birisinin yanında olması onun için iyi bir moraldi. Zira kendisi de merkezi bölgede neyle karşılaşacağını bilmiyordu.
Shu ve Peleus büyü bariyeri olan bir yere geldiler. Shu gözlerini Peleus'a çevirdi ve gülümsedi. İleriye doğru bir adım attığında ayağı boşa düştü.
Ne olduğunu anlamaya çalışırken kendini boşluğa düşerken buldu. Sonu görünmeyen bu boşluk ona fazlasıyla tanıdık geliyordu.
"Siktir! Burası asayı kazandığımda düştüğüm boşluk. İkisinden de aynı hissi alıyorum burası kesinlikle orası!" Shu boşlukta düşerken böyle bir şeyin nasıl olduğu aklını karıştırıyordu.
Kendi gezegeninde olan bir yer nasıl Antik Ormanda da oluyordu anlayamamıştı.
"Acaba burası benim gezegenim olabilir mi?" dedi Shu şüpheli bir sesle.
Düşmeye devam ederken önceki seferde olan şeyin aynısı olmuştu. Karanlık aydınlandı ve başka bir yerde gözleri açtı.
"Yine aynı şey oldu. Burası kesinlikle gizemli bir yer..." diye düşündükten sonra aklına dehşet verici bir düşünce belirdi.
"Yoksa gezenin ortasında büyük bir delik mi var?!" dedi Shu. Bu olay hayal sınırlarını aşıyordu. Bu konuyu başka zaman düşünmek üzere zihninin bir kenarına attı.
Gözlerini olduğu yere çevirdi. Mekana baktığında şaşırdı. Ortamda bulunan hava garip bir his yayıyordu.
Shu incelemeye devam ederken dünya bir anda titremeye başladı. Bir süre sonra dünya tamamen karanlığa boğuldu.
"N'oluyor?" dedi Shu. Etrafı yeniden aydınlanmaya başladı gözlerini açtığında bir sahildeydi. Sırtı denize dönük yerde oturuyordu. Ayağa kalkarken etrafını da incelemeye başladı.
Ayağa tamamen kalktığında yüzü denize doğru döndü. Dönmesi ile gözlerini şaşkınlıkla açması bir oldu. Karşısında ona oldukça yakın olan bir yaratık vardı.
"İnsan..." karşısında duran yaratık konuştu. Sesi oldukça ürkütücüydü, sesinden yayılan baskı bile nasıl bir güce sahip olduğunu gösteriyordu.
"Bizim dilimizi biliyorsun!" dedi Shu. Karşısında duran yaratık küçük bir kahkaha attıktan sonra konuşmaya başladı.
"Siz insanlar... Düzeni bozuyorsunuz!" yaratık bu sefer öfkeli bir ses tonu ile konuştu.
"Düzeni bozuyor muyuz? Gücü yeten gelsin ve hepimizi yok etsin! Ama unutma eğer birimiz hayatta kalırsak eheheh..." Shu konuşmasını bitirdiğinde karşısında duran yaratık öfke ile soludu. Yüzünde bulunan ahtapot kolları ile saldırmaya başladı
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kanlı Yolun İzi
Fantasy"İntikam!" Yüksek bir platformda duran genç adamın ağzından çıkan tek bir kelime milyarlarca insanın kalbini hızlandırmaya yetmişti. Soğuk ve duygusuz bakan gözleri ile onun için gelen milyarlarca insana baktı. Büyük savaş yaklaşıyordu. Kan ile çiz...