Bir insan hayatınıza girer sizi kendine bağlar ve tekrar gider. Bir insan seviyorsa bırakmaz derler. Ama bilmiyorlar ki insan severekte vazgeçebilir. Ben hayatım her gününü ölerek yaşıyordum. Ve Bu ölümüm sevdiğim adamın ellerinden oluyordu. Bir insan ne kadar çok sevebilirse o kadar çok seviyordum onu. Bunun adı aşk ise her kelimesinde kırılsan bile ondan vazgeçmek istesen bile beceremezsin. Çünkü sen ona bağlandıysan herșeyi göze almak zorundasın. Sen onu herșeyiyle sevmek zorundasın. Çünkü sen ona așıksın. Bu hayatta hep sevenleri üzerler. Kalbinizi paramparça eden insanlar vardır ve bu insanlar kendi egoları yüzünden sizleri hor görürler. Siz ne kadar severseniz sevin onlar hiçbir zaman bunu anlayamayacaklar.
"Kalbin kemiği yok derler ama sen onu paramparça ettin be sevgilim."
Duştan çıktıktan sonra bir rahatlama gelmişti. Yatağın üstünde duran beyaz elbiseye kaydı gözlerim. Bugün evleniyordum benim onu sevdiğim ama onun beni sevmediği adamla. Hatta ailem bile yanımda değildi. Annem gelip bana gelinliğimin çok yakıștığını ve ardından sarılıp ağlayıșımızı ardından kapı açılıp babamın içeri gelip bana nasihatler vermesi... Bunların hiçbiri olmayacaktı. Elbiseyi elime alıp bornozu çıkarttım.

Aden'in elbisesi😍😍
Elbiseyi giyinio ayna karşısına geçtim. Bu elbise çok güzeldi ama biraz kısaydı. Makyaj aynasının önüne geçip saçımı düzleștirdim ve sade bir makyaj yapıp beyaz spor ayakkabı giyip așağı indim. Merdivenin sonuna geldiğimde Rüzgarı karşımda gördüm. Gerçekten çok yakışıklı olmuștu. Onu ilk defa takım elbiseyle görmüştümRüzgar ve takım elbisesi 😂❤️
Rüzgar bana bakıp birșeyler fısıldadıktan sonra yanıma geldi.
Rüzgar:
"Kızım bu elbisenin yarısı nerde?" dedi. Sanki elbiseyi o seçmemiști.
"Bu elbiseyi sen aldın ben değil" diyip göz devirdim.
Rüzgar:
"Bende kızlara güvendim...
Git düzgün bir elbise giyin. Deli etme beni." demek elbiseyi bizim kızlar almışlardı. 'adam ne diyir sen ne diyosun aden cevabını ver çabuk' diyen iç sesimle gerçek hayata dönüp cevabımı verdim.
"Sanane! Sonuçta nefret ettiğin kızla evleniyorsun bu seni ne ilgilendirir ki?" hem zaten ben ona sinirli ve kızgındım.
Rüzgar:
"Ne halin varsa gör. Beni ilgilendirmez sonuçta"son cümeyi vurgulayarak söylemiști. Trip mi atıyordu şimdi? Arkasını dönüp kapıya doğru gitti.
Rüzgar:
" Geç kalmadan gidelim. Bizi bekliyorlar"dedi ve dışarı çıktı.
Bende portmantodan kabanımı alıp çıktım. Arabaya binip kemerimi taktım. Ve o sonunu bilmediğim evlilik oyununa doğru gitmeye başladık. O an aklıma gelen soruyu sordum.
"Bizi kim bekliyor?" dedim. Anlamamış gibi bana baktı. Sonra aklına gelmiş gibi o güzel cevabı verdi.
Rüzgar:
"Senin arkadașların ve bizim erkekler" dedi. Kızları ne zamandan beri görmüyordum ve onları çok özlemiştim. Oysa biz hiç ayrılmazdık birbirimizin her sorununda yan yana olurduk. Kendi sorunumuz gibi karşıladık. Duru bana doğru yolu gösterir ağladığım zamanlar annemin yapmadığı şeyi yapıp kollarını bana açardı bende kız çocukları gibi girerdim kolunun arasına ağlardım. Nazlı ise ben ağlarken beni güldürüp beni mutlu etmeye çalıșırdı ama onunda gözleri dolardı. Onları gerçekten çok özlemiştim ben. Sağ gözümden bir damla yaș düșünce Rüzgar görmesin diye silip başımı cama doğru çevirdim. Rüzgarın bana baktığını biliyordum ama dönüp bakmadım. On dakika sonra evlendirme dairesinin önünde durduk. Doğru mu yapıyordum yoksa yanlış mı yapıyordum hiçbir fikrim yoktu.
Rüzgar:
"Hadi inip şu işi halledelim yoksa başımız derde girecek" dediği şeyi anlamıştım. 'eğer inip evlenmezsem peşinizde ki adamlar peşimi bırakmayacaklardı. Ama evlenirsem bende bir Saymanoğlu olacaktım yani en büyük mafyanın gelini. Ve kimse onlara karşı gelemediği için peşimi bırakacaklarmıș' Rüzgar bana böyle anlatmıştı. Ben dalıp giderken arabanın kapısı sertçr kapandı ve yerimden sıçradım. Kafamı çevirip yan tarafa baktım. Rüzgar arabadan inmişti. Benimde inmemi bekliyordu. Öküz, kapımı bile açmamıștı. Bende kemeri açıp arabadan indim ve yanına gittim. Birden elimi tutunca hem șașırmıș hem de heyecanlanmıștım. Aramızda boy farkı olduğu için kafamı kaldırıp yüzüne baktım. Bana bakıp tekrar önüne döndü ve ilerledi bende arkasından. Benimle evlenmek istemediğini biliyordum. Durup onuda durdurdum.
"Rüzgar" dedim. Bana dönüp boş boş yüzüme baktı.
"Bak, eğer istemiyorsan evlen-" cümlemi tamamlamama izin vermeden konuştu.
Rüzgar:
"Evleniyoruz." başka birșey demeden tekrardan ilerlemeye başladık. Evlenme dairesine girdik. Bizimkileri görünce hemen yanlarına gittik. Duru ve Nazlıyla sıkıca sarıldım birkaç dakika öyle kaldıktan sonra ayrıldık. Biraz konuştuktan sonra evlenme konusunda emin oluo olmadığımı sordular. Sanki başka seçeneğim varmış gibi. Cevabımı tekrar onlara söyledikten sonra Rüzgar yanımıza gelip nikahın başlayacağını söyledi. İçimi bir huzursuzluk kaplamıştı. Hep beraber salona girdik. Masanın yanına geldik ve sandalyelelere oturduk. Benim nikah şahidim Nazlı Rüzgarın ise Emreydi. Nikah memuruda gelince başlamıştık.
Nikah Memuru:
"Gelin hanım adınız ve soyadınız" ben birbirimizi severken evlenmeyi hayal ediyordum. O ise nefret ettiği kadınla nasıl evlendiğini.
"Aden ERİZDEL" sesim kısık çıkmıştı. Ne bekliyorlardı ki benden.
Nikah Memuru:
"Damat bey adınız ve soyadınız" rüzgar tepkisiz bir şekilde cevap verdi.
Rüzgar:
"Rüzgar SAYMANOĞLU"
Oda haklıydı sevmediği kadınla sırf babam dediğim adama can borcu var diye evleniyordu. Anne baba isimlerini de söyledikten sonra o ana gelmiştik. Hayatımızı değiştirecek ana...
Nikah Memuru:
"Siz Ekrem Erizdel kızı Aden Erizdel Rüzgar Saymanoğlu'nu hiçbir etki ve baskı altında kalmadan eş olarak kabul ediyor musunuz?"
Ben bu günü böyle hayal etmemiştim. Sevdiğim adamla evleniyordum evet ama peki ya o, o beni seviyor muydu? Bizim güzel bir düğünümüz olacaktı. Sevdiklerimizle beraber...
Nikah Memuru:
" Aden hanım? " kafamı çevirip önce nikah memuruna sonra Rüzgara baktım. Rüzgarda bana bakıyordu. Bana bakıp kafasını hadi, der şekilde salladı.
"Evet" hafif bir alkış sesi geldikten sonra Rüzgara da sordu.
Nikah Memuru:
"Siz Vedat Saymanoğlu oğlu Rüzgar Saymanoğlu, Aden Erizdeli hiçbir etki ve baskı altında kalmadan eş olarak kabul ediyor musunuz?" hiç beklemeden cevabını verdi.
Rüzgar:
"Evet" alkış sesinden sonra Nazlı ve Emrede şahitlik ettiler ve nikah memuru tekrar konuştu ve evlilik cüzdanını bana verip mutluluklar diledi ve gitti.
Bizde kalkıp kapıya doğru gittik ve kızlarla sarıldıktan sonra arabaya binip eve doğru gitmeye başladık.
"Şimdi ne olacak?" dedim. Artık evliydik.
Rüzgar:
"Olacakları bekleyeceğiz. Artık Saymanoğlu soyadını aldığın için peşini bırakacaklardır. Bırakmazlar ise... Onuda ben halledeceğim" başımı tamam anlamında salladım. Aklıma takılan soruyla Rüzgara dönüp sordum
"Ailenle ne zaman tanışacağım? Mesela anneni çok merak ediyo-"araba ani frenle durunca cümlem yarıda kaldı. Rüzgar bana doğru dönüp kolumu sıkarak tuttu.
Rüzgar:
"Sakın bir daha ailem hakkında konuşma. Her siktiğimin konusunuda merak etme!" şaşkın bir şekilde ona bakarken kolumu bıraktı ve tekrar arabayı çalıştırdı. Yanlış bir şey yapmamıştım. Sadece ailesini merak etmiştim. Bu kadar kötü davranmak zorunda değildi. 'hor soktoğomon konosono morok otmo' ymiș. Bir daha sormam Rüzgar bey özür dilerim. Kendi kendime konuşuyordum.Eve vardığımızda hemen arabadan inip lavaboya gittim. Çok sıkışmıştım. Lavabodan çıktım ve odama gidip üstümdekileri çıkarıp hemen duşa girdim. Sıcak su iyi geliyordu ve birazda mayıștırıyordu. Duştan çıkıp yatağımın başına geldim ve yatağın üstündeki kırmızı kadife kutuyu gördüm. Elime alıp açtım. İçindeki yüzük çok güzeldi. Ben duştayken Rüzgar getirmiş olmalıydı. Yüzüğü parmağıma taktım. Çok hoş duruyordu elimde. Üzerimi giyinip saçımı topuz yaptım ve aşağı indim. Gözüm yüzükte kalmıştı ve gerçekten çok güzel bir yüzüktü. Odada Rüzgarı maç izlerken gördüm ve yanına gittim. Gözünü bir saniye bile ekrandan ayırmamıștı. Bende telefonla uğraştım ama canım sıkılınca telefonu kenara bırakıp etrafı izlemeye başladım. Arada sıkıldığımı belli eden sesler çıkarıyorum. En sonunda dayanamayıp koltuğa uzandı. Rüzgar bana dönüp değişik değişik bakınca kafamı iki yana salladım. Oda tekrar önüne dönüp maçı izlemeye devam etti. Gözlerimi kapattım. Biraz zaman geçtikten sonra uykuya dalacağım sıra televizyonun sesi kapandı ve ayak sesleri uzaklaștı. Tekrar adım sesi gelince üzerime bir ağırlık çöktü. Battaniye olduğunu anlamıştım. Daha fazla dayanamayıp uyudum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NEFRETLE AȘK (DÜZENLENECEK)
Teen Fiction"Ne yaşadığını bilmiyorum ama gramını yaşamadığımı biliyorum" dedim sözlerime devam ederek. Tepki vermedi, Konuşmadı. Beklediğim bir şey olduğu için sadece yüzüne baktım birkaç saniye. Sonrada önüme dönüp yolu izlemeye başladım. Petrol marketinin ön...