"Rüzgar!" birilerinin sesimi duyması lazımdı. Rüzgar beni kurtarmaya gelirdi ama lavaboda olmadığımı görünce delirirdi.
"Yardım edin! Kimse yok mu! Rüzgar!" burnuma dolan duman kokusuyla öksürmeye başladım.
Öksürüklerim çoğalmaya başladığında sol kolumu ağzıma kapattım ve sağ elimle ve ayağımla kapıya vurmaya başladım.
"Yardım edin!"
"Aden!" Rüzgar'ın sesini ve ardından lavabonun olduğunu tahmin ettiğim kapının açılma sesini duydum.
"Burdayım!" kapıya vurmaya devam ettiğimde Rüzgar'ın sesi kapının arkasından, daha yakından geldi. "Aden, burda mısın?" dedi ve kapıyı açmaya çalıştı.
"Burdayım, çıkar beni burdan" dedim öksürüklerimin arasından. Duman bütün odayı sarmıştı ve nefesimi kesmeye yetiyordu. "Çıkaracağım seni, korkma. Kapının arkasından çekil sadece" dediğini yapıp yan tarafa çekildim.
"Çekildim" dedim ve saniyesinde Rüzgar'ın kapıyı kırmaya çalıştığını duydum. Nefesimin kesildiğini hissettiğim de kapı kırılarak yere düştü ve Rüzgar hemen arkasından içeri girdi.
"Gel" elini uzattığın da elini tuttum ve beni göğsüne çekmesine izin verdim. "Çıkaracağım seni burdan" kendisi de benim gibi öksürüyordu ama bana belli etmemeye çalışıyordu.
"Tamam, gel" diyip elini belime koydu ve beraber ilerlememizi sağladı.Koridorda yerde duran ceketinin ön cebinde ki kağıda gözüm çarpınca durdum ve Rüzgar'ın da durmasını sağladım. "Noldu?" dedi ve baktığım yere baktı. Oda fark etmiş olacak ki eğildi ve ceketi aldı. Kağıda bakıp zaman kaybetmek yerine ilerlemeye devam etti. Mekan boşaltılmıştı ve her yer yanıyordu.
Rüzgar öksüre öksüre beni çekiștirerek mekanın kapısına kadar getirdi. Kapı aralıktı ama alevlerden dolayı ateş gibi olduğu belliydi. Ayağıyla vurup kapıyı açtığında herkes endişeyle bize bakıyordu.
Derin nefesler alıp ciğerlerime kadar inen dumanları yok etmeye çalıştım.
Dışarıya çıktığımız anda Alkın ve tanımadığım birkaç erkek öne doğru atıldı ve Alkın beni tutarken diğerleri ise Rüzgar'ı tuttu.
"İyi misin?" dedi Alkın ben hala öksürmeye devam ederken. Cevabımı başımı sallayarak verdiğimde kaldırımın köşesine oturttu. Kaldırımın kenarında bakışlarım endişeyle Rüzgar'ı arıyordu. Kafamda dikilen insanların arasından Rüzgar'a bakmaya çalışırken Rüzgar'ı bu tarafa doğru geldiğini ve bir sorunu olmadığımı görünce rahatladım.
Başımda ki insanlar Rüzgar'ı görünce açıldılar ve yanıma varmasını sağladıkar. Rüzgar yanıma gelip önümde çöktü ve "İyi misin?" diye sordu. Öksürüklerimiz durmuştu ve kendimi yorgun hissetmemin dışında iyiydim. Başımı olumlu anlamda salladığımda korumanın getirdiği sulardan birini açtı ve elime tutuşturdu.
Suyu alıp içmeye başladığım da kendisi de diğer suyu açtı. Vedat bey ve Alkın dışında etrafta kimseler kalmamıştı. Herkes arabalarına binip gitmişti.
Suyu dudaklarımdan uzaklaştırdığımda Rüzgar açtığı suyu eline döktü ve elini ıslatıp saçlarıma sürdü. Tekrar elini ıslatıp boynuma sürünce Vedat bey devreye girdi. "Sen kendi suyunu içsene birșeyi yok onun" dediğinde ona baktım. Bir insanın içi ne kadar kötü olabiliyorsa onun içi de o kadar kötüydü. Taş kalbi vardı.
Rüzgar onu umursamadan benimle ilgilendi ve kalan son yudum suyu içti. Bana bu kadar sinirliyken aynı zamanda bana karşı bu kadar iyi olması onun babasına değil de annesine benzediğini gösteriyordu. Elimde ki su şişesini ona doğru uzattım. "İç" dediğimde elimdeki suyu aldı ve birșey söylemeden içti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NEFRETLE AȘK (DÜZENLENECEK)
Novela Juvenil"Ne yaşadığını bilmiyorum ama gramını yaşamadığımı biliyorum" dedim sözlerime devam ederek. Tepki vermedi, Konuşmadı. Beklediğim bir şey olduğu için sadece yüzüne baktım birkaç saniye. Sonrada önüme dönüp yolu izlemeye başladım. Petrol marketinin ön...