Görüntüler devamlı olarak Kripto Riken'in zihninde oynamaya devam etti. Zaman su gibi akıp giderken görüntüler değişiyordu. Farklı hayatlar süreli olarak gözünün önünden akıp gidiyordu.
Li Zhen, Fern Qi, Gustavo, Li Han gibi bir çok ismin hayatını izlemişti. İşin garip yanı ise bu isimlerin hiçbirisini daha önce duymamıştı hatta klanların isimleri bile Kripto Riken tarafından bilinmiyordu.
Aradan beş yıl kadar zaman geçtikten sonra Kripto Riken bu gördüğü sahnelerin gelecekten bir parça olduğunu anlamıştı bu sebeple daha da ilgiyle izlemeye başlamıştı.
°°°°°
Kadim boyutlardan birinde, diğerlerinden tamamen ayrı bir galakside ve diğerlerinden farklı bir gezegende atmosferinin dışına taşan dağın zirvesinde bir adam oturuyordu. Sağ kolu kırmızı ve pullu bir yapıya sahipti. Beyaz ve siyah saçları oldukça etkileyici görünüyordu. Siyah cübbesinin üstünde ki altın işlemeli ejderha onun Li klanının bir üyesi olduğunu gösteriyordu.
"Nua amca..." dedi adam kederli bir sesle. Sesinde ki duygusallık bir özlem sesiydi, kaybetmiş bir insanın ağzından duyulacak bir sesti.
"Üzülme Fern" dedi bir ses. Bu ses Nua isimli adama aitti. Nua daha fazlasını demek istese de cümleler boğazında düğünmişti.
Bir el Fern'in omzuna dokundu. Fern hiçbir tepki vermeden önündeki boşluğa bakmaya devam etti.
"Her şey tamam mı büyük ata Shu?" dedi Fern.
Shu ise başını salladı ve onaylar şekilde mırıldandı...
Gezegene kan, kasvet, ceset ve yanık kokusu hakimdi. Cesetler, etinden ayrılmış bedenler veya kemiklerden arınmış çuval gibi olan et yığınları her yerdeydi. Hatta bazıları dağ gibi üst üste yığılmıştı. Korkutucu gezegenin yarısı da tamamen yok olmuş tam anlamıyla silinmişti. Gezegende mutlak bir katliam söz konusuydu bunu yapan kişi de Fern isimli adamın ta kendisiydi. Öldürmüş, öldürmüş, öldürmüş ve öldürmüştü. Acıma, merhamet gibi saçma duyguların onun için bir anlamı yoktu.
"Büyük Ata, bu dinmek bilmeyen acı nasıl geçecek?" diye sordu Fern. Gözlerinde ve sesinde sonsuz keder barındırıyordu, canının yandığını Shu bile hissetmişti.
"Geçmeyecek. Bu acıyla yaşamayı öğreneceksin." dedi Shu. Teselli etmek gibi bir girişimde bulunmadı çünkü bu durumda teselli en saçma şeydi bu yüzden yapılması en olası şeyi söyledi.
Acıyla yaşamayı öğrenmek... Herkesin yapabileceği veya kaldırabileceği bir şey değildi. İradesi ve duyguları sağlam olanların kaldırabileceği bir yüktü bu.
"Onları kesinlikle yok edeceğim Büyük Ata! Eğer önüme çıkar ve bana engel olursan emin ol seni de öldürmek için gelirim!" dedi Fern öfkeyle. Acısını bastırmak için bu acıya sebep olanları yok etmek şu an için onun aklına gelen tek şeydi.
"Acına veriyor olsam da ben hala senin Büyük Ata'nım. Benimle hangi koşulda olursa olsun konuşmana dikkat edeceksin!" diye uyardı Shu. Sesinde kızgınlık olsa da Fern'e kıyamadığı her halinden belliydi.
"Seni durduran yok git ve hepsini yok et ve onların acısına son ver ya da onların hepsini sonsuz bir acıya boğ ve her saniye acı çeksinler." dedi Shu. Fern'e bu acıyı yaşatanların hayatını gram umursamıyordu, ölmesini istemekle öldürmek arasında hiçbir fark yoktu Shu için.
Fern olduğu yerde ayağa kalktı ve yavaş yavaş zirvenin kenarına doğru ilerledi. Kendini aşağıya doğru bıraktığında yüzüne çarpan rüzgar ile saçları arkaya doğru savruluyordu. Gözlerinde ki keder görenleri ağlatmaya yeterdi ayrıca oldukça Tanrı vari bir sahne çıkmıştı ortaya. Altın ejderha işlemeli siyah cübbesi arkasında pelerin gibi salınırken kaslı vücudu ortaya çıkmıştı. Yanları beyaz üstleri siyah olan saçları ise rüzgarın etkisinde savrulurken oldukça karizmatik ve mistikti.
Zemine doğru yaklaştığında yumruk yaptığı sağ elini zemine vurduğunda beklenenin aksine bir patlama olmamıştı. Oluşan enerji içe doğru dönerken gezegenin geriye kalan kısmı çatlamaya başlamıştı. Bir süre sonra ise gezegen tamamen yok olmuş ve ortaya çıkardığı enerji ile olduğu galaksiyi tamamen yok etmişti.
