29. Bölüm

1.9K 28 77
                                    

Selaam!

Bölümü kuzenimin beni övmesi ile şımararak yazdım.

Bölümü beğenirseniz her zamanki gibi sonda belirtiniz efendim.

Bu arada ben karakterlere soru cevap bölümü yazacaktım. Unutmuştum. Şu anda da yazmayı düşünmüyorum. Belki birkaç bölüm sonra belki de hiç yapmam. Bilemiyorum.

Neyse işte,

İyi okumalar!

~~~~~~~~~~~~

"Aden şunu da ye son. Hadi" diyerek kaşığı zorla ağzıma sokmaya çalışan Duru'yla başımı iki yana sallayarak reddettim.

Çorba içmeye başladığım için artık seruma gerek kalmıyordu.

"Hadi, lütfen. Bak zaten sana sinirliyim o hareketleri sergiledin diye" dedi. Kaşığı ittirerek başımı önüme eğdim.

Ben ne yaptım öyle? O hale nasıl geldim?

Kendimi öldürmeye çalıştım. Rüzgarı yanımda istedim. Alkın'ın kolunu ayna parçasıyla kestim. Dikişlerimi patlattım...

Daha saymak istemeyeceğim çok şey yaptım ve bunun için kendimden nefret ediyorum. Kendimden utanıyorum.

"Ben yani seni düşündüğüm için sinirlendim. Yani sana birșey olmasın diye. Yani..." sustu. Yüzümün düştüğünü anlayınca hemen toparlamaya çalıştı ama beceremediğini kendi de anlayınca sustu ve çorba kasesini geri çekti.

"Öyle söyleyip seni üzmek istemedi o. Sadece sana birșey olacak diye korktu" diyerek Durunun toparlamaya çalıştığı cümleyi Ali toparladı.

Başımı kaldırıp iki yana salladım sorun değil der gibi. Biliyorum der gibi.

"Aden sen böyle konușmayınca biz korkuyoruz. Bari birșey söyle bize. İyiyim de ya da ne bileyim, söyle iște birșeyler" diyerek Nazlı konuyu değiştirmek için devreye girdi. Duygusuzca dönüp Nazlıya baktım uzun uzun. Gözleri kızarmıştı hafiften.

Benim yüzümden.

"İyiyim Nazlı. Oldu mu? Tatmin edebildim mi sizi?" diye sordum. Nazlı yalvarır gibi yüzüme bakarken umursamaz şekilde yüzüne bakıyordum.

Rüzgarın yaptığı gibi. Rüzgarın bana baktığı gibi bakıyordum.

Fırtına geçtikten sonra nasıl atlattığımı hatırlamayacaksınız, nasıl hayatta kaldığımı da. Ancak birșey kesin, fırtınadan çıktıktan sonra fırtınaya girenle aynı kişi olmayacağım.

"Aden, yapma böyle lütfen. Biz seni düşünüyorsuz seni merak ediyoruz. Endişelenmemiz normal değil mi?" hadi ya. Ben bilmiyordum zaten. Salağım ya ben.

Birșey söylemeden önüme döndüm ve bana tip tip bakan iki erkeğe çevirdim bakışlarımı. Biri benim için endişelenen ve bunu apaçık belli eden kişi.

Diğeri de bu yaşadıklarımın hepsini kendisi yapmış olduğunu düşünüp kendini suçlayan ve onun için kendimi öldürmeye göze aldığım kişi.

Emre ve Rüzgar.

"Sen niye bu kadar sinirlisin Yengegül. Bak vallahi senden korkmaya başladım. Uzaklaştırma beni senden. Vallahi öldürür bunlar beni" diyerek odada Ali hariç herkeste göz gezdirdi.

Göz devirip tavana bakmaya başladım. Tamam, haklılar. Her şekilde.

Ama...

"Oda servisi!" diyerek Bahar hemşire kapıyı sonuna kadar açtı ve neşeyle içeri daldı.

NEFRETLE AȘK (DÜZENLENECEK) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin