'24.06.2014 - Amsterdam
Geçmiş, güzel hatırlanmak istense de çoğu zaman önlenemez bir şekilde insanın ayağına dolanıp yere kapaklanmasına sebep olurdu. Ve yine aynı geçmiş, sana düştüğün yerden kalkıp devam etme gücü de verirdi. Kısaca geçmiş, hem acımasız hem de abartılı derece şefkatliydi.
Koltukta bacaklarımı kendime doğru çekmiş, çenemi dizlerime dayamış bir şekilde Harry'yi izliyordum. Son sözlerinin ardından ikimiz de sessizleşmiştik. O, geçmişin tozlu raflarının arasından bana anlatmak için anılarının üzerini sarmış örümcek ağlarını temizlemeye çalışıyor; ben ise duyacağım şeylere kendimi hazırlamak için uğraşıyordum.
Duymaktan korkuyor ama aynı zamanda da duymaya can atıyordum.
En fazla ne olmuş olabilirdi ki?
Sonuçta Louis beni seviyordu. Hadi ama ben onun küçük tırtılıydım. Ve Harry ile aramızı yapmaya çalışıyordu.
En kötü ne duyabilirdim ki?Kendimi motive etmeye çalışmam komikti. Harry hâlâ sessizken kadehimde kalan son şarabı büyük bir yudumla içip bardağı yeniden doldurdum. Duyacaklarımın ardından vücudumun alkole ihtiyacı olacağını hissediyordum. Çok fazla alkole...
"Louis ve ben, X Factor'den önce tanıştık," diye söze başladı. Ben ise şok olmuş bir şekilde ona bakakaldım. "Liseler arası müzik yarışmasında, yarışmaya ev sahipliği yapan okulun tuvaletinde..."
"Vay canına," dedim. "Tuvalet olayı cidden gerçekmiş."
Gülümsedi. Ama sıcak bir gülümseme değildi. Buruktu. Paramparçaydı. Hüzün doluydu.
"Onu ilk gördüğümde ikimiz de yan yana olan pisuvarlarda işiyorduk ve ben sahneye çıkacağım için o kadar heyecanlıydım ki yanımda biri olduğunu fark etmemiştim. Kolu koluma değince de irkilip üstüne biraz idrar sıçrattım."
"Sonra da Oops! dedin." Kafasını salladı.
"Ve o bana kızmak yerine gülümseyerek merhaba, dedi."
(Oops! - Hi!)
"Dövmeleriniz..." diye mırıldandım. Birbirlerinin ilk sözlerini vücutlarına kazımışlardı. Hikayenin devamını dinlemek için fazla gergindim ve Harry de en az benim kadar gergin görünüyordu.
"Sonra numaralarımızı ve mail adreslerimizi aldık. İkimizin grubu da yarışmayı kazanamamıştı. Üzülmüştüm ve bana destek oluyordu. Bu süreç boyunca durmadan mesajlaştık. Pastanede çalışırken aldığım harçlıkların bir kısmıyla telefonuma para yükleyip onu arıyordum. Onunla konuşmak çok keyifliydi. Çoğu zaman kendimi ifade etmeme gerek bile olmuyordu. Çünkü o, her şeyimi anlıyordu. Sanki düşüncelerime ve zihnime sızıyordu. Ve bu hâlâ değişmedi. Louis her zaman beni en iyi anlayan kişi olmuştur." Ellerine bakarak gülümsedi. Büyülenmiş bir şekilde anlatıyordu. Kalbimin acıdığını hissettim. Belki izin verirsen ben de seni çok iyi anlayabilirim, demek istedim. Ama o, hiç ara vermeden devam etti.
"X Factor'e katılmaya birlikte karar verdik. Sonrasını biliyorsun. Hayat, bir kez daha bizi bir araya getirdi."
"Neden önceden tanıştığınızı söylemediniz?"
Omuz silkti. "Simon buna izin vermedi. Birbirini asla tanımayan beş genci birleştiren kahraman olmaya meraklıydı. Üstelik bunu yapan kişi bile olmamasına rağmen... Bunun öğrenilmesi havalı hikayesinde gereksiz bir pürüz olurdu."
"Her konuda bu kadar katı öyle değil mi?" Simon'dan bahsediyordum.
"Tam bir şerefsiz," dedi. "Bizi grup olarak var eden o olduğu için yaşamlarımızı ve hayatlarımızı da ele geçirmeye çalıştı. Bunu hep yaptı, yapmaya da devam ediyor. Sana da yapacak ama sen bizimle aynı şeyleri yaşamayacaksın."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Falling || H.S.
Fanfiction"O şarkı sana yazıldı." Sesi fısıltı gibi çıkmıştı. "Tıpkı albümdeki diğer şarkılar gibi..." • |07.07.2020|