|for tonight let's just pretend|

3.1K 161 291
                                    

'23.05.2014 - Ireland

Rüya görmediğim bir gece neredeyse hiç olmazdı. Hatta rüyalarım bazen o kadar uzun ve detaylı olurdu ki uyandığımda zihnimden yayılan ve bedenimi de etkisi altına alan bir yorgunluk hissederdim. En kötü yanı da genelde bilincimin açılmasıyla birlikte tüm rüyanın hafızamdan siliniyor olmasıydı. Eğer çok korktuysam durum biraz daha farklı oluyordu. Çünkü gün boyunca durmadan kabusu aklıma getiriyordum ve bu yüzden de unutmam neredeyse imkansız oluyordu.

Karanlık odada gözümü açtığımda da bir an duraksayıp rüya görüp görmediğimi hatırlamaya çalıştım. Üstümde en ufak bir yorgunluk yoktu ya da zihnim önüme kesitler koymuyordu. Uyku sersemi bir şekilde aniden uyanmamın sebebini anlamaya çalışırken. Çişimin geldiğini hissettim.

Yavaşça yataktan kalktığımda Harry'ye baktım. O kadar karanlıktı ki onu görebilmem için gözlerimi kısmam gerekmişti. Düz yatıyordu. Kollarını üzerine koymuştu ve ayakları biraz açıktı. Yatak normal tek kişilik ebatından büyük olduğu için oldukça rahat görünüyordu. Yüzünü net bir şekilde seçemememe lanet ederken ayağa kalktım. Sessiz olmaya çalışarak parmak ucunda ilerlesem de bakışlarımı ondan çekemediğim ve oda çok karanlık olduğu için önümü göremedim ve dizimi şifoniyere tam anlamıyla geçirdim. Çıkan sesle Harry neredeyse yerinden fırlamıştı. Çünkü canım o kadar yanmıştı ki ister istemez "Ah!" diye sızlanmak durumunda kalmıştım.

"N'oldu?" Sesi uykulu olduğu için normalden daha boğuk geliyordu. Sendeleyerek banyo kapısının önüne geldiğimden banyonun ışığını açmıştım ve bu onun zaten kapalı olan gözlerinin üstüne kolunu koymasına sebep oldu.

"Çok özür dilerim," diye fısıldadım. "Seni uyandırmak istememiştim. Lütfen uykunu bölme." Gerçekten o kadar utanmıştım ki... Evet, aşırı derecede sakar bir insandım ve gecenin bir vakti Harry'yi saçma bir sesle uyandırıp ışıkla rahatsız etmek berbat hissettirmişti.

"Saat kaç?" Özrümü duymamış gibiydi, ya da cevap verecek kadar ayılmamıştı. Ki bu iyi bir şeydi. Böylece uykusuna kaldığı yerden devam edebilirdi.

"Bilmiyorum ama telefonum komodinde, bakabilirsin." Bedenimi banyoya sokmuş, yüzüne ışık fazla gelmesin diye de kafamı kapının aralığından çıkarmış ona cevap veriyordum. Kesinlikle çok komik bir andı.

Harry telefona uzandı. Işık gözünü acıtmış olacak ki hemen ekran kilidini kapattı ve gözlerini ovuşturarak bana döndü. "Beş olmuş."

Biz iki gibi birbirimize iyi geceler dilemiştik ve Harry benim aksime neredeyse hiç zorlanmadan uyumuştu. Ben ise zaten uykum olmadığı için bir süre beklemiş sonra karanlıkta görebildiğim kadarıyla yetinerek onun uyuyuşunu izlemiştim. Ama yine de uykum hiç kalmamış gibi hissediyordum.

"Uykunu bölme biraz daha," diye yineledim. "Zaten kalkmamıza az kalmış." O ise beni dinlemedi ve komodindeki ışığı açtı.

"Uykum yok oldu." Dudaklarımı büzdüm. Aşırı derecede vicdan azabı çekiyordum. "Hem seninle bir daha böyle ne zaman yalnız kalırız ki, uyumayalım." Ayılmaya başladığı sesinden anlaşılıyordu. Ancak öyle şeyler söylemişti ki ben ayakta sarhoş olmuştum.

"Lavaboya girip geleceğim," dedim ve onun sözlerinin şokunu yansıtmamak için içeri girip kapıyı kilitledim. Tüm süreç boyunca kendime gelmeye çalıştım. Ama nafile... Tuvaletimi yaparken ve yüzüme soğuk su çarparken yüzümde aptal bir gülümseme vardı. İçimdeki aptal aşık ise zıplayarak dans etmek istiyordu.

Uyku mu? Uykunun canı cehenneme!

Banyodan sendeleyerek çıktım. Çünkü dizim sandığımdan daha çok acıyordu. Harry yatakta oturur pozisyondaydı. Ve beni görünce gülümsedi. Gözleri şişmişti. Az uyuduğumuzu hesaba kattığımda bunun uykusuzluktan olduğunu düşündüm.

Falling || H.S.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin