"Bedenim yaralı, soğuk ve sancılar içinde"~~~~~~~~~
"Doğum günün kutlu olsun gelin hanım"
Vedat bey içeriye davet etmeme fırsat bile vermeden önümden geçip salona girdi. Her şey tamam bir sen eksiktin zaten. İçimde ki ona karşı olan nefretim kat be kat artarken hiç de misafirperver biri olamayacaktım.
Kapıyı kapatırken korumalardan Rüzgar'ın sağ kolu olan korumayla göz göze geldim. Üzerine çeki düzen verip nazikçe başını salladı ve arkasını dönüp ilerledi. Bende kapıyı kapattım ve salona Vedat beyin yanına geçtim.
Elindeki pasta kutusunu orta sehpaya koymuș tekli koltukta yayvan yayvan oturuyordu ve 32 diş sırıtıyordu. "Biliyor musun gelin? Bugün doğum gününün olduğunu biliyordum ama Rüzgar'a söylemiyordum... Sürpriz olsun diye" dedi ve kıkırdadı iğrenç bir şekilde.
Onun bu hareketiyle iğrenerek yüzüne baktım ve elimdeki resimle salondan çıktım. Bu iğrenç yaratığın resimi görmesine gerek yoktu ve eğer görseydi yırtmaya kalkacağını biliyordum. Hızlıca üst kata çıkıp çalışma odasına girdim ve çizdiğim resimi masanın üzerindeki dosyaların altına koydum. Tekrardan aşağıya inip salona Vedat beyin yanına indim.
"Ee pastayı kes de yiyelim, bak kıydım paraya en güzelini aldım ona göre gelinim" bir pastaya en fazla ne kadar para verilebilir onu düşünüyorum şuanda. O kadar paran var gelip de bir pastaya verdiğin paranın hesabını mı yapıyorsun? Cimrilik işte.
"Sadede gelir misiniz Vedat bey?" buraya doğum günü kutlaması yapmaya gelmeyeceğini ikimizde biliyorduk. Elinde her ne koz varsa Rüzgar'ın burada olmadığını bilerek bunu bana karşı kullanmaya gelmişti. Biliyordum.
Büyük bir kahkaha attı evi inletircesine. Başım yeterince ağırırken artık beynim zonkluyordu. Belki de 5 saat boyunca aç kalıp birșey yemediğimdendir ve ilaçlarımı almadığımdandır.
"Ooo bakıyorum da kocan seni iyice kendine benzetmiş" dedi ve tekrardan kahkaha attı. Yüzüne ters ters bakmaya devam ederken düzeldi. "Sadede geleyim gelinim" biraz daha gelinim derse elime geçen ilk şeyle kendimi öldüreceğim. Mezar taşıma da artık "Katil Kayınpederi 'gelinim' dedi diye intihar etti" yazarlar.
"Bugün 20 Nisan 2022... Canım eşimin ölüm yıl dönümü ve canım gelinimin doğum günü... Rüzgar'ın evde olmadığını ve senin yalnız olacağını bilerek bugün buraya bazı gerçekleri öğrenmene vesile olmak için geldim" utanmadan hala nasıl canım eşim diyor yaa! Adamda ki rahatlığa bak sanki karısını öldüren benim.
"Karınızı öldürmüş bir insan olarak çok rahatsınız, neye dayanıyor bu rahatlık?" belki yüzünü düşürürüm diye söylediğim cümlede gülümsemesi artarken başını aşağı yukarı salladı. "Karısını öldürmüş biriyle bu kadar rahat konuşma hakkını kim verdi sana?" dedi tek kaşını kaldırarak.
"Oğlunuz" dedim rahat tavırla. Belki kalkar ve birazdan beni öldürür diyeceğim de öyle bir şey yapamayacağını kendisi benden daha iyi biliyordu. Bana elini süremeyeceğini gayet iyi biliyordu yani. "Oğlum da demek ki annesini gözlerinin önünde döve döve öldürdüğümü unutmuş" dedikten sonra başını sağ omuzuna doğru eğip keyifle yüzüme baktı. Bense iğrenerek yüzüne bakıp ayağa kalktım.
"Gidin lütfen yoksa Rüzgar'ı arayacağım" dedim ve kapıyı işaret ettim. O ise komik birșey söylemişim gibi kahkaha attı yeniden. Ayağa kalkmak yerine koltuğa daha çok kuruldu. "Rüzgar'ı arasanda gelmeyeceğini ve hatta telefonunu açmayacağını ikimizde biliyoruz" dedi üzülmüş gibi davrandı.
"Korumaları çağıracağım lütfen çıkıp gidin artık" derdim zaten başımdan aşkın bide gelip bu adamın iğrençliklerini dinliyorum. Salondan çıkıp dış kapıya ilerlerken "20 Nisan 2005 Rüzgar'ın annesini öldürdüğüm tarih" dediği anda adımlarım durdu. Yavașça dönüp beş karış ağızla yüzüne baktığımda sinsice sırıtıp ayağa kalktı.
![](https://img.wattpad.com/cover/212882933-288-k793877.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NEFRETLE AȘK (DÜZENLENECEK)
Teen Fiction"Ne yaşadığını bilmiyorum ama gramını yaşamadığımı biliyorum" dedim sözlerime devam ederek. Tepki vermedi, Konuşmadı. Beklediğim bir şey olduğu için sadece yüzüne baktım birkaç saniye. Sonrada önüme dönüp yolu izlemeye başladım. Petrol marketinin ön...