3. Bölüm

1.7K 99 145
                                    

MULTİMEDYA:RÜZGAR SAYMANOĞLU
İYİ OKUMALAR 🧡🧡

"Evlenmek" bir kelime, üç hece ve sekiz harf. Duyduğum sözler gerçek olamazdı değil mi? Ben Rüzgar ile evlenemezdim. Böyle bir şeyi asla kabul edemezdim. Böyle birșey olamazdı. Saçmalığa bakar mısınız? Ben bu yaşta nasıl evlenebilirim.

"Sen ne dediğinin farkında mısın? Ben seninle asla evlenmem."dedim. Saçmalığın daniskası.

"Bende sana meraklı değilim. Baban öyle istedi."dedi. Șimdi anlașıldı demek babam yine kendi çıkarları için benim başımı yakacaktı. Ne beklersin ki kızını bir başına bırakıp giden bir anne ve babadan.
"Babama ne! bu benim hayatım onu ve seni ilgilendirmez. Ben seninle evlenmeyeceğim, hem ben daha küçüğüm tamam mı?"dedim haykırırcasına. Küçük olmasam bile böyle bir saçmalık yapamazdım. Rüzgar bir anda ayağa kalktı ve benide kolumdan kaldırıp evin anahtarlarını bana uzattı.

"Senin hayatın beni ilgilendirmiyorsa al anahtarları git kendi bașının çaresine bak"dedi ve anahtarı avucuma koydu. Bir anahtara birde ona baktım. Bu dağ başında çıkıp gideceğimi düşünmüyordu herhalde. Ama ben Aden Erizdel'im buradan defolup gitmek istiyorum.

"Zaten bana bakmanı ben söylemedin. Giderim ne var"dedim anahtarı elinden alırken. Kapıya doğru ilerledim fakat tek sorun ben bu dağ başında nereye gideceğim üstelik hava kararmaya başlamışken. Of ya gerçekten of!

Arkamı dönüp Rüzgar'a baktım oda bana bakıyordu. Yüzündeki muzhipçe sırıtıștan bile gidemeyeceğimi belli ediyordu ama ben Aden isem ne onunla burada kalırdım ne de onunla evlenirdim.

Kalp atışlarım hızlanınca kendime gelip portmantodan montumu ve çantamı alıp kapının kilidini açtım ve dışarı çıktım. Hava yaz olmasına rağmen akşam soğuğu vardı ve göl kenarında olduğumuz için hava biraz daha soğuktu.

Hızlıca arabanın yanından geçip geldiğimiz yolu takip ettim. Arkama dönüp baktığımda Rüzgar elleri ceplerinde kapının önüne çıktı ve bekledi. Önüme dönüp yürümeye başladım nereye gideceğimi bilmeden.

İnsan gitmemem için ikna etmeye çalışırdı, öküz. Biraz daha ilerledim ve etrafıma bakındım sorun şu ki yoldan çıkmıştım ve ormanlık alana doğru ilerliyordum. Telaș yapmamaya çalışarak geri döndüm. En azından yarın sabah gidebilirim. Arkamı döndüp ilerlemeye başladım. Tamam gitmemem gerekiyordu. Başıma bela aldım işte!

İlerledikçe yanlış yolda olduğumu anlayınca durdum. Çünkü ev görünürlerde değildi.

Șu anda bir șeyi çok iyi anladım... Ben kesinlikle kayboldum!

~~~~~~~~~

Rüzgar Saymanoğlu:

Aden hanım gitmez sanmıştım. Ama yine de kendi bildiğini yaptığı için yanıltmadı beni. 

Biraz bekledim belki gelir diye çünkü hava tümüyle kararmıştı korkak olduğu belliydi. Bu havada gitmez ve sabaha ertelerdi. Kaybolursa Ekrem amca benden bilirdi umrumda da değil açıkçası ama kızını bana emanet etmişti sonuçta. Emanete hıyanet edemezdim.

Arabanın anahtarını alarak Adeni aramak için yola koyuldum. Kemerimi takıp arabayı çalıştırdım ve geldiğimiz yola doğru sürdüm. Sağa sola bakınarak yavaş yavaş ilerledim. Fakat Aden görünürlerde yoktu.

İlk günden başıma bela açarak kaybolmayı başardı. Ben ne bok yedim de benim başıma böyle bir bela geldi. Lanet olsun!

~~~~~~~
Aden Erizdel:

Ay yok bir yol bulamayacağım! Kayboldum ve soğuktan donarak öleceğim. Acaba Rüzgar kaybolduğumu falan anlamış mıdır? Ya da umrunda mıdır? Kesin değildir de işte bir umut belki. Umarım aramaya çıkmıştır da kurtlar beni yemeden bulur.

NEFRETLE AȘK (DÜZENLENECEK) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin