'03.08.2014 - New Jersey
Harry StylesAşk.
Kayboluşumun resmi adı aşktı. Beni tam anlamıyla koskoca bir çölün orta yerinde yapayalnız bırakmıştı. Küçük Prens gibi bu koca boşlukta kendimle savaşır olmuştum. Ve önüme çıkan her şey sanki beni o eşsiz kadına yönlendiriyordu. Sanki tüm benliğimle ona çekiliyordum. Gigi'ye...
Herkesin sandığının aksine onu ilk gördüğüm yer X Factor kulisi değildi. Evet, onu kanlı canlı ilk gördüğüm yer orasıydı ama işin özünde o kulis, her şeyin başladığı yer olmaktan çok uzaktı.
Yoğun iş tempomda oturup televizyon izlemeye elbette ki vaktim olmuyordu. Ancak kader bu ya Holmes Chapel'de annem ve ablamla ailecek geçirmeye hazırlandığımız bir günde, koltukta boş boş oturuyor olmanın keyfini çıkarıyordum. Televizyonun açık olduğunun bile farkında değildim. Tek düşündüğüm bulunduğum ortamın beni sadece Harry yapmasının ne kadar da paha biçilemez bir şey olduğuydu.
Sonrasında o günü yeniden düşündüğümde bu duruma tesadüf demeye dilim varmadı. Çünkü evrenin her şeyi tesadüflere bırakacak kadar kolaya kaçacağına inanmıyordum. Bu kadar basit değildi. O an onu görmem gerekmişti. Böyle bir anın yaşanması gerekmişti ve yaşanmıştı.
Oradaydı. Büyük ince ekranın içinde, elinde mikrofonuyla seneler öncesinde benim de bulunduğum sahnedeydi. Gergin görünüyordu. Üzerinde hoş beyaz bir elbise vardı. Saçları göğüsünün altına düşüyordu. Dış görünüşü hakkında bir fikre tabii ki ulaşmamıştım. İnsanları oldum olası fiziki halleriyle değerlendirmiyordum. Ama yine de farkı bir güzelliği vardı. Bunu inkar edememiştim.
Mikrofonu dudaklarına götürüşünü izledim. Parmakları siyah plastiği sıkıca kavramıştı. Onun içinde bulunduğu duygu heyecandan fazlası gibi görünüyordu. Daha çok korkuyor gibiydi. Bu farkındalıkla hiç tanımadığım bir kadına karşı içime istemsiz bir endişe girmişti.
Her defasında büyülenerek dinlediğim şarkıyı söylemeye başladığında, elim kontrolüm dışında kumandaya gitmiş ve kısık olan televizyonun sesini açmıştım.
Shania Twain - You're Still The One.
Kelimeler dudaklarından dökülürken gözlerini kapatmıştı. Ne yaparsam yapayım tek bir kusur bile bulamadığım bir sesi vardı. Hipnotize olmuş gibiydim. Sanki gözlerimi bile kırpamıyordum. Ancak bu kusursuz sese rağmen onun kendine güveni sıfırın altında görünüyordu. Şarkı bitene kadar nefesimi tutmuş vaziyette televizyondaki görüntüsüne bakışımı şu anmış gibi net hatırlıyorum. Tüm jürilerin kararının olumlu oluşunu izledikten sonra da ona içten bir şekilde şans dileyip televizyonu kapatmıştım.
Bir daha da en sevdiğim şarkılardan birini harika seslendiren ve beni dakikalar boyunca ekrana sabitleyen o kadının akıbetiyle ilgili hiçbir şeye bakmamıştım. Bu hayran kalmış halime oldukça zıt bir durumdu. Ancak zamanım olmamıştı. Belki de o anının hayatımın dönüm noktası olduğunun farkına varamamıştım. Sonraki birkaç ay boyunca şarkı, yine en çok dinlediklerim arasına girmişti. Ama bu bile benim tekrar onunla ilgili bir şeyler araştırmama sebep olmamıştı.
Fakat hikayemizin orada kapanmadığı çok geçmeden ortaya çıktı. Yeni turnemizde bize eşlik edecek ön sanatçının X Factor finalistlerinden biri olmasına karar verilmiş ve ilk kez ciddi bir konuda seçim bize bırakılmıştı. Onu ikinci olarak gördüğüm ve yeniden dinlediğim yer, yönetim binasının o hiç sevmediğim toplantı odalarından biri olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Falling || H.S.
Fiksi Penggemar"O şarkı sana yazıldı." Sesi fısıltı gibi çıkmıştı. "Tıpkı albümdeki diğer şarkılar gibi..." • |07.07.2020|