'04.08.2014 - New Jersey
"Şimdi siz gerçekten de sevgili misiniz?" Niall'ın heyecanla ve tane tane sorduğu soruya ne cevap vereceğimi bilmiyordum.
Evet, dün ateşli bir şekilde öpüşmüştük ve ben aşk itirafıma oldukça duygusal bir karşılık almıştım ama bunlar sevgili olduğumuz anlamına mı geliyordu? İşte bunu bilmiyordum. Bu yüzdendir ki Niall'a verebileceğim tek karşılık omuz silkmek olmuştu.
"Ne demek o?" Diye sordu Zayn. Şu çok bilmiş tavırlarından biri üstüne hakimdi. Tek kaşını kaldırmış, sorgulama moduna bürünmüş bir şekilde bana bakıyordu.
"Bilmiyorum işte," dedim. "Nesini anlamıyorsunuz?" Bıkkınca bir nefes verip oturduğum yere sindiğimde üzerimdeki parlak tulumun fazlasıyla dar olması ruhumu sıkmaya başlamıştı.
"Bu donutlar bayat." Niall'ın yersiz sızlanışıyla Zayn abartlı bir şekilde nefes verdi.
"Yeme o zaman. Şurada ciddi bir şey konuşuyoruz sarışın."
"Tamam ama benim söylediğim şey de fazlasıyla ciddiydi." Muzip bir şekilde sırıtıp bir ısırık aldığı donutu kutuya geri attı. Evet, koymadı. Attı! "Kim getirmiş bunu?"
"Bir hayran," dedim. "Liam'a gelmiş."
"Çok yazık. Bir insan bu kadar tat körü olamaz." Niall, donutlara bakmış, başını olumsuz anlamda sallıyordu.
"Tat körü mü? Ciddi misin?" Bu sefer gülen Zayn'di. Niall'ın dediği şey değilse bile Zayn'in kahkahası gülmek için güzel bir sebepti.
"Ha-ha Malik çok komik! Neyse, bence ben gidip karnımı doyurmalıyım. Gigi, sen de bu sırada Harry ile ne olduğunuz konusunda bir karara var." Bana göz kırptığında ona dil çıkardım.
"Git de bir güzel kafa dinleyelim." Zayn, Niall'a takılmaya devam ettiğinde, Niall oldukça umursamaz bir şekilde geldi ve Zayn'in yanağına ultra hızlı bir öpücük kondurdu. Ardından Niall'ın kaçması ve Zayn'in onu kovalamasını izlemek yüzümdeki gülümsemeyi daha da büyütüyordu. Bir dakika kadar sonra Zayn geri geldiğinde, kapıyı kapatırken bana göz kırpışını izledim.
"Şimdi daha ciddi konuşabiliriz." Kafamı salladım. Her şeyi anlatmıştım ama daha ciddi bir şey konuşmak istiyorsa onu dinlemekten kaçmayacaktım. "Olanları dinledik tamam ama benim asıl merak ettiğim şey senin ne hissettiğin."
"Şaşkın," dedim. Çünkü söyleyecek başka bir şey yoktu. Dün otele döndükten sonra oldukça sakin bir şekilde birbirimizden ayrılmıştık ve bu saate kadar onu hiç görmemiştim. Elbette bir anda yapışık ikiz gibi olmamızı beklemiyordum ama böyle olunca da yaşanan şeyler aslında bir rüyaymış da ben kafamda kurmuşum gibi hissetmekten kendimi alamıyordum.
Zayn bir cevap veremeden kapı yeniden açıldığında içeri Louis girdi. "Tanrı şahidim olsun hayatımda o piyanodan daha parlak bir şey görmedim." Nefes nefese kalmıştı ya da heyecanla söylediği için öyle anlaşılıyordu.
"Piyano gelmiş mi?" Şaşkınlıkla yerimde doğruldum. Ben daha ne renk olacağını bile bilmiyordum. Ve o benim piyanomdu. Ne ironi ama...
"Evet. Tamamı taşlarla kaplı. Işıl ışıl parlıyor. Yanımdan geçerken dokunabildiğim her yerine dokundum." Zayn buna da kahkaha atmıştı. Bugün keyfi aşırı yerinde gibiydi.
"Neden dokundun ki?" Alaylı sorusuna Louis gözlerini kapatıp derin bir nefes alarak karşılık verdi.
"Tüm o hayranlar piyanoya dokunamayacakları için çok şanssız. Bence sen de dokunmalısın Zaynie." Sonra bir anda durdu ve bana döndü. "Sevgilin nerede?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Falling || H.S.
Fanfiction"O şarkı sana yazıldı." Sesi fısıltı gibi çıkmıştı. "Tıpkı albümdeki diğer şarkılar gibi..." • |07.07.2020|