36.Bölüm: Vücut Temizliği

283 36 0
                                    

Yeşim yıldırımlar muazzam bir hızla Shu'ya atılırken Shu oldukça sakindi. Yeşim yıldırımlar bedenine çarptığında büyük bir patlama sesi ormanda yankılandı.

Ortaya çıkan enerji dalgası çevreyi süpürdükten sonra yok oldu. "Hisss..." Shu derin bir nefes verdi. Bittiğini sanmıştı ama daha yeni başlıyordu.

Shu gitmek için hareketlendi fakat zihninde bir bağırış duydu. "Bitmedi!" Nish'in bağırmasıyla Shu olduğu yerde durdu ve gökyüzüne baktı.

Kara bulutlar dağılmak yerine daha çok sinirlenmiş gibiydi. Shu sıkıntı ile nefes aldıktan sonra lotus pozisyonuna geçti.

Zihnini boşalttıktan sonra vücudunu kontrol etti. Enerji merkezi ve damarlarında bir farklılık yoktu. "Bir farklılık yok gibi ama... Bir şeyler farklı." dedi kendi kendine.

Shu vücudunu kontrol ederken büyük bir gök gürültüsü duydu ve başını yukarıya kaldırdı. 3 büyük yeşim yıldırım büyük bir hızla üstüne doğru geliyordu.

Peleus uzakta bu sahneyi karmaşık duygular içinde izliyordu. Daha önce böyle bir şey duymuştu fakat hiç görmemişti ta ki şimdiye kadar. Peleus'un klanında kainat hakkında bilgiler içeren bir kitap vardı. Bu kitapta yazanlara göre şu an Shu'nun başına gelen şey Cennetin Gazabı idi.

Cennetin Gazabı sadece cennete ve göklere tehdit oluşturanlara geliyordu. Bu da Shu'nun potansiyeli ve kendisi tehdit unsuru demekti. Fakat Shu için yıldırımların hiçbir etkisi yoktu. Küçük kaşınmalar haricinde pek bir etki yaratmıyordu.

Bu sırada Shu yıldırımları takip etti. Bedenine çarptıktan sonra yıldırımların nasıl bir yol takip ettiğini izledi.

İlk yıldırım başının üstünden, ikincisi kalbinin olduğu yerden, üçüncüsü ise omuriliğinin olduğu yerden girdi.

Başının üst kısmından giren yıldırım dümdüz bir yol takip ederek aşağıya doğru indi. Kalbinden giren yıldırım ise kalbinin olduğu bölgeye yayıldı ve etrafını sardı. Omuriliğinin olduğu yerden giren yıldırım önce omurilik soğanınım olduğu yere geldi.

Shu son yıldırım omuriliğine girdiğinde bütün gücüyle çığlık attı.

"AAAGGGHHH!!!" Shu'nun çığlığı tüyleri diken diken eden türdendi. Peleus, Shu için şu an endişeden deliriyor olsa da bir şey yapamıyordu. Shu'nun kesin bir emri vardı, uzaktan izleyecekti.

Shu'nun omuriliğinden giren yıldırım bütün sinirlerin olduğu yer olan omurilik soğanına geldi. Sinir hücreleri yeşim yıldırımlar ile temizleniyordu. Bu temizlik de insana acı veren bir süreçti.

"Shu, sakin ol! Eğer bu durumu atlatamazsan öleceksin. Sakin ol ve dişini sık, hiçbir şey yapmana gerek yok sadece dayan!" Nish'in uyarısı ile Shu kendini sakinleştirmeye çalıştı.

Her ne kadar buna uğraşsa da yeşim yıldırımların yarattığı acı muazzam bir seviyedeysdi.

Shu kendi içinden 999'dan geriye 9'ar olcak şekilde saymaya başladı.

Yeşim yıldırımlar omurgasından kuyruk sokumuna kadar devam etti. Daha sonra at kuyruğu şeklinde ki sinirleri sardı. Yeşim yıldırımlar sinirleri temizlerken bir taraftan da refleks yaylarına doğru yöneliyordu.

İlk olarak otonom refleks yayına (iç organları etkiler) doğru ilerledi. İç organların düzeni ve sağlıklı çalışması için yapılan bir işlemdi. Otonom refleksi temizlerken diğer taraftan da somatik refleks yayına (kasları etkiler) doğru ilerledi.

Bütün bu süreci anlatması uzun sürüyordu ama işlem aslında 10 saniyeden fazla sürmedi.

Shu acı içinde yumrukları o kadar çok sıkmıştı ki tırnakları derisini delmiş, ellerinden durdurak yokmuş gibi kan akıyordu.

Kanlı Yolun İziHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin