MİNEL KÜBRA
Eve gitmek ve durumu açıklamak zor geleceğinden çareyi Tekirdağ'a gelmekte buldu. Evdekilere haber vermemişti. Arkadaşlarına haber vermemişti ama zaten beklenildiği saatte dönmediğinde onu nerede bulacaklarını fark edeceklerdi. Sadece onlar gelinceye kadar biraz yalnız kalmak ve kafa dinlemek istiyordu. Bu büyük arazide, kollarını Safira’ya sarmış bir halde hıçkırarak ağlarken Taylan’ın ve diğer çalışanların dikkatlerini çektiğinin farkındaydı. Umurunda değildi. Şu anda hem kırılmış hem de öfkeli hissediyordu. Ve bu iki duygu bir araya gelince Minel daha çok ağlıyordu.
"Hadi gel," dedi Safira yumuşacık bir sesle "İçeri geçelim."
Başını sallayarak ondan uzaklaşırken, Safira yüzüne yapışan saçlarını usulca yanaklarından çekiyordu. "Topla kendini." Dedi.
Havada ağır bir koku vardı ve Minel bunu daha yeni fark ediyordu. Peşinde Taylan ile çiftlik evine doğru yürüdüler. İçeri girdiklerinde Minel çantasını yere bıraktı. Safira’nın başıyla yönlendirmesiyle onu takip etti. Büyük bir odaya girip yatağın üzerine oturduğu yerden kızı izlemeye başladı. Safira, dolabın içinden giymesi için bir şeyler çıkarıyordu. Elinde giysilerle yanına geldiğinde Minel başını iki yana salladı. "Topla kendini." Dedi Safira bir kez daha. "Odanın içinde büyük bir banyo var, mutfak çalışanlarından birini yanına gönderip sana yardımcı olmalarını söylememi ister misin?" Gidip pencereleri sonuna kadar açtı. Ayağındaki çizmeler bastığı yerde çamurla karışık toprak parçaları bırakıyordu.
"İstemiyorum" dedi Minel "Kendim hallederim."
Safira'nin "Tabi." Diye mırıldandığını duyduğunda başını çevirerek ona baktı. Kız elinden tutarak onu kaldırdığında karşı koymadı. "Bir erkek için kendini fazla paralıyorsun.” Dediğinde kaşlarını çattı ama başına saplanan ağrıyla bunu yaptığına pişman oldu. Safira'nın küveti dolduruşunu izlerken bir yandan da soyunmaya başladı. "Onu affetmeye hazırdım." Diye mırıldandı. Ilık suya adım attığında dişlerini sıktı. "Daha da ısınacak." Diye güvence veren Safira küvetin kenarına oturarak suya bir şeyler karıştırdı. Ortama yayılan koku Minel’ in duygularının gevşemesine neden olduğunda "Karaca buraya geleceğini söylediğinde açıkçası ona inanmamıştım." Dedi Safira.
"Başka nereye gideceğimi bilemedim." Dedi Minel. Yorgun bakışları köpüren suyun üzerindeydi.
"Berat ve Cihan, İzmir'de değiller mi?"
Minel, Safira'nın ne yapmaya çalıştığını anlıyordu. Bu yüzden başını kaldırıp gözlerinin içine baktığında "Taksici beni otobanın kenarında bırakabilirdi," dedi. Neden bilmiyordu ama bu sözler karşısında Safira'nın dudakları seğirdi. "Önce İstanbul turu yaptırdım sonra kafam allak bullak olunca ona buraya gelmek istediğimi ve para konusunu düşünmemesini söyledim."
"Para konusunu açınca seni kaçırabilirdi. Ağlayan ve yalnız genç bir kız, paradan bahsediyor sonuçta?" Dediğinde Minel kaşlarını çatarak bakışlarını kaçırdı "Bunun olmasına izin vermezdim. Zaten şeker hastası olduğunu öğrendim." Dedi.
Safira "Efendim?"
"Silivri yakınlarında bir benzinlikte durduğumuzda, yemek yemek için mola vermiştik. O esnada insülin iğnesi vurmuş, yaklaşık yola çıktıktan yarım saat sonra şeker komasına girdi. En azından giriyordu." Diyen Minel, başını iki yana sallarken Safira'nin kahkahası banyoda çınladı. Gözünden yaş gelinceye dek gülen genç kız, arkadaşına bakarak içini çekerken "Evren acını yaşamana bile izin vermiyor." Diye takıldı.
Minel ona dil çıkarıp geriye yaslanırken "Neyse ki yanımda abur cubur vardı. Arabayı durdurup onu besledim ve yarım saat sonra iyi olduğundan ikimizde emin olunca yola çıktık." Diye homurdandı ama durup düşününce başına gelenler trajikomikti. Ağrıyan başı, yanan gözleriyle içini çekerek gözlerini kapattı. Safira'nın kahkahasına sinir olmalıydı ama yapamıyordu. Yapabildiği tek şey aptal gibi ağlamaktı. Safira içeride olduğunu söyleyerek onu banyoda yalnız bıraktıktan yarım saat sonra dışarı çıkan Minel kendini biraz daha iyi hissediyordu. Odaya girdiğinde yatağın üzerine bırakılmış olan kıyafetleri üzerine geçirdi ve saçlarını bir havluya sandıktan sonra dışarı çıktı. Salona girdiğinde yemek masasının hazırlandığını gördü. "Hadi otur." Diyerek merdivenlerden aşağı inen Safira'nin da üzerini değiştirdiğini, banyo yaptığını fark ederek derin bir nefes aldı. Taylan elinde telefonla yanlarına gelip, Safira’ ya baktı.
"Efendim?" Diyordu Safira masaya doğru ilerlediği sırada "Evet, burada. Hayır, merak etmenizi gerektirecek bir durum söz konusu değil." Diyerek Taylan’ın, oturması için çektiği sandalyeye oturarak arkasına yaslandı. "Senem teyze endişe etmeni gerektirecek bir durum yok. Ufak bir kalp kırıklığı yaşıyor. Ben mi? Ne alakası var Allah aşkına!" Dediğinde sesinin tonu sonlara doğru yükselmişti.
"Tamam olur, ben getiririm kızını. Korkma. Yok şimdi banyoda, çıkınca aradığınızı söyler size dönmesini söylerim. Tamam. Ben de. Hadi kendinize iyi bakın." Diyerek telefonu sertçe masanın üzerine bıraktı. Yemekler servis edilirken hiçbirinden ses çıkmadı ancak Safira'nin patlamaya hazır bomba gibi durduğunu görebiliyordu Minel bu yüzden "Korktukları için onları suçlayamazsın ama haber vermediğim için suçluyum, kabul."
Safira'nin dudakları titriyordu. Bir şeyler söylemek istediği o kadar belliydi ki. "Bizi sonsuza kadar koruyamazlar. Başımıza ne dertler açacağımızdan bizim bile haberimiz yokken korunaklı dünyamızdan çıkmamızı istemedikleri sürece canımız daha çok yanacak." Dediğinde "Servise başlayabilirsiniz." Dedi sonra. Sessiz yenen yemeğin ardından Minel arkasına yaslanarak olanları anlattı. O konuşurken bir ara kapıda bir hareketlilik göze çarptı ve Safira başını çevirip baktığında Tamu’nun geldiğini gördü. Gözlerini devirirken "Kabul günü gibi resmen." Diye homurdandı ama Tamu’ya bakarken gülümsüyordu. Ona da bir servis koyduklarında Tamu " Kendisi kaybeder," dedi "Ama senin kimseye haber vermeden ortalıktan kaybolman kabul edilir değil. Başına bir iş gelebilirdi" Diyerek Minel’i azarlarken bir yandan da ona sarılıyordu. Minel, en başından olanları anlatırken bir ara durup Taylan’a baktı. "Sen Kuyu’dansın. Senelerce farklı yerlerde görev yaptın, eğitim aldın. Onlara dair bir şey biliyor musun?" Diye sorduğunda Taylan’ın alacalı gözleri kısıldı. Masanın altından yediği tekmeyle Safira’ya bakarken "Hepinizin bir arada olması lazım," dedi " Bu sürekli anlatabileceğim bir durum değil." Kızlar sustuklarında genç adam ellerini birbirine sürterek "Size sıkı bir kızlar gecesi lazım," dedi ve ayağa kalktı. Minel, onun peşinden bakarken dalgınlıkla saçının ucuyla oynadı. Eve döndüğünde konuşacak çok şeyi vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARKADAŞKÇA -2 (KİLİD)
Teen FictionOnları bir araya getiren aileleriydi ama bir arada kalmalarını sağlayan sevgileriydi. Şimdi hayat kimi için daha zor, kimi içinse daha eğlenceli olacaktı. Aşk kimine hiç beklemediği anda gelecek, kimisiyse sahip olduklarını kaybetmemek için savaşaca...