01.09.2020 - Pennsylvania
Son iki hafta tam anlamıyla bir girdabın içinde sürüklenmek gibiydi.
Yapmam gereken şeyler albümün ardından önümde bir çığ gibi büyüdüğünde, Zayn'e kavuşmam ne yazık ki iki hafta daha gecikmişti. Nihayet Eylül ayının ilk günü geldiğinde aylardır yaptığımız planı gerçekleştirmek için önümüzde hiçbir engel kalmamıştı. Doğuma kadar burada, çiftlikte kalacaktım ve çok uzun zamandır yapmam gereken şeyi yapıp Zayn'e destek olacaktım.
Louis, geçtiğimiz hafta Freddie'yi annesine teslim ettikten sonra Londra'ya dönmüştü. Çünkü Eleanor ile yaptıkları birkaç telefon konuşması sonucunda yüz yüze konuşmalarının en iyisi olacağına karar vermişlerdi.
İki hafta boyunca Harry ile Los Angeles'daki yeni evimde kalmıştık. O tamamen ezber işlerine yoğunlaşmışken ben de online yayınlar, programlar falan derken olabilecek her yerde Venomous'u duyurmuştum. Çıkmadığım tek program Late Late Show kalmıştı. Bunun da planlı olduğunu, James'in sorularını Olivia ve Harry ilişkisi açıklandıktan sonrası için sakladıklarını ise ne yazık biliyordum.
Tüm bunların yanında Zayn'in yanına gelirken beni üzen tek nokta, Harry'den ayrılmış olmamdı. Yüzünü asıp bana veda ederken attığı triplerin tatlılığını anımsamak bile kalbimin hızını artırmaya yetiyordu. Ona doğumda burada olmasını söylemiştim. Ve bana 'canın cehenneme' der gibi bakmıştı. En azından ben o bakıştan bunu anlamıştım. Yine de tüm bu tavırlar ve bakışlardan çıkarılan sarsıcı derece olumsuz olan yorumlara rağmen hâlâ içimde bir yerlerde Harry ve Zayn'in yeniden barışabileceklerine dair derin bir umut vardı.
"Hoş geldin." Bella neşeli bir bağırışın ardından beni kendine çekip sıkıca sarıldığında şoka uğradım. Ablasından çok daha tatlı biri olduğunu biliyordum ama bu kadar samimi olduğumuzu kesinlikle bilmiyordum. "Gigi geldi," diye bağırdı benden ayrılırken.
Sonra pervaza yaslanıp bana gülümseyen Zayn'i gördüm. Tek istediğim gidip ona sıkıca sarılmaktı ama bu, şu an için pek de mümkünmüş gibi görünmüyordu.
"Aman tanrım en sevdiğim meslektaşım gelmiş." Dua'nın sesini duymamla şaşkınlıktan yine tek kelime edememiş ve onun da bana sıkıca sarılmasına izin vermiştim. "Sonunda bu aileden olmayan biri," dedi Dua yanağımı öperken.
"Merhaba." Gülümseyerek söyleyebildiğim tek şey bu olmuştu.
"Hoş geldin Gigi 0.2," dedi Anwar. "Üzgünüm kız kardeşimi senden daha önce tanıyordum." Bu sözler gerçekten gülmemi sağladığında, Anwar'ın vurmam için kaldırdığı yumruğuna vurdum.
Kafamı çevirip hâlâ pervaza yaslı olan Zayn'e baktım. Koşup ona sarılmam asla hoş karşılanmazdı. O yüzden yapabildiğim tek şey bana gülümseyen yüzüne çaresiz bir gülümseme göndermek oldu.
"Hoş geldin." Gelen sese doğru döndüğümde samimiyetsiz gülümsemesiyle bana bakan Yolanda ile karşılaştım. Elinde onda görmeyi beklemediğim bir mutfak eldiveni vardı. "Üzgünüm canım sarılamayacağım, yemek yapıyordum."
"Sorun değil," dedim aynı samimiyetsiz gülümseme ile ona bakarken.
"Annem bu akşam için çok güzel şeyler hazırlıyor," dedi Bella beni kolunun altına alarak. "Anlayacağın büyük bir aile yemeğinin ortasına düştün."
"Kulağa harika geliyor." Gülümsemekten yanaklarım acıyordu. Kimsenin tavırları ve sözleri gerçek gibi durmuyordu. Ve bu rol dolu ortama uyum sağlamaya çalışmak, kameralar önünde rol yapmaktan kesinlikle çok daha zordu.
"Hoş geldin bebeğim." Nihayet Zayn'e baktığımda, başımı yana eğdim. Onu ne kadar özlediğimi kendime bile izah edemiyordum.
"Hoş buldum Zaynie."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Falling || H.S.
Fanfiction"O şarkı sana yazıldı." Sesi fısıltı gibi çıkmıştı. "Tıpkı albümdeki diğer şarkılar gibi..." • |07.07.2020|