BÖLÜM 73
DİYAR
Hareket etmesi, aksiyon alması gerekiyordu fakat kendinde hareket edecek gücü bulamıyordu. Sanki tüm uzuvları işlevlerini kaybetmişti ve adım atarsa yere yığılması an meselesiydi. Bulunduğu yere çöküp, bakışlarını yere çevirdi. Kafasında dönüp duran çarklar yerlerine oturmak yerine birbiri etrafında dönmeye devam ediyordu. Duygusallığı bir kenara bırakıp salim kafayla düşündüğünde kendisine hem tanıdık gelen hem de ne olduğunu bir türlü anlayamadığı oyunu düşünüp duruyordu. Çip, Minel, şok, Kilid, Mavi Oda... Bir eliyle cayır cayır yanan gözlerini ovalarken neler olduğunu anlamaya çalışıyordu.
"Hava ne kadar güzel değil mi?"
Elini gözlerinden çekerek yanına gelen kıza baktı. Safira, elinde iki kupayla yanında durmuş kıstığı gözlerinin arasından yüzüne bakıyordu. Kupalardan birini kendisine uzatıp "Kahve." Dedi. Diyar'ın hiçbir şeyi içmeye niyeti yoktu fakat kızı geri çevirememişti. Safira, yanına oturup kahvesinden sıcak bir yudum aldığında "Neden buradasın?" diye sordu Diyar "Dinleniyor olman gerekiyordu."
Safira, başını sallayıp kolundaki damar yolunu gösterdi. "Serumun içine ne koyuyorlarsa beni halsizleştiriyor." Dedi "İkinci torbayı bitirmeden kaçtım."
Diyar, dudakları birbirine dayalı "Elbette kaçtın." Diye mırıldandığında Safira içini çekerek bir müddet yanında sessizce oturdu. Normalde olduğundan çok farklı gözüküyordu ve Diyar'ın aklındaki düşüncelerin hepsi kızın bu durumu karşısında kısa bir süreliğine geri plana itilmişti. "İyi misin?" diye soran Diyar, Safira'nın başını sallayıp "Yaralanan ben değilim." Demesi üzerine "Bazen yaralanmak için fiziksel yaraya ihtiyaç duymazsın." Dedi Diyar. Kızın kupayı saran parmakları kasıldığında Diyar "Her şey için çok fazla ön plandasın. Birinin canını mı yakacaklar? Safira, yapar. Birine laf mı sokulacak? Eh, bunu da Safira yapar." Dediğinde kızın kıkırdayarak kendisine dönmesiyle içini çekti.
Safira "Gerçekten iyi laf sokuyorum değil mi?" diye sorduğunda Diyar "Acımıyorsun." Diyerek onu onayladı fakat gülüyordu.
"Acımam." Dedi Safira ve gülümseyerek önüne döndü. Kahvesinden bir yudum daha aldı. Karşıya diktiği bakışları yorgun, yüzündeki ifade de bitkinlik vardı. Diyar, birbirlerine saldırmadan konuşabildiklerini fark edince içinde bulundukları durumdan cesaret alıp sordu. "Hiç bu olanlar yüzünden ailene kızmıyor musun?"
Safira, bakışlarını yan yan kendisine çevirip yeniden önüne döndü. "Bize yalan söylemediler." Dedi en sonunda. "Karşımıza geçip, olanları anlayabileceğimiz yaşa gelinceye dek bize hayatlarının tamamını değil parçalarını anlattılar. Bu süre içerisinde zaten öğrenmemiz gereken şeyleri öğrenmiştik. Kendimizden başka kimseye güvenmemeliyiz. Bazen kendimize bile güvenmemeliyiz." Dediğinde Diyar "Anlamıyorum." Dedi. Sesi yeniden sinirlendiğini belli edercesine kalınlaşırken Safira başını çevirip ona baktı "Neyi?"
"Bugün burada olanları geçmişte bitirebilirlerdi fakat bunu yapmak yerine geleceğe taşımaya karar vermişler!" diyen Diyar, Safira'nın "Düşmanın kim olduğunu bilmezsen, onu nasıl yok edebilirsin ki?" diye sormasıyla kaşlarını çattı.
Safira "Kâinat ya da bir başkası. Onu öldürmüş olsalardı bile, onu kontrol eden, emirleri veren her kimse bugün yine karşımıza çıkacaklardı. Beklediler çünkü bugünün geleceğini biliyorlardı."
"Hazırlıklı olmalıydılar. Sizlerin bu kadar zarar görmesini engellemeliydiler." Diye kızdı Diyar.
Safira "En iyi planın bile bir kusuru vardır." Dedi "Bunu en iyi senin bilmen gerekiyor. Arkadaşının peşinden buraya kadar gelmedin mi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARKADAŞKÇA -2 (KİLİD)
Teen FictionOnları bir araya getiren aileleriydi ama bir arada kalmalarını sağlayan sevgileriydi. Şimdi hayat kimi için daha zor, kimi içinse daha eğlenceli olacaktı. Aşk kimine hiç beklemediği anda gelecek, kimisiyse sahip olduklarını kaybetmemek için savaşaca...