|i just wanna tell you something|

4.7K 206 546
                                    

26.06.2020 - Cheshire

Burukluk, aylardır beni ağlarına almış olan hissin adı buydu. Zaman akıp gitmiş de ben bir yerlere takılı kalmış ve hiçbir yere gidememiş gibiydim. Hayatımın düzeni birçok insanınki gibi alt üst olmuş, kendi kabuğuma çekilip zaten varolan acıma eklemeler yapmıştım. Ruhsal yorgunluğum ve duygusal kırgınlığım üstünü örtemeyeceğim kadar fazlaydı. Ama dik duruyor ve gülümsüyordum. Her zaman yaptığım gibi...

Sağ elim direksiyondayken, sol elimle marketten çıktıktan sonra çıkarmayı unuttuğum maskeyi çekiştirdim. Nefes almamı engelliyordu. Ya da nefes almamı engelleyen içimdeki bitmek bilmeyen sıkıntıydı, bu iki faktör arasında bir sonuca varamamıştım. Virüs nedeniyle ben de herkes gibi insanlardan uzaklaşmış kendimi evime kapatmıştım Ailemi bile aylardır görmüyordum. Arkadaşlarımdan da uzaktaydım. Hele Zayn'in baba olacağını Face Time ile öğrenmek canımı çok sıkmıştı. Oysaki o an yanında olmalı ve ona sıkıca sarılmalıydım. Yaşadığı mutluluk ve korku arasındaki o gel gitte onun elini tutmalıydım. Gigi ile aralarında birkaç sorun vardı. Neredeyse ayrılmanın eşiğindeyken gelen bebek haberi mutlulukla birlikte huzursuzluk da serpmişti ilişkilerine. Gözlerinden akan yaşları silememek içimi paramparça ederken onu olabilecek en dürüst şekilde teselli etmeye çalışmış daha sonra ben de hüngür hüngür ağlamaya başlamıştım.

Liam ile samimiyetimiz kopma seviyesindeydi. Sebebini anlamadığım bir biçimde son zamanlarda neredeyse hiç konuşmamıştık.

Louis ile her zamanki abi kardeş ilişkimiz güzel bir şekilde devam ediyordu. Johannah ve Felicite'nin ölümünden sonra tam anlamıyla ailelerine dahil olmuş, ben aileme olan özlemimi doldururken onlar da beni kardeşleri yerine koymuştu. İngiltere'de olduğumda genelde kızlarla zaman geçiriyordum. Karantina döneminde de çok sık görüşmüştük.

Niall ile yeni albümü için yaptığı besteleri dinlemiş şarkı sözleri konusunda ona birkaç yardımda bulunmuştum. Kesinlikle ortaya çok güzel şeyler çıkarmıştı.

Harry...  Aklıma gelen isimle beynim düşünme işlemini durdu ve yola odağım hızla arttı. O, hakkında düşünmek istediğim son insandı.

Daha başa alıp çocukları nereden tanıdığıma gelecek olursak... Bundan tam yedi yıl önceydi;

'15.12.2013 - Londra

Derin bir nefes aldım. Ellerimin titremesini önleyemiyordum. Yüzüme yapılan makyaj en ufak bir hareketimle dağılacakmış gibi hissediyordum. Heyecan tüm bedenimi sarmıştı.

X Factor finalistiydim ve sahneye çıkıp son şarkımı söylememe dakikalar kalmıştı. Üstümdeki siyah parlak elbise tüm vücudumu sarıyordu. Yüksek topuklara rağmen rahat hissediyordum. Bunun tek sebebi ise görüntümün bana verdiği özgüvendi. 18 yaşındaydım. Henüz reşit olmadan İzmir'den Londra'ya gelip bu yarışmaya katılmıştım. Ailem başlarda durumu pek de olumlu karşılamamıştı ama en nihayetinde isteğime saygı duymuş ve beni hayallerimin şehrine göndermişlerdi. Yağmuru, kasveti ve ısıtmayan sönük güneşiyle dünya üzerinde daha fazla sevebileceğim bir yer kesinlikle olamazdı. Burada mutluydum. Yarışmanın bu seviyesinde olmaktan mutluydum. Hayalimi gerçekleştirmeye bu kadar yakın olmaktan da mutluydum.

İçimde korkumun biraz da olsa azalmasını sağlayan güzel bir umut vardı.

Ben buraya geldiğimden beri yaşadığım tüm şeyleri düşünürken, kapı aniden açıldı ve içeri görüntüsüne birçok insan gibi aşina olduğum o yakışıklı girdi. Zayn Malik.

Nefes nefeseydi ve gülüyordu. Orada olduğumu hâlâ  fark etmemişti. Eliyle kapının kolunu tuttu. Bunu sanki biri açmasın diye yapmış gibiydi. Sağ topuğunun üzerinde dönüp sırtını kapıya yasladığında ve eş zamanlı olarak benimle göz göze geldiğinde, dudakları şaşkınca aralandı. Ben ise tepkisizliğimi önleyemedim. Sanırım şok geçiriyordum. O ise aniden duruşunu dikleştirip blazer ceketinin önünü ilikledi. Zaten şekilli olan saçını eli yardımıyla düzelttikten sonra da samimi bir gülümsemeyle elini uzattı.

Falling || H.S.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin