'21.08.2014 - Houston
Her şey tamamen karmaşık bir hal almaya başlamıştı. Hislerimi nasıl izah edeceğim konusunda en ufak bir fikrim yoktu ama çok iyi bildiğim tek bir şey vardı, o da bunca zaman sonra Alp'i görmenin bana hiç iyi gelmemiş olduğuydu. Bunun sebebi ona olan hislerimi hatırlamış olmam değildi. Bunun sebebi çok daha fazlasıydı. Geride bıraktığım geçmişim tekrar kapıma dayanmış gibi hissediyordum. Oysa geçmişimin geleceğimde yeri olmadığına neredeyse emindim.
Harry ortalarda yoktu. Olivia ve Naz ne kadar ısrar etmiş de olsa hiçbir şekilde bu akşam yemeğini söylemek için onu aramayı düşünmüyordum. Benden köşe bucak kaçan oydu ve kovalayacağımı sanıyorsa, yanılıyordu.
Alp'i kafede bıraktıktan sonra Caroline'ı arayıp bana fazla abartılı olmayan bir kombin hazırlamasını istemiştim, içten içe de yemeğin Harry ile olduğunu düşünüp aşırıya kaçmamasını ummuştum. Ayrıca Zayn'i de görmezden gelmeyi tercih edip kendimi odama, daha doğrusu Harry ile olan odamıza kapatmıştım ve tahmin edileceği üzere o gelmemişti. Nerede olduğunu ve benden neden kaçtığını bilmiyordum. Yine de ona sinirli de hissetmiyordum. Sanki sinirlenmem gereken şeylerle ve kişilerle ilgili önümde büyük bir liste varmış da sıra ona gelmemiş gibi hissediyordum. Ayrıca her şeyden önce Alp'e kusmam gereken bir hayal kırıklığım vardı ve artık bundan kaçmak istemediğimi fark etmeye başlamıştım.
Uzun bir duş, hafif bir makyaj ve su yeşili saten bir elbiseden sonra hazır görünüyordum. Kırmızı ruj sürüp sürmemek arasında çok kararsız kalmış ama en sonunda bunun bir yüzleşme yemeği olacağını anımsayıp içimde gizlenen Hollywood kraliçesini ortaya çıkaracak olan o kırmızı ruju dudaklarımla buluşturmuştum. Tüm bu zaman boyunca kızların ne zaman kurduklarını bilmediğim gruptan Harry'ye haber vermem gerektiğiyle ilgili söyledikleri her şeyi inatla görmezden gelmiş ve onlara da net bir şekilde karışmalarını istemediğimi söylemiştim.
Alp'in odasının kapısına eklemlerimi birkaç kez vururken, duruşumu dikleştirdim. Ne yapacağım ve ne söyleyeceğim konusunda tamamen kararsızdım ve bu da ben de aşırı gerginliğe sebep oluyordu. Elimde herhangi bir ihtimaller planım olmaması hiç hoşuma gitmemişti. Bunun yanında aklıma Harry'nin gelmemesi için de büyük bir savaş veriyordum ve doğrusunu söylemek gerekirse bu hiç de kolay olmuyordu.
Kapı birkaç saniye içinde açıldı. Alp siyahlar içinde oldukça şık görünüyor ve büyük bir gülümseyele bana bakıyordu. Derin bir nefes aldım ve işte başlıyorduk.
Geçmem için yana çekildiğinde, içeri adımladım. Tam da tahmin ettiğim gibi kendine büyük bir suit tutmuştu. Hemen ileriye hazırlanmış yuvarlak masanın üzerinde yemekler vardı. Bu mesafeden ne olduklarını göremiyordum.
"Geç kalmayacağını ve herhangi bir insanın seni görmesini istemediğini bildiğim için masayı önceden hazırlattım. Ama endişelenme, yemekler henüz geldi. Hâlâ sıcak olduklarına eminim." Artık yüzünü bile görmek istemediğiniz birinin sizi çok iyi tanımasından daha kötü bir şey varsa o da bu kişinin sizi çok iyi tanıdığını zaten biliyor olmanızdı. Şu an yaşadığım ise tam olarak buydu.
Oturmam için siyah deri sandalyeyi çekmesine izin verdim. Bu sırada sessizliğimi koruyor olmamın rahatsız edici olduğunu biliyordum ve bu hastalıklı bir şekilde hoşuma gidiyordu. Ne de olsa amacım onu mutlu ve memnun etmek değildi. Hatta olumlu duygulara kapılmaması tam da istediğim şeydi.
Eğer Harry'den ufak bir yaşam belirtisi görürsem ona şu anı açıklayan bir mesaj atmayı düşünerek, oturur oturmaz küçük çantamdan telefonumu çıkardım. Ama tahmin etmesi zor olmayan bir şekilde ekranda ona ait hiçbir bildirime rastlamayınca, içime yayılan hırsla telefonumu tamamen kapattım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Falling || H.S.
Fanfiction"O şarkı sana yazıldı." Sesi fısıltı gibi çıkmıştı. "Tıpkı albümdeki diğer şarkılar gibi..." • |07.07.2020|
