2. PART
SARUHAN HEDEON
Dış kapının açılıp kapandığını duydu. Başını çevirip masasının üzerinde duran saatine baktı. Gece yarısını geçmiş, ikiyi gösteriyordu. Kaşlarını kaldırıp, içini çekerek dikkatini yeniden önündeki evraklara verdiği sırada oğlunun evin içerisindeki adımlarını dinleyerek gülümsedi. Kendi kendine söyleniyordu yine. Önce botlarını çıkardığını duydu. Ardından mutfağa girdiğini, birkaç dolap kapağını açıp kapatmasından anladı. Anladı çünkü asla evdekilerin uyuyup uyumamalarıyla ilgilenmiyor, rastgele açıp kapattığı kapıların çıkardığı sesi duymuyordu. Işığı kapattığını duyup, başını iki yana salladığı sırada odanın kapısını tıklatmasıyla başını kaldırıp ona baktı. "Bu saatte ne yapıyorsun?" diye sordu Saruhan. Murat Bey, arkasına yaslanıp oğluna baktı. Onu, annesinin kollarından alıp buraya getirdiği günden beri yaşadıklarını düşününce yüzüne yansıyan gülümsemeye engel olamadı. Saruhan sayesinde sorumlulukları artmış onun sayesinde baba olmuştu. İlk adımlarını, kendisine ilk seslenişini dün gibi hatırlıyordu.
"Halletmem gereken bazı evrak işleri var." Dedi düşüncelerinin arasından. Çenesiyle oğlunu işaret edip "Peki sen?" diye sordu.
Saruhan içeri girip kapıyı arkasından kapattı. Camın önündeki ikili koltuğa gidip oturdu. Bir elinde su bardağı vardı ve şimdi onu dizinin üzerine koymuş, oturuyordu. "Cihanlardaydım." Dedi. Bakışları dizinde duran bardağın üzerindeydi "Behrem, eve gideceğini söyleyince kalmak istemedim." Kahverengi gözlerinin içinde beliren gülümsemeyle başını kaldırıp babasına baktı. Onun "Ezel'de kalmadı mı?" diye sorması üzerine kıkırdayarak "O halinden gayet memnun." Dedi "Tamu her ne kadar onunla uyumuyor olsa da, bizim yokluğumuzu çok sorun etmedi."
Murat Bey de güldü. Onların yaşındayken her şey daha güzeldi.
"Behrem'i eve bırakıp geldim işte." Dedi Saruhan yeniden. Bakışlarını yeniden suya indirdiğinde Murat Bey "Bir şey mi oldu?" diye sordu.
"Berat bugün bazı şeyler anlattı," dedi Saruhan ve devamını da anlattıktan sonra suyunu üç yudumda içip bitirerek arkasına yaslanıp, bardağı yanına yerleştirdi. Bacaklarını koltuğa uzatmış fakat sığamamıştı. "Sen ne düşünüyorsun?" diye sordu Murat Bey.
Saruhan esneyerek omuzlarını kaldırıp indirdi. "Bir şey düşünmüyorum," dedi "Yani büyürken belki bunu dert edinebilirdim ama senin yanındayken, mutluydum. Dahası bir çocuk istiyor olsaydın bence bunu halledebilirdin. Bilmiyorum her açıdan sana yeterli gelmiş olmalıyım." Dediğinde babasının kendisine fırlattığı kalemden son anda kurtularak güldü. "Yeterli mi?" diye soran Murat Bey bacak bacak üzerine atarken Saruhan "Neyse," diyerek başını iki yana salladı "Ben bir şekilde Berat'ı anlıyorum çünkü kendisiyle ilgili gerçeği çok geç öğrendi ve her ne kadar sorun yok dese de içini kemiren güvensizlik onu savunmasız bırakabiliyor." Diye devam etti "Ben hiç böyle hissetmedim. Sanırım böyle hissetmeyi de istemezdim." Diyerek babasına baktığında onun dikkatle kendisini izlediğini görerek derin bir nefes aldı. "Teşekkür ederim baba" dediğinde Murat Bey "Ne için?" diye sordu.
Saruhan "Beni bırakmadığın için." Dedi.
"Asla." Dedi babası ve Saruhan gözlerinin içine bakıp derin bir nefes aldı. "Sen işini bitirinceye dek burada uyusam olur mu?" diye sordu.
"Bacaklarını büküp duruyorsun" dedi babası "Yatağına git."
Saruhan esneyerek başını iki yana salladı. "İyiyim ben." Dedi. Gözlerini kapatıp, başını cama doğru çevirirken "Bir şeyi merak ediyorum" diye mırıldandı. Yeniden evraklarına gömülen Murat Bey "Neyi?" diye sorduğunda Saruhan "Jibit'in annesi nasıl biriydi?" dedi. Yazı yazmakta olan eli duraksayan adam başını kaldırıp oğluna bakınca derin bir nefes aldı. Onun başka bir soru sormasını beklerken, alıp verdiği düzenli nefeslerden uyuyakaldığını fark ettiğinde derin bir nefes alarak arkasına yaslanıp gözlerini kapattı. Ayşegül'ün geçirdiği sinir krizi yüzünden oluşan çatlağın, oğlunun içinde büyümekte olduğunu görebiliyordu. Önce ablasının geçmişiyle uğraşacak olan zihni sonrasında kendisine yönelecekti. Saruhan kendisiyle ilgili bilmeceyi çözdüğünde neler yaşanacağını merakla bekliyordu. Ofladı. İki eliyle yüzünü kavrarken kendi mumunun artık sönmeye yüz tuttuğunu kabul ediyordu. Sonuçta hiçbir sır gizli kalmıyordu ve artık kendi sırlarının da ortaya çıkma zamanı gelmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARKADAŞKÇA -2 (KİLİD)
Teen FictionOnları bir araya getiren aileleriydi ama bir arada kalmalarını sağlayan sevgileriydi. Şimdi hayat kimi için daha zor, kimi içinse daha eğlenceli olacaktı. Aşk kimine hiç beklemediği anda gelecek, kimisiyse sahip olduklarını kaybetmemek için savaşaca...