°°°°°°°
Görüntü yavaş yavaş bulanıklaşırken Kripto Riken gözlerini açtı. Bu gördüğü şeylerin ne olduğunu çok iyi anlamıştı. Ona gösterilen bu görüntüler gelecekte yaşanacak olayların bazılarıydı.
"Kıdemlilerime teşekkürlerimi iletiyorum." dedi Kripto Riken. Kripto Riken bu görüntüleri izlerken aradan 10 yıl kadar bir zaman geçmişti. Onlar için kısa ama sıradan insanlar için oldukça büyük bir zamandı.
"Genç kardeşim, bizim görevimiz sana yaşanılanacakları göstermekti. Ne gördüğünü biz bile bilmiyoruz ama sonuç olarak görevimizi yerine getirdik. Sen bundan sonra ne yapman gerektiğini biliyorsun." dedi kadın. Onlara sayısız yıl kadar önce verilen bu görevi yerine getirmek için sabırla beklemişlerdi. Sonunda ise görevi başarı ile tamamlamışlardı.
"Bunları izledin çünkü senin gibi başka kadim boyutlardan gelen birçok kişi var. Bunlar savaşırken seni öldüren o üç kişi ve Nud isimli bir çocuk. İnsanlığın kaderi artık sizin omuzlarınızda." dedi adam. Kripto Riken ve Dyan, kadın ve adamın yüzlerine baktılar. İstemsizce bir gülümseme yüzlerinde belirdiğinde önlerinde ki figürler yavaş yavaş kaybolmuştu.
Kripto Riken gözlerini Dyan'a çevirdiğinde, Dyan'ı panik sarmıştı. Bu bakışların ne demek olduğunu çok iyi biliyordu.
"Dyan bizim gitmemiz gerekiyor. Burda yerimiz yok, burası bizim ait olduğumuz yer değil." dedi Kripto Riken. Dyan da bunların hepsinin farkındaydı, o da bu kainatta kalmak istemiyordu ama abisi yeniden hayat bulmuştu onu da bırakmak istemiyordu.
"Seninle birlikte olacak mıyım abi?" diye sordu Dyan. Çocukça bir davranış olsa da bu hayatta değer verdiği tek bir kişi vardı o da abisi. O istediği için şu an evreleri yok etmiyordu veya daha fazlasını sadece abisi istediği için yapmıyordu.
"Merak etme ruhumuz hala beraber olcak. Bizim yapmamız gereken bu işi artık Shu ve diğerlerine bırakmak. Bana gösterilen görüntüler beni bu yöne itti. Eğer ben Shu yerine bu bedeni kullanırsam kesinlikle başarısız olacağım." dedi Kripto Riken. Dyan şok ile abisine baktı. Abisinin başarısız olma ihtimalini aklının ucundan bile geçirmediği belli oluyordu. Kendi düşüncesine göre haklıydı da. Kadim boyutu aşıp farklı boyutlara geçebilmiş bir güçten bahsediyorduk. Başarısızlık ihtimali yok gibi bir şeydi Dyan'ın gözünde.
"İntikamımızı alıp klanımızı eski ihtişamına zor da olsa döndürebiliriz ama bunları yaptıktan sonra büyük ihtimalle büyük bir boşluk için öleceğim. Çünkü beni şu an ayakta tutan şey bu intikamı istiyor oluşum. Eğer intikamı alırsam ruhumla beraber bu beden de yok olacak, böyle olursa seninle tamamen ayrılmış olacağız." dedi Kripto Riken ve yaklaşıp kardeşine sarıldı. Dyan'ın gözleri belli belirsiz dolmuştu, abisi ile görüşmemek üzere ayrılacak olması onu fazlasıyla üzmüştü.
"Dyan, sen ve Riken klanım bu hayattaki tek varlığımsınız. Ama Riken klanını rahatlıkla bırakabileceğim birisi var fakat seni bırakabileceğim kimse yok. Bu yüzden sen de benimle gelmelisin böylece sonsuza kadar beraber olabiliriz." dedi Kripto Riken. Dyan'ın diyeceği pek bir şeyi yoktu çünkü abisiyle olduğu sürece gerisi onun için önemli değildi. İsterse bütün canlı formları yok olsun, onun için bunların hiçbir önemi yoktu.
"Riken Klanı gezegenine dön kardeşim. Benim halletmem gereken işlerim var." dedi Kripto Riken ve Dyan'dan ayrıldı.
Dyan başını sallayıp önünde portal açtı ve Riken Klanı gezegenine döndü. Kripto Riken portalın arkasından bir süre baktı ve gözlerini kapattı. Hemen ardından gözlerini kendi bilinç denizinde açtı.
"Shu çocuğu..." diye seslendi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kanlı Yolun İzi
Fantasy"İntikam!" Yüksek bir platformda duran genç adamın ağzından çıkan tek bir kelime milyarlarca insanın kalbini hızlandırmaya yetmişti. Soğuk ve duygusuz bakan gözleri ile onun için gelen milyarlarca insana baktı. Büyük savaş yaklaşıyordu. Kan ile çiz...