'18.03.2015 - Hong Kong
Bazı günler vardır, anımsamak bile insanın yüreğini paramparça eder. Ve ben, bugünün seneler sonra benim için böyle olacağını hissederek uyandım.
Bir haftadır devam eden gerginlik, mutsuzluk ve hiç geçmeyen bir hüzün vardı havada. Hatta daha derine dönecek olursak, OTRA tur başladığından beri hepimiz bu üç duygu arasında mekik dokuyorduk.
Yönetimin baskısı artık bardakları, sürahileri, damacanaları, denizleri ve hatta okyanusları bile taşırmaya başlamamıştı. Herkes bitikti. Herkes yorgundu. Hiçbirimizin bir adım atacak gücü olmadığı anlar oluyordu.
Kollarımıza bağladıkları ipler artık canımızı yakıyordu. Kukla olmaya boyun eğmek kendimize olan saygımızı darmadağın etmeye başlamıştı. Yapmalar, etmeler... Artık her şey çok fazlaydı.
Louis çok daha durgundu. Şakalar ve espriler yapmıyordu. Niall çok daha sessizdi. Liam bile iyi gibi yapmaktan ve grubun moralini yüksek tutmak için çabalamaktan bitkin düşmüştü. Harry'yi ayakta tutan tek şey ise ilişkimizmiş gibi hissediyordum. Geceleri kafasını boynuma gömüp sanki gün boyunca ilk kez o an nefes alıyormuş gibi kokumu soluyordu. Zayn ise kaybolmuş gibiydi. Antidepresanları zayıf bedenine çok ağır geliyordu. Benim güzel arkadaşım gülümsemeyi tamamen unutmuştu.
Tüm bu döngü onların artık tahammül edebileceği şeyler olmaktan çıkmıştı. Benim henüz ikinci yılımdı. Bu yüzden sızlanma hakkım yoktu. Adapte sürecimi de tamamlamıştım. Sadece elimden geldiğince hepsini dinlemeye, yanlarında olduğumu ve onları anladığımı göstermeye çalışıyordum.
Ayrıca aralarındaki ilişkiler de belirgin derecede değişmişti. Harry ve Zayn arasındaki arkadaşlık hiçbir zaman olmadığı kadar güçlüydü. Louis, Liam ile daha yakındı. Louis'nin Harry ile yaptığı konuşmalar azalmıştı. Niall, daha çok kendi halindeydi. Sanırım Olivia'nın tur ekibinde olması bunun en büyük sebebiydi.
Son bir haftada işler çok daha berbat bir hâl almaya başlamıştı. Yönetimde senelerdir Zayn'in grup imajına uymadığını söyleyen birkaç hadsiz, bu süreçte sesini daha çok çıkarmaya başlamıştı. Ve normalde de ağır olan bu yargının şu an çığlıklarla etrafta dolaşması, neredeyse batmak üzere olan Zayn için fazla ağırdı.
Zayn gerçekten iyi değildi. Benimle bile konuşmuyordu. Sadece Harry ile dertleşiyordu. Tur ekibinde olan ve bir süredir bizimle seyahat eden kuzeni bile çoğu zaman Zayn'in etrafına ördüğü duvarlara çarpıyordu. Ayrıca tüm bunlar yetmezmiş gibi Perrie ile ilişkileri de en kötü dönemine girmişti.
Zayn bir kozanın içine kendini hapsetmiş ve güzel kanatlarına tamamen kör olmuş haldeydi.
Hong Kong'daki konserimiz henüz bitmişti. Normalde kırk binden fazla hayran olan konserlerimizin aksine bu çok daha mütevazı bir konser olmuştu. Hatta konuşulana göre on binden az katılım olduğu söyleniyordu. (Zayn'in One Direction ile Hong Kong'ta olan son konserine sadece 9,673 kişi katılmış. Tur geneline bakınca gerçekten az. Hong Kong'tan sonra turdaki en düşük katılımcıyı 22,696 kişi ile İskoçya takip ediyor.) Turdaki en az bilet satışının gerçekleştiği ülkeydi. Kapasitesi on beş bin olmasına rağmen boş yerler görmüştük ve bu gerçekten de bizim için alışılmışın dışındaydı.
Otele giden araçta herkes konserde az kişi olmasının garipliği hakkında konuşmuş ve sonra da böyle çok daha samimi olduğuna karar vermişlerdi. Bende samimiyetin arttığı gerçeğini kesinlikle kabul ediyordum.
Tüm bunlar dışında Zayn'in sahnede yaşadığı birkaç duygusal an dikkatimi çekmişti ve bu beni fazlasıyla korkutmuştu. Çünkü bu bir nevi "Artık nasıl olduğumu gizlemeye yetecek kadar bile gücüm kalmadı," demek gibi bir şeydi. Konser boyunca onu kulisteki ekrandan görmüştüm. Sonrasında turun başından beri bizimle olan kuzeni Daniaal ile ayrı bir araçla otele dönmüşlerdi ki bunu genelde hiç yapmazdı. Endişe tüm bedenimi ele geçirirken, güçsüzce başımı Niall'ın omzuna yasladım.
![](https://img.wattpad.com/cover/230707175-288-k329162.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Falling || H.S.
Fanfiction"O şarkı sana yazıldı." Sesi fısıltı gibi çıkmıştı. "Tıpkı albümdeki diğer şarkılar gibi..." • |07.07.2020|