Bölüm 28.2

329 54 6
                                    

BÖLÜM 28

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

BÖLÜM 28.2

EZEL

Ailecek yenilen bir yemeğin ardından çantasını hazırlayıp evden ayrılmıştı. Bir an önce kafeye gidip son hazırlıklarını yapmak istiyordu. Tamu kısa bir mesajla bu gece gelemeyeceğini söyleyerek hevesini kırmış olsa da Ezel’in sonradan aklına gelen bir fikir gözlerinin parlamasına, gülümsemesine sebep olmuştu. Tamu’nun sinir krizi geçirdiği o akşamdan sonra onu kendi haline bırakmaya özen gösteriyordu. Minel her ne kadar onun üzerine gitmesi gerektiğini söylemiş olsa da Ezel biraz uzaklığın iyi geleceğini hissetmiş ve kendisini geri çekmişti. Yine de onu izliyor, bekliyor ve düşünüyordu ama bunu ona hissettirmeden yapıyordu. Bir şekilde Tamu’nun bu hale gelmesindeki asıl etkenin arkadaşsız kalmasına bağlıyordu. Konuşacak, gününü paylaşabileceği biri olmadığı için böyle içine kapandığını düşünüyor ve ucunun Menaf’a dokunduğunu hissettikçe sinirleniyordu. Kaza konusunda her ne kadar tarafını belli etmiş olsa da küsmelerinin üzerinden neredeyse aylar geçmişti. Menaf’ın yokluğu Tamu’da güvensizliğe neden oluyor, içindeki boşluğu büyütüyordu. Ama buna da karışamıyordu işte! İkisinin arasındaki ilişkinin derinliğini düşündükçe o kim oluyordu da konuşmak için ile bile olsa Menaf’a hesap soracaktı!

Kaşlarını çatarak başını iki yana salladı. Altın Çocuk istediğinde öyle güzel sert rolü yapıyordu ki Ezel bununla karşılaşmak istediğinden emin değildi. Başını geri atarak içini çekti. Bu akşamın kafasını dağıtmaya yardımcı olacağını düşünüyordu.


SUDE NAZ
Kuzey ve Saruhan’ın ortasında silkelenip dururken dişlerini sıkıyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.



SUDE NAZ

Kuzey ve Saruhan’ın ortasında silkelenip dururken dişlerini sıkıyordu. Cüneyt, yemek sonrasında çocuklar bahçede gizlice sigara içerlerken Kilid’de olanları onlara anlatmış, bu iki gerzekte gelip kendisinden hesap soruyordu. Çenesini sıkmaktan dişleri gıcırdayan genç kız, gözlerini devirip topuğunu yere vurarak bağırdı. “İkinizi de öldürmemi falan mı istiyorsunuz?”

Kuzey “Kes sesini! Babam bu yaptığımızı duyunca…”

“Sen zeki olduğuna emin misin acaba? Hayır sana bu kadar yakından bakınca tam bir embesile benziyorsun Kuzey.” Dedi Naz. Kolunu çekip kurtardı ve Saruhan’a baktı. “Çek elini sende. Sana hala gıcığım!” diye tısladı.

“Ben sanki sana bayılıyorum” dedi Saruhan ağız burun hareketi yaparak.

Naz “Bok suratlı.” Dedikten sonra içini çekerek onlardan uzaklaştı. “Size bir açıklama yapmak zorunda değilim. Sen bir iki haftaya cehennem olup gidiyorsun. Sense…” İçini çekti “Sense hayali ne kadar güzel olsa da hala burnumun dibindesin.”

Saruhan “Yemin ederim şamarlayacağım seni Naz. Çok az kaldı.”

“Babam eğer aynı şeyi bir daha yapacak olursan ona söylememi, Murat Amcayla senin ellerini kıracaklarını söyledi.” Dedi Naz.

Saruhan “Kesin öyledir.” Diyerek kafasını aşağı yukarı sallarken Naz işaret parmağını çenesine koyarak, yukarı baktı. Gözlerini kıstığında “Murat Amcanın şakası yoktu. Onu sevdiğim gibi dövmesini de iyi bilirim.” Diye mırıldanınca Saruhan’ın kısık sesle küfrettiğini duyarak gülümsedi. “Bu yüzden eğer olurda bizimkilerin yanında bu malum olaydan bahsedecek olursanız, gece siz uyurken burnunuzdan içeri hamamböceği sokarım ona göre!” diye uyardı.

Kuzey “Naz!” diye bağırdı uyarır gibi ama dehşete düşmüştü.

Saruhan’ınsa konuşmaya niyeti yoktu çünkü baş belası kız kardeşini maalesef ki çok iyi tanıyordu. Bir keresinde müziğin sesini çok açtığı için ders çalışamadığını söyleyen Naz’a inanmayıp, o gün inadına akşama kadar müzik dinlemişti. Gece uyurken, manyak kız kardeşi odasına sessizce girip elindeki kara sineği kulağına sokmuştu. Sabah uyandığında ayağa kalkmakta zorlanmış, kulağındaki ağrı ve baş dönmeleri azalınca soluğu hastanede almışlardı. Çekilen röntgenle ağrının sebebinin sinek olduğunu söylediklerinde hepsi şaşırsa da sebebin Naz olduğunu anlamaları uzun sürmemişti. Saruhan, o kara günü hatırlayınca irkildi ve kendisine imalı imalı sırıtan kız kardeşiyle göz göze geldi. “Ne gülüyorsun ruh hastası.” Diye tısladı.

Naz, onlara havadan öpücük atıp gitmeden hemen önce kıkırdadı. “Bir gece ansızın gelebilirim.” Diye mırıldandı ve arkasını dönüp koşarak uzaklaştı.

ARKADAŞKÇA -2 (KİLİD)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin