|i'm in love with you|

2.8K 155 208
                                    

'08.07.2014 - Barcelona

Zihnimin içinde olan karmaşık müzikler yetmezmiş gibi, Tom'un bir anda hayatıma dahil olmasıyla bu saçma müziğe bir de remix eklenmişti. Hoş bir adamdı. Kesinlikle farklı bir havası vardı ve onunla sohbet etmek iyi geliyordu. Ama yalnızca arkadaş olarak... Fakat onun için durum farklı görünüyordu. Bunun sebebi ise oldukça açıktı. Kimse yeni tanıştığı bir arkadaşına gidip de pahalı bir kolye satın almazdı.

O gün Harry tavırlı bir şekilde yanımızdan ayrıldıktan sonra sakin bir yerde oturup sohbet etmiştik ve bana bir kolye hediye etmişti. Tabii ki takmamıştım. Böyle şeyleri sevmezdim. Kolyelerden bahsetmiyorum. Benden hoşlanıp buna kayıtsız olduğumu gördüğü halde bana flörtüz şeyler yapılmasından nefret ederdim. Tom'un yaptığı şey de ne yazık ki buydu.

Londra'ya dönmesi gerektiğinden biz Bern için yola çıktığımızda vedalaşmıştık. O üzgün görünüyor ve iletişimde olmak istiyordu. Ancak durum benim için aynı değildi. Akıl almaz bir saçmalık gibi görünse de Harry'ye aşıktım. Aramızdaki şeyin oluru olmasa bile ben içimde bu duyguyu bitirene dek başka birinin hayatıma dahil olmasına izin veremezdim.

Belki de Harry'ye olan sinirimi ve onun Tom'u sevmemesini göz önünde bulundurarak bu şeyden keyif almam gerekiyordu. Yine de klişeleri hiç sevmeyen biri olarak bu klişeleri hayatıma dahil etmek pek de bana göre bir hareket olmazdı. Yapmam gereken tek şey Tom ile konuşmaktı ve niyeyse bunu yapabileceğimden hiç emin değildim.

Öte yandan medyada Tom ile ne zaman çekildiğini bilmediğim birkaç fotoğraf dönüyordu. Herkesin diline pelesenk olmuş bir ilişki dedikodusu vardı. Sabah Louis haberi okurken Harry, duyamadığım birkaç şey mırıldanmış sonra da telefonuna gömülüp hiçbir sohbete katılmamıştı. Konser boyunca enerjik olsa da gecenin kalanında da surat asmıştı. Berbat bir durumdu. Onunla ne yapacağımı gerçekten kestiremiyordum.

Şimdi ise İtalya konserimizi bitirmiştik ve turun İspanya konserlerine başlamak için Barselona'ya gelmiştik. Olivia hâlâ yanımızdaydı. Niall fazlasıyla mutluydu ve bu üzerimizdeki ölü toprağından az da olsa kurtulmamıza yardım ediyordu.

"Dünyadan Gigi'ye! Hey, orada mısın?" Liam elini gözümün önünde birkaç kez salladığında irkilerek kendimi hapsettiğim düşüncelerden uzaklaştım.

"Kusura bakma dalmışım."

"Biliyorum. Son birkaç gündür böylesin. Zombi olduğuna dair birkaç teori üretmeye başlamıştım." Şakayla eline vurduğumda güldü. "Sadece takılıyorum bebeğim."

"Düşünceler beynimi kemiriyor Liam. İşin içinden çıkamadığında ne yaparsın?" Birkaç saniye tavana bakarak düşündü ve sonra büyük bir gülümseme ile bana döndü.

"Şarkı sözü yazmayı denedin mi? Bende çok işe yarıyor." Denemiştim. Bu sıkça yaptığım bir şeydi. Sözcüklerle kağıtlara bağırırsam kimse beni gerçekten duyamaz gibi geliyordu ve bu iyi hissettiriyordu.

"Evet, denedim. Gerçekten işe yarıyor."

"Senin de kayıtlara başlaman iyi oldu. Kendi sözlerini kullandığını duydum. Bence bu muazzam bir haber."

"Kesinlikle öyle. Yönetim tek kelime itiraz etmedi. Düşündükçe mutlu oluyorum." Ekibimin ve başarımın buna çok büyük bir katkısı vardı. Kendi cümlelerimi okumak iyi geliyordu. "Dün Niall ile birkaç melodi çıkardık. Sana çaldı mı?"

"Ciddi misin? Hemen gidip çalmasını söyleyeceğim. Bu arada, turun Amerika ayağında senin için sahneye piyano koyacaklarını duydum." Gözlerim şokla büyüdüğünde heyecanla ellerimi çırpıyordum.

Falling || H.S.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin