|show me what you're all about|

2.8K 158 152
                                    

'24.05.2014 - Ireland

Ellerim bariz bir şekilde titriyordu. Üstüne üstük nefes alamıyormuşum gibi hissediyordum.

Evet, birinin size düşüncesiz davranması çoğu zaman kaldırılabilir bir şey olmazdı. Ama duygusal anlamda yoğun şeyler hissettiğiniz birinin size bu kadar kırıcı davranması kesinlikle büyük bir yıkımdı.

Zihnim ve kalbim ağlayıp ağlamamak arasında büyük bir savaş veriyorlardı ve ben kazananı sızlayan burnum sayesinde tahmin etmeye başlamıştım. O sırada omuzuma konan elle irkildim. Ve refleks olarak arakamı döndüm. Zayn ve Louis gelmişti.

"Güzelim." Zayn beni anında kollarının arasına aldığında, benden yalnızca birkaç santim uzun olduğundan kafamı göğsüne yaslayabilmek için dizlerimi belli belirsiz büktüm ve kollarımı beline sardım. Minik bir kedi gibi hissediyordum. Ya da bir koala... Louis ise dudağını büzmüş bizim bu halimizi izliyordu.

"Göt kafalı kıvırcık," diye neredeyse tısladığımda Louis, ortama oldukça zıt bir şekilde kahkaha atmaya başladı.

"Ne kafalı?" Çok ses çıkartmak istemediğini belli etmek için elini ağzına kapatmış ve bu yüzden de domates gibi kızarmıştı. Şapşal.

"Göt!" dedim. "Hadi koş da ona nasıl hitap ettiğimi söyle. Belki de gelip üstüme alınacağım ama asla bana yönelik olmayan şeyler söyler." Gözlerimi devirdikten sonra devam ettim. "Ne de olsa ben bir megalomanım. Öyle değil mi?"

"Elbette değilsin." Zayn'in kemikli çenesi başıma değiyordu. "Harry'nin de öyle söylemek istemediğine eminim."

"Hadi ama Zayn," derken kollarından kurtulmuş ve ondan bir adım uzaklaşmıştım. "Zaten ben kimlerle konuşuyorsam, tabii ki onu savunacaksınız."

"Ayıp ediyorsun," dedi Louis. "Hepimizin seni ne kadar çok sevdiğini görmüyor musun? Özellikle de Harry'nin..." Sözünün sonunda göz kırptığında Zayn, bomboş bakışlarla Louis'ye baktı.

"Kimseyi savunmuyoruz," dedi Zayn. "Ayrıca ne demek kimlerle konuşuyorum!" Zayn, Louis'nin söylediğini duymazlıktan gelmeyi seçmiş ve beni çok ciddi olmayan bir tavırla azarlamıştı.

Kollarımı iki yana açıp önümdeki iki yakışıklıya sıkıca sarıldım. Bana kaba davranan birine(!) sinirlenip sinirimi beni önemseyen insanlardan çıkaramazdım. "Özür dilerim, çok özür dilerim. Sadece, fazlasıyla sinirlerim bozuldu."

İlk geri çekilen Zayn olmuştu Louis ise Zayn'in gitmesini bekliyormuş gibi o uzaklaşınca elini omuzuma atıp beni kendine çekti.

"Affettik," dedi Zayn. O, dilini dişinin arasına alıp gülümsediğinde yüzüme belli belirsiz bir tebessüm oturdu.

"İyi, hadi ikile şimdi." Louis'nin Zayn'e bakarak söylediği şeyden sonra ikimiz de şaşkınca ona döndük. Louis ise şapşalca sırıtıyordu.

"Neden gidiyormuşum?" Zayn, arkadaşına şakayla karışık diklendiğinde, Louis beni biraz daha kendine bastırdı. Aynı boydaydık bu yüzden de o kendini omuzuma yaslandığında yüklediği ağırlık artmıştı ve yayılan acı da yüzümü buruşturmama sebep olmuştu.

"Özel bir şeyler konuşmamız gerek." Louis sanki kimse duymaması gerekiyor gibi fısıldamış sonra da bu fısıltısına zıt bir şekilde ciyaklamıştı. "Zaynaaahhh, sen hâlâ burada mısın?"

Zayn, emin olmak için bana baktığında Louis'nin açma ihtimalinin çok yüksek olduğu konudan korksam bile kafamı sallamak zorunda olduğumu hissettim.

Falling || H.S.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin