60. Bölüm

581 16 7
                                    

Merhabalaar 🥹🥹.

Ne çok özlemişim buraları, iki ay sonra buluştuk sonunda. Çok beklediniz biliyorum bu yüzden sizi fazla tutmak istemiyorum.

Beklemenize değen bir bölüm olsun. Oylarınızı ve bol yorumlarınızı esirgemeyin lütfen. Sizleri çok seviyorum 💞.

Bu arada bölüm sonunda sizi bir sürpriz bekliyor 🔥🤭.

İyi okumalar!
...

"Yeniden doğacağız, aynı bedende farklı ruhlarla geri döneceğiz"

"Yoruldum ben, gerçekten de yeniden doğabilecek miyiz?" diye sordum.

Bittik dedi. Artık benim gibi o da emindi.

Bittik dedi ama yeniden doğacağız da dedi. Hâlâ umudu vardı, hâlâ gücünü geri alacağına inanıyordu.

Ben onun gibi değildim maalesef. Düştüğüm yerden kalkmayı beceremiyordum, kimse öğretmemişti. Bende öğrenmek için direnmemiştim. Bana yeniden doğacağız derken bile tek bir inanç kırıntım yoktu. Bitmiştim çünkü, biliyordum. Her şey artık benim için bitmişti.

"Öldük ve yeniden doğduk, böyle düşün... Sana ölü halinle vedalaşman için bir kaç gün süre vereceğim, o bir kaç gün içinde de ben yeniden dirilmeye çalışacağım. Öncesinde halletmem gerekenleri halledeceğim ve yeniden dirilip elini tutacağım." koluna sarılı elimi tuttu. Bu sefer destek olmadı bana, düştüğüm yerden kalkmama yardım etmeyi erteledi. Belki de bizi iyi gelecek olan şey buydu. Üstelemedim, üsteleyecek takatim de yoktu zaten.

Cevap verme gereği duymadan karşımda ki koca denize bakmaya devam ettim. Saatlerce oturduk orada. Hava tamamen karardı. Arkamızda kalan insanların eğlenen sesleri kulaklarımıza doluyordu, aynı şekilde korna sesleri de geliyordu.

"Aç mısın?" aç mıydım onu bile bilmiyordum. Hissedemiyordum, hissedemediğime göre aç değilim sandım. "Değilim." dedim kısık bir sesle. Bir şey söylemeden oturmaya devam etti.

Biz böyleydik. Bazen öfkeli, bazen kırgın, bazen mutlu. Her şeyi yaşarken birbirimize sığınmaya devam ediyorduk. Kırıyordu sonra en derininden onarıyordu. Benim de onu kırdığım anlar oluyordu ama onun kalbininde bana karşı onarılmaya hazır olduğunu bildiğim için gönlünü almayı başarıyordum.

Üşüyordum şu an. Titriyordum. Isıtmadı, ısıtmasını da istemedim. Ölü bir beden soğuk olurdu zaten, soğuğa alışmak istiyordum.

Onun da elimin altında kalan eli buz kesmişti. Elimden çekip de cebine sokmuyordu. O da soğuğun ona etki etmesini istiyordu.

"Kalkalım artık, üşüdün." saatler sonra kalktık o banktan. Arabamız yoktu, evimizden uzak bir yerdeydik. Yürümek istiyordum. Onunla beraber her bir sokakta yürümek istiyordum ama bedenim istemiyordu. Yorgunluk peşimden geliyordu her zaman ki gibi.

İlerideki taksi durağına yürürken ellerimiz birbirine kenetliydi. Rüzgar'ın diğer elinde sigarası vardı, ucunu yakmıştı ama sigara elinde sönmeye devam ederken bir yudum bile çekmemişti ciğerlerine. Sorgulamadım. Sorgulamayı bırakalı saatler oluyordu.

Önüme döndüm ve yürümeye devam ettim. Taksiye binip evimize gelene kadar da sessizliğimiz devam etti. Taksi şoförünün bakışları arada bir aynadan bize kayıyor ve halimize bakıyordu. Benim bakışlarımı fark edince de çekinerek önüne dönüyordu.

Uzun bir yolculuktan sonra Rüzgar ücreti öderken taksiden bıraktım kendimi. Bu bedeni taşımak bile zordu. Kafamın içinde ki düşünceler, omuzlarımda ki yükler, kalbimde ki acılar katlanarak büyüyordu ve elimden hiçbir şey gelmiyordu. Sadece sessiz kalmayı seçmiştim artık.

NEFRETLE AȘK (DÜZENLENECEK) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin