39. Bölüm

2K 33 1
                                    

Uyandığımda Rüzgar hala göğsümdeydi ve uyumaya devam ediyordu. Bense hemen uyanıp bana neler olduğunu anlatmasını bekliyordum. Sessizce saçlarıyla oynarken kulaklarıma Rüzgar'ın telefonunun melodisi doldurdu. Cebinde titremeye devam eden telefonuna eğildim. Uyanmayacağı belliydi çünkü.

Telefonunu cebinden çıkarıp kimin aradığında bakacakken arama kesildi. Şifresini girip arama kısmına gireceğim sırada telefon sertçe elimden çekilince Rüzgar'a döndüm. Çatık kaşlarıyla telefonunu elinde tutarken bana bakıyordu. "Napıyorsun?" tersleyerek sorduğu soruya göz devirdim ve göğsümden kalktığı için doğrulup yatakta oturdum.

"Telefonun çaldı sende uyanmayınca bakıyordum arama kesildi. Telefonunu karıştırmadım yani merak etme" telefonunun şifresini girip birini aradı ve kulağına götürdü.

"Ne var? Sabahın köründe niye arıyorsun?" o konuşurken yataktan kalktım ve banyoya girdim. Kısa bir duș alıp temiz bornozu giyindim ve banyodan çıktım. Rüzgar yatağa geri uzanmış uyuyordu. Aptal. Tek derdim senin telefonunu karıştırmak zaten. Kim bilir ne haltlar yiyordu da bu kadar sinirlendi. Aman banane canım napıyorsa yapsın.

Valizime ilerleyip iç çamaşırı ve dizlerimin hemen üstünde biten toz pembe elbisemi alıp yeniden banyoya girdim. Üzerimi giyinip saçlarımın ıslaklığını alıp omuzumda salık bıraktım. Hava zaten sıcak olduğu için hemen kururdu bence.

Banyodan çıkıp tekli koltuğa oturdum ve telefonumla ilgilenmeye başladım. Rüzgar'ın verdiği nefesten sonra yatakta doğrulușunu ve başını ovaladığını gördüm. "Dün akşam ne oldu? Niye içtin sen?" sorgu memuru değilim ama meraklıyım. Merak ediyorum yani olamaz mı?

"Alkın anlatmış işte başka ne duymak istiyorsun?"

"Gerçekleri? Alkın'ın anlattıklarına inandığımı mı düşünüyorsun? Sen ki koskoca Rüzgar Saymanoğlu toplantıda kavga çıktı diye içip sarhoş olur musun? Ben cevap vereyim, hayır"

"Yurt dışına gezmeye geldin merakını bir tarafa bırak. En azından şimdilik" göz devirirken Rüzgar da yataktan kalktı ve banyoya girdi. Benden da kısa süren bir dușun ardından duştan çıkıp önümde giyinmeye başlayınca hızlıca başka tarafa döndüm.

Bilerek de yapmıyorsa adım Aden değil.

"Banyoda giyinemiyor musun?" diyerek başka tarafa bakarken konuştuğum da cevap vermeden giyinmeye devam etti. Bu adamda cidden birșeyler var ve ben öğrenmeden durmak istemiyorum.

"Ne kadar kalacağız burda?" yanıma gelip yayılarak oturdu ve sağ ayağını sol bacağının üzerine attı. Dönüp ona baktığımda "Yarına gideceğiz işim çıktı" dedi sigara paketini cebinden çıkarırken.

Paketi masanın üstüne bıraktı ve ayağını bacağının üstünden indirdi. Başını bana çevirdiğinde dönüp yüzüne baktım. Kucağını işaret ettiğinde gülümseyerek yerimden kalktım ve kucağına oturdum. Her zaman ki pizisyonumu alırken "Sende iyice alıştın kucağına oturmama" diyerek onun vurduğu yerden vurdum onu.

Cidden alıştı bu arada yani. Bir kere gittim artık kendisi de çağırmaya başladı.

"Alıştırdın" başımı göğsüne yaslamışkem sıkıca sarıldı ve burnunu saçlarımın arasına gömüp derin derin kokumu soludu.

"Acıktım ben, kahvaltı yapalım"

"Biraz duralım böyle sonra dışarı çıkarız, yersin birșeyler" çenesini başıma yaslayıp konuşuyordu ve ben ilk defa bana karşı duvarlarını indirdiğini görüyordum. Lütfen son olmasın, lütfen her şeyini benimle paylaşmaya başlasın.

"Kafanı kurcalayan şeyleri bana anlatabilirsin. Bana her şeyi anlatabilirsin Rüzgar. Ben seni dinlerim içindekileri kusmana yardım edebilirim" başımı göğsünden çekip gülümseyerek yüzüne baktım. Yorgunca gülümsedi ve uzun uzun yüzüme bakmaya devam etti. Gözlerime bakarak dalıp gitmişti birșeyler düşünüyordu.

NEFRETLE AȘK (DÜZENLENECEK) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin