|wish I could freeze this moment|

2.8K 150 136
                                    

'29.06.2014 - Milan

Ruhsal olarak güçlü durmaya çalıştığım ancak her defasında önümdeki taşlara takılıp yere kapaklandığım birkaç gün geçirmiştim. Harry ile yaptığımız konuşmanın üzerinden üç gün geçmiş olmasına rağmen benim zihin yorgunluğum, bunu üç yıl gibi algılamıştı.

Amsterdam'dan Milano'ya geçince ortam çok daha kalabalıklaşmış ve San Siro stadyumunda çekilecek One Direction konser filmi için etrafta ciddi bir koşuşturma başlamıştı. Filmin en önemli kısmı olan konserin çekimi dün gerçekleştirildiğinden, bugün herkes büyük ölçüde rahattı.

Bir önceki gün pek ayak altında olmamak adına stadyuma gelmemeyi düşünmüştüm. Sonra Eleanor'un büyük ısrarları üzerine onunla birlikte alışverişe gitmeyi kabul etmiştim ki hanımefendi son anda karar değiştirip beni sahne arkasına sürüklemişti. Böylece günü planladığım gibi otelde geçirememiştim. Çocuklar fazla yoğun olduğundan, saatlerce Eleanor ile yalnız kalmam gerekmişti ve önleyemediğim bir şekilde kızın her hareketi bana yapmacık geliyordu.

Yine de bir yerde varlığına şükretmem gerektiğini düşünmeden de edemiyordum. Sonuçta Eleanor, Louis'nin Harry'den uzaklaşmasındaki en önemli etmenlerden biriydi ve senelerdir Louis'nin sevgilisiydi.

Çekimler için stadyuma bugün de erken gelmiştik. Hepimiz bir odaya doluşmuştuk. Bir tek Niall yoktu ve o da büyük ihtimalle film için bir şeylerle ilgileniyordu.

Liam, Zayn'e elindeki telefondan bir şeyler izletiyordu. İkisi de küçük çaplı gülme krizlerine girmişlerdi. Louis, odağını Eleanor'a vermişti ve ikisi sessiz bir şekilde sohbet ediyorlardı. Harry elindeki telefona dalmıştı ve ben fazlasıyla sıkıldığım için bir köşede herkesin neler yaptığını izliyordum.

O günden sonra Harry ile malum konu hakkında hiç konuşmamıştık. Neyse ki Zayn ile ağladığımız dakikaları gören ve onun nerede olduğunu sorgulayan da kimse olmamıştı.

Kapı açılıp içeri çocukların tur menajeri Paul girince zaten etrafı inceleyen bakışlarım ona yöneldi. Göz göze geldiğimizde gülümsedi. Hâlâ ondan pek haz etmiyordum.

"Gigi ve Harry, sizinle birkaç dakika konuşabilir miyim?" Bizi aynı anda çağırmasına şaşırmıştım. Harry de öyle görünüyordu. Hatta saçma bir şekilde bana bakmış ve ben onay verene kadar ses çıkarmamıştı.

Odadakilerin meraklı bakışları arasında Paul'un peşi sıra odadan çıkmış ve bulunduğumuz yere oranla daha küçük farklı bir odaya geçmiştik. Siyah deri bir koltuk takımı vardı ve Paul, oturmamızı işaret edip karşımıza yerleşmişti.

"Nasılsınız?"

Harry onun sorusunu umursamadan, "Bir sorun yok, öyle değil mi?" diye sordu.

Paul kafasını olumsuz anlamda salladığında konuya girmesi gerektiğini anlamış olacak ki bakışlarını ciddileştirdi. "Herhangi bir sorun yok."

"O halde neden buradayız?" Sorduğum soru Harry'nin beni onaylamasına sebep oldu.

"Buradayız çünkü yönetim bana size sunmam için bir öneride bulundu."

Harry duyduklarıyla bıkkınca bir nefes verdi. "Yine ne istiyorlarmış?"

Paul, gerginliği azaltmak istercesine oldukça samimiyetsiz bir kahkaha attığında neredeyse gözlerimi devirecektim.

"Gigi'nin sizinle sahneye çıkması her ne kadar senin hoşuna gitmese de büyük bir kitle tarafından iyi yorumlar aldı." Arada Harry'ye laf sokmayı da ihmal etmemişti. Hoş, onun benden özür dilediğini bilmediğini ve Harry'nin o günkü tepkilerini göz önünde bulundurunca bu hareketinde pek de haksız sayılmıyordu.

Falling || H.S.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin