|i'm just an arrogant son of a bitch|

3.2K 162 454
                                    

27.06.2020 - London

"Öl desem, ölecek miydin?" Genelde dalga geçmek için sorulan bir soruydu ama ben oldukça ciddi bir biçimde sormuştum.

"Gitmemi söylediğinde, ben zaten ölmüştüm." Sesi titrediğinde buruk bir gülümseme ile ona baktım.

"Öyleyse neden hâlâ nefes alıyorsun?"

Sonra uzun bir sessizlik oldu. Harry dirseklerini dizine yaslamış, alnını avuç içlerine dayamıştı. Ben ise öylece durmuş sehpadaki mumları izliyordum.

"Sana yapabileceğim hiçbir açıklama geçen bunca zamanı telafi edemez," dediğinde gözlerim mumlardan ona kaydı. "O an bana en doğru gelen şeyi yapmıştım."

Çenem kasılırken kafamı diğer tarafa çevirdim. Yerdeki birkaç saç teline gözüm takılmıştı. Bu bile bana ona bakmaktan iyi gelmişti. O, konuşurken batmak sözünün hakkını verirken onu izlemek istemiyordum.

"Kaybolmuş gibi hissediyordum. Seninle çok mutluydum ama sanki o mutluluk bana fazla geliyordu. Notalar bile beni terk etmişti. Defterime yazacak birkaç kelimem bile kalmamıştı. O kadar mutluydum ki bu mutluluğun içinde boğuluyordum." Acıyla gözlerimi kapattım. Göz kapaklarımı fazlasıyla sıktığım için karanlık birkaç parlak yıldızla süslenmişti. Midem bulanıyordu. Ben bunları dinlemeye hazır değildim.

"Rahat batıyordu desene." Alayla söylediğim şeyle bakışlarım ona döndü. Dolmuş gözleriyle bana bakıyordu. Ve bu hali kalbimi birazcık bile sızlatmadı.

"Yazmam gereken şarkılar ve çıkarmam gereken bir albüm vardı. Kariyerimdeki her şey bu kadar iyi giderken, benimle çalışan insanlara yapamıyorum demek istemiyordum." Derin bir nefes aldım. Var olduğunu umduğum Tanrı'dan sabır dileniyordum. Bu adamı dinlemeye devam edebilmek için sabır istiyordum.

"Ayrıca bu gerginliğim bize de yansıyordu. Saçma sapan kıskançlıklar yapıyordum," dediğinde ona olabilecek en ruhsuz şekilde baktım. Zayn'i kıskanmıştı. Hayatımda yorum yapma hakkının olmadığı tek insanı... Yoktan bir sebep yüzünden Zayn'e ağıza alınmayacak laflar etmiş ve beni çileden çıkarmıştım. O mayıs akşamı hayatımın en karanlık günlerinden biri olmuştu. "Sana zarar veriyordum. Seni kendimden koruyamıyordum."

Yüzüme bir ifade yerleştiremiyordum. Olmuyordu. Kaşlarımı çatamıyordum ya da gülemiyordum. Buz tutmuş gibiydim. Onun ağzından beni terk ediş hikayesini dinliyordum.

"Kıskançlığın bir sebep değildi," dedim. "O senin en şatafatlı bahanendi."

Bir an gözlerime baktıktan sonra bakışlarını kaçırdı. Doğru olduğunu biliyordu ve tam da olması gerektiği gibi bana bakacak yüzü yoktu.

"Bahane değildi. O adamı sevmiyorum," dedi olabilecek en sakin şekilde. O adam, diye bahsettiği kişinin Zayn olması ise çok büyük bir acıydı. "En azından uzun zamandır sevmiyorum."

"Utanmıyorsun değil mi?" diye mırıldandım. "Zayn'e şunları söylemeye azıcık bile utanmıyorsun."

"Konumuz o değil!" Sesi sert çıkmıştı. Konumuz ne zaman Zayn olsa böyle oluyordu zaten.

"Haklısın bizim konumuz kariyerinin geleceği için beni nasıl terk ettiğindi, öyle değil mi?" Alayla kıkırdadım. "Kusura bakma; ben istemeden(!) olaydan saptım."

Kaşlarını çatmış bana bakıyordu. Sanki buna hakkı varmışçasına ciddi görünüyordu. "Devam et Harry," dedim en soğuk seslerimden biriyle. "Senden dinleyince daha heyecanlı oluyor."

"Ciddileşmeni bekliyorum," dediğinde gülümseyen yüzümü asarak ona baktım.

"Ciddiyim. Lütfen devam et."

Falling || H.S.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin