BÖLÜM 75
EREN KERİM
Sitenin önünde durmuş, içeri girip girmemeyi düşünüyordu. Buraya gelmeden önce kafasında kurup durduğu şeyler şimdi yorgunluğun da üzerine çökmesiyle çekilmez bir hal alırken, tepesinde çakan şimşeğin ışığıyla bir gözünü kapatıp beklemeye devam etti. Yalçın, Diyar'ın yanına gittiğini söyleyen bir mesaj bırakmıştı. Tüm ekip yalıdaydı ve Eren Kerim'in de orada olması gerekirken düşünceleri onu buraya gelmeye ikna etmişti.
"Ne yapıyorsun?"
Kaşlarını çatarak karanlığın içinden yürüyerek gelen kıza baktı. Safira. Ellerini yağmurluğunun ceplerine sokmuş, çattığı kaşlarının altından kendisini tartarcasına bakıyordu.
Eren Kerim "Bekliyorum." Dediğinde genç kız iç geçirip "Neyi? Vahiy inmesini mi? Düşündüğün kadar kutsal değilsin." Diyerek başıyla güvenlik görevlisine kapıyı açmasını işaret ettiğinde "Beni içeri mi davet ediyorsun?" diye sordu Eren Kerim.
"Neden? Köpekler davet edilmeden bir yere giremiyor mu?" diye karşılık verdi Safira da ve bu, Eren'in kaşlarını çatmasına neden oldu. Onun sinirlendirdiğinin bilincinde, halinden memnun bir şekilde gülümseyerek "Herkes Jibit'in yanına gitti." Dedi.
Doğruydu. Eren Kerim bunun olduğunu biliyordu çünkü tüm haber kanallarında ünlü iş insanı Murat Albayrak'ın, kızı Jibit'in bu akşamüzeri silahlı bir saldırıda yaralandığını bilgisi geçiyordu. Safira'nın peşinden içeri adım atarken, kızın arkasını dönmesiyle derin bir nefes alarak yürümeye başladı. Nedense birden burada bulunma fikri kendisine saçma ve de gereksiz geldiğinde "Korktun mu?" diye sordu Safira.
Eren Kerim, dik dik ona baksa da cevap vermedi. Kızın cebinden anahtar çıkardığını gördü. Uzunca bir süre, sıra sıra dizilmiş evlerin yanından geçtiler. Kimin hangi evde yaşadığını henüz tam olarak bilmiyor olsa da zamanla öğreneceğini biliyordu. Pantolonunun cebine attığı telefonu çalmaya başladığında, kızın bahçeye girdiğini görüp peşinden gitti. Elini cebine atıp telefonu dışarı çıkardı. Arayanın Baran olduğunu gördüğünde gözlerini devirse de yürümeyi kesip, çağrıya çok geçmeden yanıt verdi. Safira verandanın altında durmuş kendisini beklerken Eren ona sırtını dönüp "Ne oldu?" diye sordu.
"Diyar telefonlarımı açmıyor." Dedi Baran.
Eren'in bakışları sağ tarafındaki açıklığa kaymıştı. Bir çardağın altına kurulmuş, uzun bir masa vardı. Sanki burada yaşayan herkesi ağırlayabilirmiş gibi gözüküyordu ve bunu görmek bile, Eren'in tüylerini diken diken etmişti.
"Bugün olanlardan haberin var mı?" diye sordu Eren Kerim. "Sabahtan beri neyle uğraştığımızı biliyor musun?"
"İklim, yanımda." Dedi Baran karşı taraftan "Olanları beraber izledik."
Eren sinirlendiğini hissederek başını salladı. "Doğru, izledin. Zaten tek yaptığın şey de bu." Dudaklarını ıslatıp "Bak, hepimiz yorucu bir gün geçirdik ve sindirmesi zaman alacak şeyler öğrendik. Diyar, telefonlarını açmıyor çünkü artık bıktı. Tamam mı? Yoruldu adam amına koyayım! Her neyi merak ediyorsan, buyur meydan senin!" diyen Eren Kerim telefonu daha fazla bir şey dememek için kapatıp cebine koyduktan sonra, Safira'ya döndü. Onun çoktan içeri girmiş olabileceğini düşünürken, kızın kızaran bir burunla kendisini izlediğini görüp duraksadı ve bir saniyelik bir bakışın ardından yanına gitti. Safira, az önce cebinden çıkardığı anahtarla kapıyı açıp eliyle onu içeri buyur ettiğinde Eren Kerim derin bir nefes alarak içeri girdi. Her yer kapkaranlık olmasına rağmen, içeride bir sıcaklık, hoş bir koku vardı. Kız duvarda bir yere dokunup ışıkları açtığında genç adamın bakışları Ortak Ev'in içerisinde dolaştı. Demek küçüklerin mabedi burasıydı öyle mi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARKADAŞKÇA -2 (KİLİD)
Teen FictionOnları bir araya getiren aileleriydi ama bir arada kalmalarını sağlayan sevgileriydi. Şimdi hayat kimi için daha zor, kimi içinse daha eğlenceli olacaktı. Aşk kimine hiç beklemediği anda gelecek, kimisiyse sahip olduklarını kaybetmemek için savaşaca...