Dikkat! Bu bölüm fazla betimlemeli cinsellik içerir. Rahatsız olacakların tarih değişikliğinden sonrasını okumamaları şiddetle tavsiye edilir. Keyifli okumalar.
27.06.2020 - London
Yoldayız.
Benim arabamda olmamıza rağmen, rica ettiğim için arabayı Harry kullanıyor. Sahiplik ekine bizi dahil etmenin bile aylardır manasız hissettirdiği evimize gidiyoruz. Sessizlikten bunaldığım ve durumumuza gönderme olabileceği riskini göze alamadığım için sözlü şarkılar yerine arabanın içinde yalnızca naif piyano parçaları çalıyor.
Konuşmuyoruz.
Büyük ihtimalle az sonra birbirimize söyleyeceğimiz sözleri zihnimizde tartıyoruz. En azından ben öyle yapıyordum. Üstümdeki garip halsizlik ve içimdeki gerginliğin fazlalığından dolayı elimi bile nereye koyacağıma karar veremediğim için hareketsiz duruyordum.
Harry ise her zamanki gibi araba kullanırken yüzüne yansıyan ciddiyetin esiri olmuş durumdaydı. Kaşları çatıktı. Maskesini çenesinin altına indirdiği için gözler önüne çıkan pembe dudakları düz bir çizgi halindeydi. Piyano parçalarının hoşuna gittiği kısımlarında sağ elinin işaret parmağı direksiyonda ritim tutuyordu. Elimden geldiği kadar ona bakmamaya çalışsam da izlemeyi çok özlediğim bu halini görmezden gelemeyerek, bazı anlarda kendimi onu izlerken bulmayı önleyemiyordum.
Şu an sanki bunca zaman boyunca yarım kalmış ve en önemlisi de söylenmemiş sözler yüzünden kapatılamamış bir dava dosyası gibi bir köşede bizi bekleyen ayrılığımızın son duruşmasına gidiyorduk. Ve ben, sanki her şeyin sonuna gelmişiz gibi hissediyordum.
Tüm yol bu durgunlukla geçti. Arka fonda nefes alışlarımızın üstünü anca örten piyano sesiyle ve gerginlikle... Eve vardığımızda arabayı otopark yerine kapının önüne park etti. Onu beklemeden arabadan indiğimde Harry'nin hareketleri yavaştı. Bir süre eli arabanın kapısında anlam veremediğim bakışlarla eve baktı. Belki de özlem duyuyordu. Bilmiyorum.
Ağaçların arasında kalmış, şehirden uzak büyük bir evdi burası. Harry bu evi kendine 18 yaşındayken almış, 2014 yılında ise biz turnedeyken baştan dizayn ettirmişti. Aynı yılın kasım ayında da bana doğum günü hediyesi olarak ikimizin adının yan yana olduğu bir tapu senedi vermişti. Başka bir ev istersem anlayışla karşılayacağını ancak buranın onun için çok özel olduğunu söylemişti. Benim için özel olan şey ise sadece oydu. Harry yanımdayken bulunduğum mekanın hiçbir zaman en ufak bir önemi olmamıştı. Yani neredeyse altı senedir burası bizim evimizdi.
İkimizin de birkaç tane evi olmasına rağmen burası dışında hiçbir yer bana yuva gibi hissettirmiyordu.
İnsanların uzun seyahatler sonrasında özledikleri ilk şey yatakları olurdu. Benim de özlediğim tek yatak bu evdekiydi. Her yerde aynı tip yastıkla uyuyor olmama rağmen buradaki bana her zaman daha rahat gelirdi. Sadece buradayken kendimi evimde hissederdim. Ayrıca ikimizin de kişisel eşyalarıyla doluydu. Bundan kastım elbette ki kıyafetler değildi. Salonda büyük bir duvar raflarla ve hoş bir tasarımla dizayn edilmişti. Rafların üzerinde ödüllerimiz duruyordu. Onunkiler ve benimkiler yan yanaydı. Girişteki ayna kaplı dolabın hemen yanındaki duvar ise çerçevelerle doluydu. İkimizin de geçmişi ve geleceği oradaydı. Kimsenin görmediği fotoğraflarımız vardı. Çocukluğumuzdan itibaren tüm evrelerimiz o duvardaydı. İkimiz yapmıştık. Ben çerçevelere fotoğrafları yerleştirirken o, evin erkeği olduğunu söyleyip duvara çiviler çakmıştı.
Onu beklemeden içeri girdim. Kapıya şifreyi girerken arabanın kapısını kapattığını duydum. Kapıyı arkamdan açık bırakıp içeri girdiğimde yüzüme Harry ile seçtiğimiz yasemin çiçeği kokusu yayıldı. O her evin bir kokusu olması gerektiğini düşünürdü. İşte bu da bizim evimizin kokusuydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Falling || H.S.
Fanfiction"O şarkı sana yazıldı." Sesi fısıltı gibi çıkmıştı. "Tıpkı albümdeki diğer şarkılar gibi..." • |07.07.2020|