28. Bölüm

765 32 225
                                    

Hello!

Ben her hello diye girişimde Danla Biliç söylüyormuş gibi onun ağzıyla giriş yapıyorum.

Neyse işte bu aralar bölümlerimi kısa tutuyorum farkındayım ve artık bölümleri bir hafta atıp bir hafta atmayacağım.

Atacağım haftaya gün belirlemiyorum bir bakmışsın bölümü tamamlayıp atmışım.

Ve inanın bana hiçbir zaman evde olamıyorum, sürekli bir yerlerdeyiz sürekli dışarı çıkıyoruz. Üzgünüm.

Neyse, çoktandır şarkı eklenmemişim multi'ye. Benim şarkı zevkime güvenin lütfen. Şu anda ekledim açıp açıp dinleyin. Olur mu?

Hadi İyi okumalar Mis bebés💙

~~~~~~~~~

Dönüp yüzüne baktım ve gülümsedim.

Mutlulukla karışık bir gülümseme değildi bu. Daha çok hayal kırıklığı ve alayla karışık bir gülümsemeydi.

"Birșey söylemeyecek misin?" diyerek ciddi moduna büründü yine. 'Bilmem' der gibi dudağımı büzüp önüme döndüm.

"Senden özür beklemiyordum" diyerek bahçeyi incelemeye başladım. Belki birazcık üzülmesini istiyordum ama özür beklemiyordum.

"O niye?" dedi. İstediği sorulara cevap bulana kadar peşimi bırakmayacağını biliyordum. "Çünkü özür dilemek zorunda değilsin" tekrardan bakışlarımı ona çevirdim. O ise bakışlarını benden ayırmamıș ve yüzüme bakıyordu.

"Sen benim karım değil misin?" dedi sadece soru sormak için. Tekrardan alayla gülümsedim yüzüne karşı. Başımı iki yana sallayıp bedenimi ona doğru döndürdüm.

"Unuttun mu? Biz sahte evlilik yaşıyoruz. Ben senin severek evlendiğin karın değilim" dedim hala gülerek. Başını sallayarak bu sefer o önüne döndü ben onu izlemeye başladım. "Dedim işte özür dilemek zorunda değilsin"

Birkaç dakika sessizce bekledik ve sözlerime devam ettim.
"Bizim evliliğimiz sahte ve biz zorla evlendik. Sana gelip beni o hastahane köşesinde neden beni yalnız bıraktın diye sana hesap sormam, soramam. Hakkım yok" dedim sözlerime devam ederek. Haklıyım, hakkım yok. İsteseydi zaten kendisi gelirdi.

"Benden özür dileme kendimi kötü hissediyorum çünkü özür dilemeyi sevmeyen birisin ve sadece gelip benden zorunda olduğun için özür dileyemeni istemiyorum" dediğim de hızlıca bana doğru döndü ve kaşlarını çattı.

"Zorunda olduğum için dilemedim! Özür dilemek istedim ve diledim" dedi sinirle. Bakışlarımı ellerime indirdim ve parmaklarımla oynamaya başladım "Hem özür dilememi beklemiyordun bu halin ne o zaman? Ben kör müyüm? Görmüyor muyum kırıldığını, acı çektiğini?" birșey söylemeden ellerime bakmaya devam ettim.

Bir anda çenemi kavrayıp yavașça yukarı kaldırdı ve gözlerimizin temas kurmasını sağladı. "Bana bak ve içindeki bütün nefretini kus... Hadi" çenemi kurtarıp dolu gözlerimi kaçırdım.

"İstemiyorum" diyip kalkmak için hareket ederken kolumu tuttu ve oturttu. "İçindeki nefreti kus ki bir daha seni kırmayayım, üzmeyeyim. Hadi!" dedi sinirli şekilde. Kolumu kurtarıp ayağa kalktım.

"Senden nefret ediyorum!" daha fazla dayanamayıp bağırmaya başladım. "Kahretsin! Nerdeydin sen ya? Ben orda ölürken sen nerdeydin? Niye beni yalnız bıraktın?"diye bağırmaya başladım. Hiç kimseyi, hiçbir şeyi umursamadan.

"Bana bunu açıklayabilir misin?" diyip bekledim ve soluklandım. Oturmuş tepki vermeden beni dinliyordu suçunu kabullenir gibi.

Akan gözyaşlarımı yeni fark ediyordum. Umursamadım.

NEFRETLE AȘK (DÜZENLENECEK) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin