38. Bölüm

662 23 4
                                    

Gözlerimi açtığımda kısa süreliğine tavanla bakıştım ve sonra bakışlarım göğsümde uyuyan Rüzgar'a değdi. Sıkıca sarılmış uyuyordu. Ben de sarılışına karşılık vermiş ve bir elimi saçlarına daldırmıștım. Gülümseyerek saçlarıyla oynamaya devam ettim o ise hala uyuyordu.

Dakikalar boyunca saçlarıyla oynadım ve uyanmasını bekledim. Bekledikçe daha derin uykuya dalıyor gibiydi, uyanmıyordu. Üzerimde uyuduğu için de kalkamıyordum. Kahvaltı hazırlamak istiyordum ama ağır cüssesini hareket bile ettiremiyordum.

"Rüzgar" dedim saçlarıyla oynamaya devam ederken. "Rüzgar kalk kendi tarafına yat, kahvaltı hazırlayayım hadi" dediğimde kıpırdandı ve sıkıca sarılmaya devam etti.

"Dışarıda kahvaltı yaparız" dediğinde gülümsedim. Mutlu aile tablosu göstermeye başlayacaktık yeniden. "Hadi Rüzgar" dedim sitemle ve saçlarından çektim ellerimi. Bir elini belimden çekti ve saçlarından çektiğim elimi yataktan geri alıp saçlarının arasına bıraktı.

Ben bu hareketine gülerken "Uyu" dedi ve tekrardan elini belime sardı. Saçlarıyla oynamaya devam ettiğimde dakikalar sonunda düzenli nefes alış verişlerinden yeniden uykuya daldığını anlamıştım.

Bende gözlerimi kapattım ve bedenimi uykuya teslim ettim.

🕳️

"Aden" sesini duyduğumda arkamı döndüm ve yastığımı sıkı sıkı kucakladım. "Uykucu, uyan hadi. Kahvaltıya gideceğiz" diye yine Rüzgar'ın sesini duysam da duymamazlıktan geldim.

"Su dökerim üstüne, kalk hadi" omuzlarımdan çekildiğimde kendimce birșeyler mırıldandım. Yatakta oturur pozisyona getirildiğimde el mecbur gözlerimi araladım. Rüzgar gülerek yüzüme bakıyordu ve eğlenen bir ifade vardı yüzünde.

"Uykucu meraklı" dedi ve omuzlarımı bırakıp saçlarımı karıştırdı. Kaşlarımı çatıp dik dik suratına baktım. "Dilini mi yuttun. Niye konuşmuyorsun?" dedi gülüşünü soldururken. Cevap vermek yerine esnedim ve tekrardan yatağa uzandım.

Tavanı izlemeye başladığımda yanıma geldi ve elini önümde salladı. "Birșey mi oldu? Bir yerin mi ağırıyor? Noldu kızım konuşsana!" dedi sesini yükselterek. Sesini yükselttiğinde anlamıştım başımın ağrıdığını.

"Uykum var, sus" yüzümü buruşturmadan edememiştim. Göz devirip yataktan kalktı. "Aptal, birșey oldu sandım" dediğinde gülümseyip bakışlarımı ona çevirdim. "Korktun mu?" dediğimde cevap vermek yerine giyinme odasını es geçip elbise dolabıma yürüdü.

Dolabı açıp elbiselerimin üzerinde gezindi eli. Buz mavisi renginde geniş vizkon pantolon çıkarıp yataga fırlattı. Tekrardan dolaba dönüp üstüne uygun birșeyler bakındı. "Boşuna bakınma orda aynı renkte üst var onu çıkart, takım çünkü bunlar" dedim ve yatakta doğruldum. Saat kaçtı bilmiyordum ama hava yavaştan kararmaya başlamıştı. Sabaha doğru uyuduğumuz için ve uykum da olduğu için doya doya uyumuştum zaten.

Eline pantolonun takımı olan buz mavisi ve içinde lacivert desenler olan belden bağlamalı cropu aldı. Crobu evirip çevirdi ve aldığı yere geri koydu. "Bu çok açık, olmaz" dedi ve tekrar bakınmaya başladı.

Bu davranışına göz devirip yataktan kalktım ve yatakta fırlattığı pantolonu elime aldım. Yanına gidip dolaba fırlattığı cropu elime aldım ve yüzüne baktım. "Ben beğendim, giyeceğim" dedim ve banyoya doğru yürüdüm.

Saniyesinde kollarımdan tutularak durduruldum ve Rüzgar'a doğru döndüm. "Açık o, olmaz. Hem akşam olmak üzere, soğuk olur" dediğinde sırıttım. "Ceket alırım üstüme... Kıskandın mı yoksa sen?" dedim bir adım daha atıp dibinde durarak. Çok rahat şekilde durup gülümsedi ve gamzesini gözlerimin önüne serdi. Onun yerinde ben olsaydım ve Rüzgar benim dibime kadar sokulsaydı heyecandan ölürdüm galiba. Ne hoş zaten şuan bile heyecanlanıyorum.

NEFRETLE AȘK (DÜZENLENECEK) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin